Geçtiğimiz günlerde İzmir’in gelir vergisi rekortmenleri açıklandı. Listeye giren ilk elli isimden 40’ı isminin açıklanmasını istemedi. İzmir’in köklü ailelerinden gelen 10 iş insanını, vergi rekortmenleri listesine girip gururla isimlerini açıkladıkları için kutluyorum. Bu 10 kişinin, iş hayatı yanı sıra, İzmir’in kültür, sanat ve spor hayatına yaptıkları katkıları da basından izliyoruz.

Şimdi gelelim, 50 kişilik vergi rekortmenleri listesine girip de isminin açıklanmasını istemeyen 40 kişiye… Bu kişilerin ismini de, cismini de, ne iş yaptıklarını da bilmiyoruz.

Eski yıllarda, ismini saklamak isteyenlerin bir kısmı için, “Akrabalarından ya da borç isteyecek kişilerden kaçıyorlar” diye bahane uydururlardı. Laf ola beri gele bir bahane…

Eskiden vergisini beyan etmesine rağmen ödemeyene “Vergi Yüzsüzü” diyorduk. Şimdi, vergisini beyan eden ve ödeyene “Vergi Yüzsüzü” deme aşamasına geldik. Ne diyelim? Eski Türkiye ve Yeni Türkiye’nin halleri…

AKP iktidarı ile birlikte, hükümet destekli, nüfuz ticaretine, kamu ihalelerine, özel yönetmeliklerle avantajlı ithalata, arazi ve imar rantlarına dayanan bir zenginleşme ortaya çıktı. Türkiye’deki sistemin adı, nüfuz ticaretine ve iktidar desteğine dayalı bir ahbap-çavuş kapitalizmidir. Piyasa sisteminin rekabet kuralları, piyasa sisteminin para ve faiz politikaları işlemez. Bu yolla para kazananlar da, genellikle adlarının bilinmesini istemezler.

Diyeceksiniz ki, “Ama Cumhurbaşkanı’nın damadı üst üste Türkiye Gelir Vergisi rekortmeni oldu.” Gerçekten bu yönüyle kendisini ve kardeşini takdir ediyorum. Torpilli olup olmadıkları bu yazının konusu değil. Yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli üretim yapıyorlar. Gururla listeye adlarını yazdırıyorlar. Peki ya diğerleri? Bunlar ne iş yaparlar?

Utanılacak iş mi yapıyorsunuz, başkalarının haklarına mı çöküp bu kazançları elde ediyorsunuz? Yakın geçmişte hiçbir ticari, sanayi ya da teknolojik bir başarınız olmadan birden bire nasıl zengin olduğunuzu izah edemediğiniz için mi gizlenip saklanıyorsunuz?

1990’lı yıllarda Türkiye’nin vergi rekortmenleri listesinde birinci sırada Matild Manukyan yer alırdı. Genelev patroniçesi idi. Dünyanın en eski mesleği diye tanımlanan bir işin icrası için aracılık ediyordu. Ancak gelir vergisine konu olan kazançları, gayrimenkul kira gelirlerinden elde ettiği gelirlerdi. Elbette o gayrimenkulleri de, genelev işleterek kazandığı parayla edinmişti. Yaptığı işten utanmıyor, gururla vergi rekortmenleri listesine adını yazdırıyordu. Esasında Matild Manukyan, Gelir Vergisi rekortmeniydi ama Türkiye’nin en zengin kişileri arasında yer almıyordu. Ama o dönemde de Manukyan’dan çok daha fazla gelir elde eden yüzsüzler, gelirlerini saklıyor vergi kaçırıyordu.

Bugünün isminin açıklanmasını istemeyen vergi rekortmenleri, genel ev mi işletiyor bilemiyorum. Ama yüzlerini sakladıklarına göre, genel ev işletmeciliğinden daha utanç verici bir iş mi yapıyorlar diye merak ediyorum.