Bugün mahkemeden CHP için nasıl bir karar çıkacak, bilemiyorum. Ama AKP Genel Başkanı Erdoğan, iktidarını sürdürmek için her yolu denemeyi göze almış durumda. Hukuk ve demokrasi darbesini konuşuyoruz. Ama asıl darbe, hukuk ve demokrasinin yanı sıra, ekonomiye ve halkın refahına yapılıyor. Bir avuç parası olan ile Türkiye’ye yurt dışından sıcak para getiren yerli ve yabancılar kazanıyor.
Dünya kapitalist sistemi, gittikçe otoriterleşen Türkiye’ye biçtiği rolü değiştirdi. Türkiye artık işbirliği yapılacak bir ülke konumundan çıktı. Eskiden, sanayileşmesini tamamlayamayan, pazarını dünya kapitalizmine açan, cari açık veren geri kalmış, kapitalistlerin ifadesi ile gelişmekte olan ülke statüsü, artık Osmanlı’nın son dönemindeki gibi yarı sömürge-sömürge ekonomisine dönüştü. Ülke kaynakları, yüksek faiz ve madencilik yoluyla bir avuç imtiyazlı yerli ve yabancı kişilere aktarılıyor.
Sömürge ekonomisine dönüştüğümüze son örnek, yatırım bankası Morgan Stanley’in yayınladığı Türkiye raporu. Rapora gelmeden önce sömürge ekonomisine geçiş örneklerini hatırlatalım. Mecliste çıkan son madencilik kanunu, ABD Büyükelçisinin sömürge valisi gibi konuşması, Trump’ın yakın arkadaşı bir petrolcü ve madenci Harold Hamm’ın Amerikan Fox News televizyonuna yaptığı açıklama… Hamm’ın “Demokratik olmayan ya da bir dereceye kadar demokrasinin var olduğu ama yeterli olmadığı ülkelerde böyle şeyler olur. Bilirsiniz, muhaliflerinizi hapse atarsınız ve onların icabına bakarsınız. Endişelenmiyorum" ifadesi, Türkiye’nin sömürge ülke statüsüne düştüğünün ilanıdır. Sömürgeci yabancı sermaye o ülkenin hukukuna bakmaz. O ülkenin otoriter yönetiminden aldığı imtiyazlara bakar.
Morgan Stanley’in Türkiye’yi ziyaret ettikten sonra yayınladığı rapora bir göz atalım. Banka raporunda, son siyasi gelişmelerin, piyasada yarattığı belirsizliğin ardından Türkiye’nin makroekonomik politikalarının rotasını koruyacağını ve şoklara karşı direnç sağlayacağını belirtti.
Bu cümlenin anlamı şu: Türkiye’de siyasal ve hukuksal riskler var ama yeterli faiz verilirse, sıcak para açısından bir sorun yok. Yatırım bankası, net bir şekilde, doğrudan yabancı sermaye için değil ama carry trade (sıcak para) için faiz iyi ise çekinmeyin mesajı verdi. Bu mesaj, aynı zamanda iktidara ve Merkez Bankasına yönelik…
“Siz içeride istediğinizi yapabilirsiniz. Hukuk ve demokrasi umurumuzda değil, yeter ki faizi yüksek tutun.” Banka yılsonu için de Türkiye’deki Merkez Bankası faiz beklentisini yüzde 37 olarak açıklamış. Özetle faiz lobisi diyor ki, “Siz yargı yoluyla muhalefeti sustursanız da öyle kalıcı ve ciddi bir dış şok yaşamazsınız. Yeter ki faiziniz ballı olsun.”
Morgan Stanley, öngörü adı altında, “yıl sonuna kadar da en fazla 3.5 puan indir, faizi yüzde 37 yap” diye talimat veriyor. “Yoksa hukuk darbeleriniz, ekonominizde ciddi şok etkisi yaratır” diye kibarca uyarıyor.
Bu arada 2026 yılı için Merkez Bankasının ve hükümetin enflasyon hedefi yüzde 16. İşçiye, emekliye, memura, çiftçinin ürüne bu kadar zam yapacaklar. Ama 2026 yılı için yüzde 16 olan enflasyon hedefine rağmen, parası olanlara yüzde 37 faiz verecekler. Madem enflasyon yüzde 16 olacak Neden 21 puan gibi vahşi yükseklikte reel faiz ödeyeceğiz? Hazine bu faizle borçlanacak, millet de bu faizi ödemek için vergi verecek. Madem bağımsızsınız, en fazla yüzde 5 reel faiz verin, faizi yılbaşında yüzde 20’ye, yüzde 21’e indirin de görelim.