Türkiye’de bugün sayıları 500’ü aşan roman derneklerinin kurulmasının ardında Yakup Çardak’ın kahramanca girişimleri bulunuyor. 1994 yılında davullu zurnalı açılış yaparak Romanlar Kültürü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin ilk temelini atan Yakup Çardak, bölücülükten yedi ay hapis cezası aldı. Yılmadı; on yıllık sürecin ardından dernek Avrupa Uyum Yasaları çerçevesinde kuruldu ve sonrası çorap söküğü gibi geldi, bugün yüzlerce roman derneği Yakup Çardak sayesinde hizmet veriyor, ayrıca TBMM’inde ve kent meclislerinde temsil ediliyor.
Kendilerini göçebe zanaatçıların torunları diye tanımlıyorlar. Yüzyıllardır göçüyorlar, itiliyorlar, kakılıyorlar, göçtükleri yerlerin hemen hepsinde defalarca göçe zorlanıyorlar. Her diyarda başka namları bulunduğunu söylüyorlar. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda zarar görüyorlar, Hitler döneminde eziyet ve ölümleri yaşıyorlar, varlıklarını sürdürebilmek için günübirlik işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Çünkü kalıcı değiller. Ataları sepet, elek, maşa, kürek, ayakkabı boyacılığı ve kalaycılık gibi zanaatlar ile uğraşmış, ekmeğini kazanmış. İçlerinden çok sayıda sanatçı yetişmiş. Ünlü sanatçıların arkasındaki orkestraların önemli bir bölümü bugün hala Roman müzisyenlerden oluşuyor.
Yakup Çardak’ın başına gelenler
Kendilerini güvende hissettiklerinden olmalı, genellikle büyükşehirlerin çeperlerinde yerleşmeyi uygun görmüşler. Aile grupları olarak yaşadıkları için birlik olamamışlar, örgütlenememişler. Ekonomik güçlükler bellerini bükmüş. Türkiye geneline bakıldığında ağırlıklı olarak Trakya’da ve ardından İzmir ve çevresinde yerleşik olarak yaşıyor ve çalışıyorlar. Günübirlik işlerin dışında meslek sahibi olanlar, resmi ve özel kurumlarda makamları bulunan Romanlar da var.
Şimdi sözü uzatmadan gelelim kahramanımıza. Adı Yakup Çardak. O İzmir Bornova doğumlu bir Roman, dokuz kardeşin en büyüğü, anne ve babası tütüncülük yapıyormuş. Haklı da, o yıllarda Bornova’nın adı “Yeşil Bornova” idi. Tarım yapılırdı, meşhur “Bornova Bamyası”nı bilmeyen yoktur. Yakup Çardak, tarlaların ve bahçelerin yerini çok katlı apartmanların aldığını üzülerek anlatıyor. Öykümüzün konusu; Türkiye’nin resmi ilk Roman Derneği’nin kurulması ve Yakup Çardak’ın başına gelenler…
Örgütlü halkı hiçbir kuvvet yenemez!..
Romanlar’ın yüzyıllardır çok çile çektiğini ve bir türlü bir araya gelemediğinden dert yanıyor Çardak, toplumsal konuların dile getirilemediğinden, sıkıntılarının yetkili organlara iletilemediğinden yakınıyor. Ve şuna inanıyor; bireysel olarak bir yere varmak mümkün değil. Örgütlü halkı hiçbir kuvvetin yenemeyeceğinin üstüne vurgu yapıyor Yakup Çardak ve bugün yüzlercesinin mücadelesini verdiği Roman Derneği’nin kurulması için ilk adımını atıyor. 1994 yılında yedi arkadaş bir kahvehane köşesinde dertleşmeye başlıyor; adres Karşıyaka-Örnekköy. Sorunlarını konuşuyorlar, tartışıyorlar ve çözümün dernekleşmekten geçeceğine karar veriyorlar. Hemen yola çıkıyorlar ama üzerinden tam iki yıl geçiyor ve 1996 yılında Romanlar Kültürü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kuruluyor.
Belediye başkanı ve Kaymakam da açılışta
Yakup Çardak kurucu başkan oluyor ve dernek yasal konuma geliyor. Derneğin açılışını Karşıyaka’da yapıyorlar, açılış törenine dönemin Karşıyaka Kaymakamı, Belediye Başkanı, bürokratlar sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katılıyor. Müzisyenler geliyor, romanlara özgü renkli, eğlenceli, davullu zurnalı, görkemli bir açılıyor yapılıyor. Derneğin binası Karşıyaka Çarşısı’nda hizmete başlıyor. Dönemin Karşıyaka Kaymakamı bir de açılış konuşması yapıyor ve övgüler düzüyor, derneğin ilk kez Karşıyaka’da kurulmasından çok mutlu olduğunu dile getiriyor. O dönemde Roman Derneği’nin kurulmasından herkes çok mutlu. Gazeteciler röportaj yapmak için sıraya giriyor, haber üstüne haber yapılıyor. İzmirli gazeteciler derneğe sahip çıkıyor.
Bölücülük ve ayrımcılıkla suçlama
Derneğin açılışının üzerinden daha üç ay geçmiyor ki, İçişleri Bakanlığı’ndan bir yazı geliyor, yasalara uygun olmadığı belirtilerek kapatılmasına karar veriliyor. Bu da yetmiyormuş gibi derneğin bölücülük ve ayrımcılık yaptığı öne sürülüyor ve başkan ile yönetim kurulu üyelerinin yargılanmalarına karar veriliyor. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkıyorlar, hakim insaflı çıkıyor, Başkan Yakup Çardak ve arkadaşları yedişer ay hapis cezası alıyor ve bu ceza da paraya çevriliyor. Kapatılmanın ardından dernek kurma sevdasından vazgeçmeyen Çardak ve arkadaşları, çeşitli isimler altında yeni isimlerle dernekler kuruyorlar, birbiri ardına kapanıyor ve yenileri açılıyor.
Selanik değil, göç Hindistan’dan başlamış
Aylar sonra derneğin yasallaşmasını sağlayacak olan Ege Üniversitesi sosyologlarından Suat Kolukırık çıkıyor karşılarına ve süreç başlıyor. Yakup Çardak, Romanlar üzerine araştırmalar yaptıklarını anlatıyor ve “Romanların Selanik’ten geldiği söyleniyordu bugüne kadar ama araştırmalarımızın sonucunda Türkiye’de yaşayan romanların yüzde 99’unun Hindistan’dan geldiğini öğrendik. Hatta derneğin adını Hindistan’dan Göç Edenler Derneği diye düşündük. Mahallelerde yaptığımız araştırmalarda sorduğumuz Roman vatandaşlarının hiçbirinin bu konuda bilgisi olmadığını gördük. Bu ismin topluma çağrışım yapmayacağına karar verdik. Bu koşuşturmaların arasında on yılı geride bıraktık. 2004 yılında derneği yasal zemine oturtmak için arayışlarımızı sürdürdüğümüz günlerde İzmir Emniyeti’nde bir arkadaş ile sohbet sırasında konu Roman Derneği’nden açıldı. O gün mutlu haberi o arkadaşımızdan aldık. Avrupa Uyum Yasaları derneğin kurulmasının önünü açıyordu ve biz bu müjde ile tekrar yola koyulduk,” diyerek mutluluğunu dile getiriyor.
Köklerini bilmeyenler var
2004 yılının son haftalarında Roman Kültürü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin çatısını oluşturup 2005 yılında çalışmaları tamamlayan Yakup Çardak önlerinde artık hiçbir engel kalmadığını söylüyor. Yine derneğin ilk kurucu başkanı olan Çardak, 1996 ve 2005 yıllarında derneği kurduğunda Türkiye’de Roman derneklerinin bulunmadığını ve Roman kültürünün kimse tarafından bilinmediğini hatırlatıyor. Romanların birçoğunun hala köklerinin nereden geldiğini bilmediğini, okuryazar oranının çok düşük olduğunu ve bunların üstesinden gelebilmek için var güçleriyle çalıştıklarını hatırlatan Yakup Çardak 2007 yılından sonra Türkiye’nin dört bir yanında pıtrak gibi Roman derneklerinin açılmaya başladığını belirtiyor. 1994 yılında zorluklar altında attıkları adımlarının semeresini görmekten büyük bir mutluluk ve gurur duyduğunu ifade eden Yakup Çardak Türkiye’de bugün 500’ün üzerinde Roman derneğinin faaliyet gösterdiğini söylüyor.
Ön yargılar kırılıyor
Roman Derneği’nin artık Avrupa Birliği ile ortak çalışmalar içine girdiğini ve Roman çocukların okumaları ve eğitimleri için fonlardan önemli miktarda paralar aktarıldığını anlatan Çardak şunları söylüyor: “Dernekleşmeden önce Romanlar ile ilgili ön yargılar vardı, aşağılanıyorduk. Örgütlendikten sonra Roman olmayan toplumumuz bizi aralarında kabul etmeye başladı. Ardından Roman sanatçıların ortaya çıkması, onların başarıları, bizlere bakış açısını değiştirdi. Türkiye’de yaşayan Romanlar, azınlık değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin asıl unsurlarıyız. Roman toplumu Roman olmayan bireylere toplumları hiçbir zaman ön yargı içinde olmamıştır ve olmayacaktır. Birbirimizden farklı olmadığımızı düşünüyoruz. Eğitim ile ilgili 2007 yılında derneğimiz bünyesinde okuma yazma kursları açtık, çünkü eğitimsiz bir toplumduk. Konak Halk Eğitim Merkezi ile birlikte çalıştık. Okuma yazma bilmeyen arkadaşlarımızın ikinci kademe diploma almalarını sağladık. Bunun yanı sıra; ilkokul, ortaokul ve liseyi okuyamamış, bırakmak zorunda kalmış çocuklarımıza dışarıdan bitirme kursları açtık dernek bünyesinde. Birçok çocuğumuz bu derslerden başarılı olarak lise diplomalarını aldılar. 2007 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi ile işbirliği yaptık. Bu çalışma üniversitede okuyan Roman çocuklarına burs almamızı sağladı. 2007 yılında başlatılan bu çalışma hala dernek bünyesinde devam ediyor. Yararlanan çok sayıda değil, çok az sayıda okuyan var, onlar faydalandı. Diliyoruz üniversitede daha çok Roman çocuk okusun, önemli mevkilere gelsin, bizlere sahip çıksın. Sosyal çalışmalara aralıksız katılıyoruz. Gürçeşme Huzurevi’nde yaşayan yaşlı insanlarımıza dernek olarak müzik ziyafetleri ve buluşmaları yaptık. Onlar ile kaynaşmayı sağladık. Lösemi hastası olan ve Ege Üniversitesi’nde tedavi gören çocuklarımıza moral eğlenceleri düzenliyoruz. Yine toplu sünnetler, toplu nikahlar, binlerce çift imam nikahı ile yaşamaktan kurtuldu.”
Artık, Romanlar temsil ediliyor
Türkiye’de dernekçiliğin kolay bir girişim olmadığına değinen Yakup Çardak, en büyük sıkıntının toplumsal sorunlarda yetkili organlardan destek alamadıklarını, ancak ilişkilerin sürekli iyileşmeye doğru gittiğini anlatıyor. Artık Romanların sözünün geçtiği kurumlarda yer alması için mücadele ettiklerini ifade eden Çardak;“ Geçtiğimiz yıllarda iki Roman arkadaşımız milletvekili adayı gösterildiler, ancak seçilemeyecek sırada oldukları için kazanamadılar. Ama artık TBMM çatısı altında Roman milletvekilleri, yerel yönetimlerde meclis üyelerimiz bulunuyor. Hükümetler bugüne kadar Romanlar’ın sorunlarına pek el atmadılar. İşsizlik yaşıyorlar, konut ve barınma sorunu yaşıyorlar, eğitim sorunu yaşıyorlar. Son olarak, Yakup Çardak, “ TBMM çatısı altında, hem de yerel yönetimlerde, Roman vatandaşlarımız artık göğüslerini gere gereke temsil ediliyor,” diye yanıt veriyor.