Bölgede bulunan çok sayıda antik yerleşim merkezinin en önemlilerinden birisi olan Assos, ünlü filozof Aristo'nun burada evlenmeye karar vermesine neden olacak kadar güzellikleri barındırıyor

Geçtiğimiz haftalarda günübirlik gidebileceğimiz yer bulmak amacıyla, Ayşe ile birlikte harita üzerinde gezindik, Onlarca kez gittiğimiz ve her seferinde büyük keyif aldığımız Assos'ta yine karar kıldık. İzmir'den bir hayli uzak olması biraz gözümüzü korkuttu, ama sabah erkenden yola çıkıldığında bir sorun yok. Ayşe, bir gün önceden Ayvalık’a gelince doğal olarak yolumuz kısalıverdi. Bu tarih ötesi kent insanı öylesine büyülüyor ki, Assos'a gitmeye, kalmaya ve gezmeye değer doğrusu. Assos'a her mevsimde gidilebilir, çünkü dört mevsim de farklı güzellikler barındırıyor. Havalar soğudu, bu kez yine günübirlik tadına varacağız Assos'un...

Boşnak börekleri

Çok erken kalktık, alacakaranlıkta yola koyulduk, daha güneşin doğmasına saatler var. Neyse ki, Küçükköy’de Boşnak böreği satan çok sayıda mekan var, erkenden üretime başlıyorlar, sıcacık Boşnak böreği aldık. Yol üzerindeki Gömeç’te gözümüze kestirdiğimiz bir kahvenin önüne aracımızı park ettik, kendimize büyük birer bardak çay ısmarladık. Böreklerimizi soğutmadan, sabahın serinliğinde nefis bir kahvaltı yaptık. Kahvaltının ardından buz gibi akan çeşme suyunda elimizi yüzümüzü yıkayıp yola koyulduk. Assos'a ulaşmak için önümüzde daha çok uzun bir yol var.
Burhaniye'yi geçtikten sonra Kaz Dağları'ndaki keskin rampayı tırmanırken, köylülerin zeytinyağı, zeytin, fındık, fıstık, kuru kayısı, kuru incir ve mevsim meyvelerinin satışının da yapıldığı manzaralı bir kır kahvesinde uzun ve derin soluklu bir mola verdik. Çaylarımızı yudumladık, sabah erken kahvaltı ettiğimiz için karnımız tekrar acıkmaya başladı. Tezgahlardan biraz çerez satın aldık, atıştırıp açlığımızı yatıştırdık, kısa bir süre sonra da Ayvacık ilçesine ulaştık. Ayvacık, eski yapı ve beton binaların karışımıyla köy ve kasaba arasında kalmış bir ilçe ama çevresi ormanlar ile kaplı yemyeşil. Assos'a Küçükkuyu'dan da gidilebilir, Ayvacık'tan da. Ayvacık'tan biraz daha uzun oluyor, ancak Ayvacık gidişi tamamen yeşil örtüyle kaplı.

Taş evler insanı ürkütüyor

Asos (1)

Bu gezi bir miktar tarih kokacak, çünkü adım atılan her karış alanda tarih yatıyor. Taşı toprağı bir hazine, bölge tarihi yapılardan kalan taşlar ve kalıntılar ile kaplanmış. Hemen girişte bizi Athena tapınağı karşılıyor. Biga Yarımadası ve Edremit Körfezi'ne bakan bu tapınak eski ihtişamıyla restore edilmiş. Tepeden denize doğru, agoralar, bir tiyatro ve bir de gymnaisum görülüyor. Hemen aşağıda bir köprü bir de kale bulunuyor. Harabelerin alt kısmında ise ufak ve sevimli bir liman yer alıyor. Behramkale'de ise kentlerin yoğun gürültüsünden kaçanlar burada taş evleri restore ettiriyor. Taş evler ilk bakışta insanı ürkütüyor, mistik bir havası var. Sanki kimseler yaşamıyor gibi. Ancak bir süre sonra o havaya biz de kendimizi kaptırdık, yerleşmeyi bile düşündük.
Assos'un merkezine araç ile girmek yasaklanmış ve isabet olmuş. Aracımızı park ettikten sonra bir süre yürüdük. Aşağıda liman ve demir atmış rengarenk balıkçı tekneleri buyur ediyor insanı. Balıkçı limanının girişinde yolun sağ tarafında Nazlıhan, diğer yakada Kervansaray ve Fenerli Han konuklarını ağırlıyor. Deniz kıyısında bir balıkçı lokantası karşılıyor. Koyu mavi, siyaha kaçan rengiyle denizin görüntüsü insanı ürpertiyor. Hediyelik eşya satan birkaç esnaf, ağırlıklı olarak deniz ürünlerinden yapılmış biblolar, gerdanlıklar, kolyeler ve küpeler satıyor.

Tarih kokulu kent

Liman içinde kıyı boyunca balık lokantaları hizmet veriyor. Fiyatlar fena değil, pazarlık yapmak mümkün. Ancak gördüğümüz kadarıyla masalar pek boş kalmıyor, yerli ve yabancı turistleri taşıyan tur otobüslerinin biri kalkarken diğerleri geliyor. Akşama kadar limanda ve taş evlerin arasında zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Ayvacık ilçesini dolanarak geldiğimiz bu tarih kokulu kentten Küçükkuyu yolunu takip ederek evimize döndük. Ormanların yeşiliyle başlattığımız yolculuğumuzu, denizin mavisine boyanarak ve içimize sindirip minik şişelere doldurduğumuz iyot kokusuyla sonlandırdık.

Asos (7)

Aristo'nun işine bak

Assos doğa ile tarihin iç içe geçtiği, insanı büyüleyen antik bir kent. Yüzyıllarca önce, özellikle Ege'deki adalardan daha çok Midilli'den göç almış. Çünkü Assos ile Midilli Adası neredeyse burun buruna. Assos'a ulaşıldığında hemen karşısındaki görkemli Midilli Adası geleni gideni gözlüyor. Gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan Aristo'nun hayatının önemli bir dönemini burada geçirdiğini öğreniyoruz. Hatta burada bir felsefe okulu kurmuş ve işletmiş. Amacının da Eflatun'un ünlü eseri “Devlet”te sözünü ettiği ideal devlet şeklini hayata geçirmeyi planlamış. Aristo, Atina'dan kalkıp buralara kadar gelmiş. Yazılanlardan öğreniyoruz ki, Aristo, dönemin yöneticilerinden birinin kuzeniyle evlenmiş ve bir de kızı olmuş. Assos'u daha sonra Persler ele geçirmiş ve kenti yağmalamış, ardından da İskender Perslerle savaşmış, Romalılar ve Bizanslılar derken Osmanlıların egemenliği altına girmiş.

Asos (15)