Midilli adası ile Ayvalık dostluk köprüsü yıllar önce kurulmuş. Yunan vatandaşlar ağırlıklı olarak her Perşembe günü geliyor ve alışveriş yapıyor ve ihtiyaçlarını karşılıyor. Biz de merak eder dururuz Midilli’yi. Çok kez gittim geldim adaya. Merkezde kalıyorum, araç kiralamıyorum, Mitilini Belediyesi’ne ait mavi bayraklı plaja 2 euro giriş parası veriyorum, şezlong ve şemsiyeden ayrıca ücret almadan yararlanıyorum. Kafeteryasında yiyecek ve bira gibi arzu edilen ne varsa uygun fiyata satılıyor.

02 Eresou

Yüksek sezonda araç kiralamak çok pahalı

Kapı vizesinin 14 güne kadar uzatıldığı yıllarda eşim Ayşe ile birlikte gidip 14 gün kalmış, adanın köyleri dahil dört bir yanını gezmiştik. Köyün birinde Elizabet Teyze ile kanka bile olmuştuk. İzmir’e dönerken bizi hediyelere boğmuştu. Jalem Tur, Ali Jale sağ olsun her daim gidip gelmemize yardımcı oluyor. Bu kez, Ayvalık Belediyesi’ndeki mesai arkadaşlarımla yola koyulalım dedik. 8 Ağustos gidiş öğleden sonra (14.30) 10 Ağustos dönüş gece (21.00) şeklinde biletlerimizi aldık. Araç kiralamak istedik, yüksek sezon nedeniyle fiyatlar almış başını gitmiş. Biz de içimizden birinin aracıyla gitmeye karar verdik. Belediye Başkan Yardımcısı ve Yazı İşleri Müdürü Yahya Aka’nın aracında karar kıldık. Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürümüz İbrahim Geçbakan da aracımızın yeşil sigortasını kısa sürede halletti ve gideceğimiz gün evraklar kargodan geldi.

02 Molivos

Üç kişi hazıra konduk

Petra’daki otelde yerlerimizi rezerv etme işini de Park ve Bahçeler Müdürü Orçun Bodur halletti. Basın birimimizin yakışıklısı ve ilk kez yurt dışına çıkacak olan foto muhabiri demiyorum fotoğraf sanatçısı, grafik tasarım hazırlama konusunda genç yaşına karşın bence büyük üstat Sadık Arslan, Belediye Başkanımız Mesut Ergin’in özel kalemi, sağ kolu ve günlük programlarını titizlikle düzenleyen, en küçük bir sıkıntıya izin vermeyen Mahir Güven ile bana da çanta hazırlamak düştü; açıkçası hazıra konduk.

03 Skála Sykaminéas

Yolculuk öncesi On On Kafede karnımızı doyurduk

8 Ağustos geldik çattı, öğle saatlerinde Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Ayvalık eski garajının girişinde açtığı On On kafede tost ve meyve suyu eşliğinde karınlarımızı doyurduk, her ne kadar Yahya Aka’yı tost konusunda mutlu edemesek de en azından yolculuk öncesi midemizi boş bırakmadık. Gümrükte araç girişi, pasaport kontrolünün ardından, oldukça yüksek fırtınalı bir günde Uğur Jale’nin arabalı feribotuyla yola koyulduk. Rüzgar arkamızdan gelince yaklaşık 1.5 saatte Mitilini limanına ulaştık.

06 Skála Sykaminéas

Skála Sykaminéas’a uğramadan olmaz

Sadık kardeşimiz Midilli’ye ilk kez geldiği için programımızı biraz da ona göre yaptık. Gümrük çıkışını tamamladık ve rotamızı Mandamados’a çevirdik. Mandırası, süt ürünleri ve seramik atölyeleriyle ünlü bu kent, kırmızı kiremitli çatılarıyla, tarihi yapılarıyla da tanınıyor ve biliniyor. Mandamados’u transit geçtik, yol üzerindeki ünlü bir süpermarkete uğrayıp bolca bira ve atıştırmalık aldık. Midilli’nin en güzel köylerinden ve limanlarından olan Skála Sykaminéas’a uğramadan olmaz diyerek direksiyonu bu muhteşem güzellikteki koya çevirdik. Çevreyi kısa süre de olsa dolaştık, ama önerim mavi renkle boyanmış masalarda deniz ürünleri eşliğinde birkaç tek uzo atmak iyi gelir.

Whatsapp Image 2025 08 14 At 15.36.28 (1)

Sarımsaklı kadar olmasa da

Bazen yeşillikler, bazen de bozkır bir ortamda yaklaşık 55 kilometrelik bir yolculuktan sonra çok sayıda odası olan, hatta kahvaltı ettiğimiz kafeteryanın içinde bile odaları bulunan Petra’daki iki havuzu bulunan Theofilos isimli otelimize ulaştık. Petra; Ayvalık’ın dünyaca ünlü Sarımsaklı sahilleri kadar olmasa da güzel ve uzun bir koya sahip, plajı ve denizi muhteşem. Bol bitki örtüsüyle yemyeşil bir ortamda yer alıyor. Petra, Yunanca'da taş veya kaya anlamına geliyor. Zaten kasabanın tam ortasında üstünde kilisenin de bulunduğu 35 metre yüksekliğinde bir kaya bulunuyor ve bugünlerde restorasyonda.

Whatsapp Image 2025 08 14 At 20.47.58

Mahir Güven Petra’da 41’inci yaşına girdi

Akşam Petra sahili boyunca uzanan onlarca restoran arasından, Orçun Bodur’un önerdiği Yola Yola restoranda deniz ürünlerinden oluşan muhteşem bir akşam yemeği yedik ve ayrıca Mahir Güven’in 41’inci yaşını restorandaki tüm konuklarla birlikte kutladık. Mekan sahibi Arnavut asıllı Rıdvan, masamıza sık aralıklarla gelerek bizimle ilgilendi. Tadı hala damağımızda kalan Mahir ‘in doğum günü pastasını bulup getirtti. Beş kişi; beş 20’lik uzo, kalamar, meze, karides ve balıklı deniz ürünlerine 166 Euro hesap ödedik.

Whatsapp Image 2025 08 14 At 20.48.11

Skala Eresou’dan ayrılmak zor geldi

Gezimizin ikinci gününde, 44 kilometrelik yolculuğun ardından Eresos ve ikiz sahil köyü Skala Eresou’da zamanımızın önemli bir bölümünü geçirdik. Muhteşem bir plaj, derin ve masmavi denizi, ahşap iskeleler üzerinde sıralanmış restoranları, askıda sallanan ahtapotlarıyla ilgi çekici bu köyden ayrılmak hepimize zor geldi. Akşam saatlerinde Petra’ya çok yakın olan dik bir yamaç üzerine kurulmuş kalenin yanındaki Molivos köyüne son akşam yemeği için gittik. Bu köy ayrıca Mithymna olarak da biliniyor. Molivos, Doğu Akdeniz havzasındaki en iyi korunmuş ortaçağ yerleşimlerinden, canlı gece hayatıyla da adanın en popüler turistik yerlerinden biri. Başlıktaki torpil hikayesi de Molivos limanındaki bir restoranda yaşandı.

Yüzlerce masa var yer yok

Molivos’ta rezerv yaptırmadıysanız yer bulma şansınız hiç yok. Akşam saatlerinde Molivos’un tarihi caddesinde yürürken önümüzdeki kalabalık tamamen Türklerden oluşuyordu. Limana indiğimizde ise yüzlerce masası bulunan restoranlarda bir yer bulamadık. Her masa rezerv edilmiş, yutkunarak yer arayışımızı sürdürürken limanın sonunda bir restoranda onlarca masa arasında beş kişilik bir yer bulabildik. Masalarda ağırlıklı olarak aileler var çocuklarıyla birlikte ortam çok keyifli. Herkes sipariş veriyor ve sabırsızlıkla bekliyor. Biz de keyifli bir sipariş verdik ve beklemeye başladık. Restoranda oturan çok kişiden saatler sonra deniz kıyısındaki masaya sürpriz bir isim geldi. Kalabalık aile dostlarıyla bir araya geldiğini düşündüğümüz; 25, 26 ve 27. Dönemlerde TBMM’ye giren ilk Ermeni milletvekilimiz Garo Paylan. Şimdi burada kesinlikle ırkçılık falan yaptığımı düşünmeyin, torpilin restoran masalarında bile nasıl geçerli olduğunu anlatacağım.

Torpil öyküsü burada başladı

Tüm masalarda müşteriler beklerken, eski vekilimizin masası bir anda donatıldı, siparişler alındı. Ismarlanan siparişler ardı ardına masaya gelmeye başladı. Sanki adeta bir şov yaşanıyor, balıklar, mezeler uzolar geliyor. Ne ısmarlandıysa hiç sektirmeden gelmeye devam ediyor ve masalardaki tüm müşterilerle biz de bu şovu ilgiyle izliyoruz, artık sinirlerimiz geriliyor. Aradan saatler geçmesine karşın su ve uzo dışında kimsenin siparişi gelmiyor. Ama eski vekil Garo Paylon, gece boyunca üst düzeyde ağırlanmaya devam etti. Bizim ısrarlı direnmemiz karşısında geç de olsa siparişlerimiz geldi ama ağzımızın tadı kaçtı. İyice sinirlenen Yahya Aka, masaya gelen balıkların bir kısmını yedi, birkaçını da çevremizi saran kedilere ikram edip masadan kalktı gitti, eski vekile uygulanan torpile dayanamadı.

05 Skála Sykaminéas

Keyifliydi, torpil vakası da olmasaydı

Sonuçta üç günlük keyifli bir gezi, limanda yaşanan tatsız torpil vakası ile son buldu. 10 Ağustos Pazar günü, gitmeden olmaz diyerek rotamızı Plomari’ye çevirdik. Pazar günü olması nedeniyle her yer kapalı, sessizliğin hüküm sürdüğü çarşının sokaklarında bir süre gezindik, yolculuk öncesi karnımızı doyurduk. Üç günlük keyifli bir Midilli gezisiydi, torpil vakası da olmasaydı.