Sonradan görme zenginin züppe oğlu, kendisini kanıtlamak için babasının şirketinde değil, başka bir yerde çalışmaya karar vermiş. Başvurduğu şirketin patronu, gencin şımarık tavırları üzerine, “İyisin hoşsun ama bize üç diplomalı biri lazım” demiş.

Sonradan görmenin züppe oğlu gururla yanıtlamış. “Bende 4 tane var. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite…”

Yanıt kısa ve öz… Üç diploma derken… Senin diploman, babanın ya da annenin diplomasi ve büyükbaban ya da büyükannenin diploması…

Elbette, yoksul, eğitimsiz aileler içinden çok başarılı çocuklar çıkıyor. Nobel Fizik Ödülü alan Aziz Sancar en önemli örneklerdendir. Isparta’nın İslamköyü’nden çıkan Çoban Sülü lakaplı Süleyman Demirel Başbakan, Cumhurbaşkanı olmuştur. Eğitimsiz aileden çıkan benzer başarı örnekleri çoktur ama bu yeterli değildir.

Bir toplumun çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması, eğitim seviyesi ile ölçülür. Aradan çıkan parmakla gösterilecek örnekler değil, kuşaklar boyu merak eden, sorgulayan iyi yetişmiş çoğunluk önemlidir.

Beşeri sermaye denilen şey, bir ülkenin iyi yetişmiş insan gücüdür. Beşeri sermaye zenginliği, ülke nüfusunun kalabalık olmasıyla değil, çoğunluğun kuşaklar boyu aldığı eğitimle sağlanabilir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu hedef çok netti. Muasır Medeniyet (Çağdaş Uygarlık) Seviyesi... Önce bu seviyeye ulaş, sonra da aş… Muasır Medeniyet seviyesi dediğimiz nedir? Çağın gelişmiş Batı ülkelerinin, ekonomide, sanayide, devlet örgütlenmesinde, hukukta, sanatta, toplumsal yapıda geldiği yer. Burası, sabit bir nokta, sabit bir yer, sabit bir hedef değil. Tarihin akışı içinde sürekli gelişmeye açık bir hedef. Müthiş bir diyalektik gerektiriyor. Çağı anlamak, teknolojiyi yakalamak, üretim ve bölüşüm ilişkilerini ona göre şekillendirmek gerekiyor. Bunlar gökten vahiy inerek olmaz. Eğitimle olur. Eğitimin, tarımdaki, sanayideki, sanattaki, teknolojideki, ekonomideki, kentleşmedeki, hayatın her alanındaki pratiği ile olur.

Her kuşak, kendisinden önceki kuşağın bıraktığı mirası çoğaltarak refahını artırır. Bu nedenle üç diploma derken, toplumsal yapının ve beşeri sermayenin kurumsallaşmış zenginliğinden söz ediyoruz.

Peki AKP’nin yeni Türkiye’sinde durum ne? Diploma mı? Al sana diploma. Üstelik profesör, öğretmen, hakim, savcı, doktor, mühendis… Bir tanesi, üstelik bilişimden sorumlu bakan yardımcısı, 10 üniversite bitirmiş, üzerine iki de doktora yapmış. Yaş 48. Maşallah, oğlumuz pek zekidir.

Bunlar hep kendilerine çalışmış aile büyüklerini unutmuş. Sonradan görme bile değiller. Sonradan görme zenginlerin evlerinde, sahaflardan aldıkları Osmanlı Paşası fotoğrafları olurdu. “Biz saraylıyız, işte bu da Paşa dedemiz” diye tanımadıkları bir adamın bol madalyalı fotoğrafı salonun başköşesini süslerdi. Bizim sahte diploma çetesinin aklına gelmemiş. Kendisine iki üç tane diploma alırken, arada babası, annesi, kayınpederi kayınvalidesi ve dedeleri için de diploma çıkarsalarmış bari…

Neyse onların aklına gelmedi ama ben de eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmeyeyim.