İpin ucunu iyice kaçırdık. Siyasi geleceğimiz için aklımıza eseni söyler hale geldik.
Devleti yönetenlerin ağızlarından çıkacak laflara dikkat etmeleri lazım. Terörsüz Türkiye projesi üzerinde ciddi çalışıldı mı? Konu enine boyuna tartışıldı mı, yoksa siyasi hesaplara malzeme olarak mı kullanıldı bu slogan? Kandilden gelen açıklamalara bakıyorum, uzman terörist Cemil Bayık ve Karayılan’ın konuşmalarını izliyorum, sanki (biz silah filan bırakmayız. İsteklerimizin hepsi kabul edilene kadar mücadelemize devam ederiz) diyorlar. Hele TBMM’nin Başkan vekilliğini de yapan DEM’li Pervin Buldan’ın sosyal medyada gezen bir konuşması var ki evlere şenlik…Eğer doğruysa (geçmiş olsun) diyor AKP’lilere, (Kürt devleti Suriye’de kuruldu bile…)
Peki Devlet Bahçeli’ye ne demeli? APO’yu Meclis’e daveti yetmezmiş gibi, şimdi de kalkmış Alevi ve Kürt Cumhurbaşkanı yardımcıları öneriyor. Kime ve neye hizmet ediyor Bahçeli? Milleti kucaklaması, ulus devlet yapısına sıkı sıkıya sarılması, Türklüğe dil uzattırmaması gerekirken, milliyetçiliği ayaklar altına alan görüşlerle flört ediyor. Elbette bu topraklarda kardeşçe yaşamalıyız. Ama Anayasaya ve yasalara sadık kalmalıyız. Ülkeyi etnik ve dinsel kimliklere bölmek isteyenlere engel olmalıyız. Vatanımızı Ortadoğu bataklığına sürüklemeye çalışanları durdurmalıyız. Arap seviciliği, Kürt seviciliği değil, hepsini kucaklayan Türk seviciliğinin peşinden koşmalıyız.
Neyin pazarlığını yapıyoruz Kürtçülüğün tüccarlarıyla? APO serbest kalacakmış, Kandil teröristleri affedilecekmiş, hepsi siyasete girecekmiş. Hapistekiler salıverilecekmiş. İmamoğlu’nun serbest kalmasını bile, Kürtlerle anlaşmaya bağlıyor DEM Eşbaşkanı Bakırhan. Şu koca Meclis’te bir avuç vatansever vekilden başka, kimse sahip çıkamıyor Türklüğe. Yüzlerce milletvekili sessiz sedasız seyrediyorlar meçhule gidişi. Lozan erozyonuna ve Sevr özlemine mani olamıyorlar. Yazık çok yazık…
Milleti Türk-Kürt-dindar dinsiz, Alevi-Sünni diye bölmemeli, ayrıştırmamalıyız. Kemik gibi yapışmalıyız birbirimize. Öyle olmadığımız içindir ki, bizimle istedikleri gibi oynuyorlar, istediklerini rahatça yaptırmaya çalışıyorlar emperyalistler. Türkiye’nin en önemli meselesi terör mü? Anayasa değişikliği mi yoksa haksızlık-hukuksuzluk-yolsuzluk, geçim sıkıntısı, işsizlik, enflasyon ve partizanlık mı? Gündemi öncelikli ülke sorunlarına göre değil, siyasi çıkarlarımıza göre değiştirip duruyoruz. Kim istemez huzur ve güven içinde güçlü ve kuvvetli Türkiye’yi? Öyle olmak için gerçekten birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekiyor. Yok Türkmüş, yok Kürtmüş, yok Aleviymiş yok Sünniymiş, bırakın bunları Beyler. Bu şehit kanlarıyla sulanmış topraklarda, şanlı bayrağın altında yaşayan hepimiz kardeşiz. Safları sıklaştırmadıkça, siyaseten değil gerçekten bir olmadıkça, diri ve iri olamaz, topraklarımıza göz diken ve bizi parçalamak isteyenlerle baş edemeyiz.
Onun için milleti bölen, ümmetçi ve ayrılıkçı karanlığa sürükleyen, dış güçlerin tezgahladığı projelere değil, hepimizi kaynaştıracak, kucaklaştıracak milli projelere yönelmeliyiz. Ayrıca büyük önderimiz Atatürk’ümüzü unutturma gayretlerinden, Türklüğü gevşetme girişimlerinden ve (Ne mutlu Türk’üm diyene) dememeyi marifet saymaktan vazgeçmeliyiz.