Türkiye'nin siyasi gündemini takip etmek artık bir zihin jimnastiğine dönüştü.

Dün birbirine “hain” diyenler bugün “milli birlik” fotoğrafı veriyor. Eskiden “çözüm süreci” denince milletin yüzü ekşirdi, şimdi aynı kelimeler başka paketlerde sunuluyor.

Son perde: PKK’lı 30 kişini silah bırakması… 30 örgüt üyesi silahları yaktı. Bu başlangıç güzel…

En azından ilk adımın atılması…

Ama sokaktaki vatandaş, bu gelişmeye inanmaktan çok, “Acaba yine ne dönüyor?” diye soruyor.

İnanmak zor, çünkü bu filmi daha önce de izledik. Hem de HD kalitesinde! Açıklamalar gelir, umutlar yükselir, sonra bir bakmışız Cudi’de dumanlar, şehir merkezlerinde hendekler...

Bu yüzden vatandaşın tepkisi şöyle: “Silah bırakıyorlarsa ne güzel ama bari bu sefer fişi çekmesinler, kabloyu da garantiye alsınlar.”

Asıl bomba, siyasi anlamda…

AKP, MHP ve DEM Parti bu süreçte aynı cümlede geçiyor. Evet, yanlış duymadınız. Birbirine su bile vermez denilen bu partiler, barış ya da yeni bir siyasi dizayn noktasında buluşmuş gibi.

MHP'nin bu tabloda yer alması, "Hadi canım sen de!" dedirtecek cinsten.

DEM’in bu tabloya girmesi ise kendi seçmeninde kafa karışıklığına yol açabilir. “Dün operasyon vardı, bugün selam var” deyince, haliyle herkes ne oluyor diye soruyor.

Ve CHP…

CHP sanki siyaset sahnesinde "arka planda açılıp kapanan figüran kapısı" gibi kaldı. Oyun oynanıyor, roller dağıtılmış, sahne kurulmuş ama CHP kuliste hâlâ dekorla tartışıyor. Ne masaya çağrılıyor ne de açıklamalarda adı geçiyor. Halbuki halkın büyük kesimini temsil eden bir parti sürecin dışında bırakılırsa, o barış yarım kalır, toplumun bir kesimi daha baştan dışlanmış olur.

Vatandaş ise hem umutlu hem temkinli. Çoğu kişi şöyle düşünüyor: “Keşke silahlar sussa ama bu iş sadece ‘bıraktık’ demekle olmaz. Güven istiyoruz, gerçeklik istiyoruz, fotoğraf değil sonuç istiyoruz.”

Hele bir de seçim havası varsa, herkesin kafasında tek bir soru beliriyor: “Silahlar mı bırakılıyor, sandığa yeni bir mühendislik mi kuruluyor? Yoksa, Anayasa değişikliği için yeni bir yol mu deneniyor.

Barış güzeldir. Ama barışın da bir itibarı vardır. Defalarca kandırılmış, beklentileri suya düşmüş bir halkın güvenini kazanmak öyle kolay değil.

“Terörsüz Türkiye” istiyoruz. Ülkemiz ve çocuklarımızın geleceği için

Ancak, siyasi tiyatro değil, samimiyet gerek.