10 gün önce Ege Saati'nde konuğum olan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, projelerinden, hayallerinden bahsetmiş, hatta tehdit edildiğini açıkça ifade etmişti.
Göreve gelir gelmez yolsuzlukla mücadele için kararlılıkla adımlar attı.
Zeyrek’in en çarpıcı tespiti, son 10 yılda tek bir ihale dosyasının bile incelenmemiş olmasıydı. Kurduğu ekip ile geçmiş ve mevcut ihaleleri denetlemeye başladı, 10 dosyayı savcılığa sundu, 8 dosya hâlâ inceleme aşamasında. Fakat ne acıdır ki, savcılık bu dosyalara bir yıl boyunca dokunmadı. Bu sessizlik, kamuoyunda ciddi kuşkular uyandırdı.
Başkan’ın ölümünün ardından ortaya atılan suikast iddiaları, bu sessizliğin nedenlerini sorgulatıyor. Sosyal medya ve kamuoyu, Ferdi Zeyrek’in ölümünü “şüpheli” ve “şaibeli” olarak değerlendiriyor. “Neden tehditler aldı?”, “Neden yolsuzluk dosyaları bir yıl boyunca bekletildi?” soruları gündemi meşgul ediyor. Cumhurbaşkanı danışmanının “Eğer suikast varsa, mutlaka araştırılsın” açıklaması, olayın üzerindeki karanlığın ne denli derin olduğunu gösteriyor.
Sayıştay denetimlerinde ortaya çıkan 52 bulgu, geçmişteki 33 bulgunun çok üstünde ve ciddi usulsüzlüklerin varlığına işaret ediyor. Başkan Zeyrek’in “Devletin bir kuruşuna göz diken herkes hesap vermeli” sözü, bu karanlık tabloyu aydınlatma arzusu taşıyordu. Ancak bu isteğin, hayatına mal olduğu iddiaları, işin en trajik yanı.
Ölümünün ardından ortaya çıkan bu şaibeler, sadece Ferdi Zeyrek’in kişisel hikâyesi değil; aynı zamanda ülkemizin adalet ve şeffaflık mücadelesinde ne kadar yol kat etmemiz gerektiğinin de göstergesi. Yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışan bir belediye başkanının ölümü, arkasında mutlaka aydınlatılması gereken çok soru bırakmıştır.
Ferdi Zeyrek’in ölümüyle ilgili iddiaların derinlemesine ve tarafsız şekilde araştırılması, kamu vicdanının rahatlaması için elzemdir. Bu karanlık süreç aydınlanmazsa, yolsuzluklarla mücadele eden diğer cesur isimlerin de önü kapanacak, devlet içinde korku iklimi daha da ağırlaşacaktır.