“Herkes seni sen zanneder.

Senin sen olmadığını bile bilmeden,

Sen bile..

Seni ben geçerken,

Derim ki,

Saati sorduklarında;

Onu ‘O’ geçiyordur.

Kimse anlam veremez.

Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.

Ettirmek istiyor musun demezler.

Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.” Turgut Uyar

Bu dizeler değerli şairimiz Turgut Uyar tarafından eşi Tomris Uyar’a yazılmıştır. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en özgün öykücülerinden biri olan Tomris Uyar, yazarlığı kadar yaşam tarzıyla da edebiyat dünyasında iz bırakmış bir isimdir. Edebiyat tarihinin çoğu zaman erkek isimlerle dolu sahnesinde, kendine özgü dili, gözlem gücü ve bireyin iç dünyasını merkeze alan anlatımıyla kendine sağlam bir yer edinmiştir. Modern Türk öykücülüğünün dönüm noktalarından biri sayılan Uyar, hem bireysel hem toplumsal duyarlılıkları öyküleştirme biçimiyle kuşağının ötesine geçen bir yazar olarak değerlendirilebilir.

1941 yılında İstanbul’da doğan Tomris Uyar, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü mezunudur. Öğrencilik yıllarından itibaren edebiyat çevresinde etkin olan Uyar, ilk öykülerini 1960’lı yıllarda yayımlamaya başlamıştır. 1970’li ve 80’li yıllarda yayımlanan öykü kitaplarıyla Türk edebiyatında güçlü bir kadın sesi olarak öne çıkan Uyar, özellikle bireyin yalnızlığı, yabancılaşması ve kent yaşamının yarattığı tedirginlikleri öykülerinde derinlikli biçimde işlemiştir.

Uyar’ın edebi kimliği, bir yandan edebiyat dünyasındaki erkek egemen kalıplarla hesaplaşırken, diğer yandan da anlatı biçimlerini yenileyen bir yaratıcı güç olarak kendini gösterir. Toplumcu gerçekçi anlatımın dışında, bireyin içsel çatışmalarını ön plana çıkaran modernist bir çizgide yer alır. Yazı dilinde sade, duru ve şiirsel bir anlatım benimseyen Uyar, okuyucusunu zihinsel bir eşlikçiye dönüştürmeyi başarır.

Tomris Uyar’ın öykü dünyası, kadınların iç dünyalarına, kent insanının yabancılaşmış yaşamına, gündelik hayatın sıradan görünümlerindeki derin çatışmalara odaklanır. Uyar’ın dilinde gösterişsizlik bilinçli bir tercihtir. Anlatının ağırlık merkezini diyalogdan çok iç monologlar oluşturur. Öykülerindeki karakterler sıklıkla yalnız, sorgulayıcı, kırılgan ama aynı zamanda dirençli bireylerdir. Bu bireyler, çoğu zaman dış dünyaya karşı edilgen görünseler de içsel dünyalarında yoğun bir farkındalığa sahiptir.

Uyar, yalnızca yazdığı metinlerle değil, edebiyat çevresiyle kurduğu ilişkilerle de dikkat çeker. Ülkü Tamer, Turgut Uyar, Cemal Süreya ve Edip Cansever gibi önemli şairlerle yaşadığı yakın ilişkiler, kimi zaman onun edebiyat dışı magazin boyutuyla anılmasına neden olmuşsa da, Uyar tüm bunların ötesinde bağımsız bir edebi kişilik olarak öne çıkmıştır.

Tomris Uyar, Türk öykücülüğüne getirdiği özgün sesle ve estetik duyarlılığı yüksek anlatımıyla sadece kendi kuşağına değil, kendisinden sonra gelen kadın yazar kuşaklarına da ilham kaynağı olmuştur. Eserlerinde bireyin dünyasını anlatırken, toplumsal yapıların izini de ince ince dokuyan Uyar, okuruna hem estetik hem düşünsel bir okuma alanı sunar. Bugün hâlâ canlılığını koruyan öyküleri, Türk edebiyatında bireyin iç sesiyle kurulan en güçlü anlatılardan biri olarak değerlendirilmektedir.