Atatürkçü düşünce ihmal edildi…

14 Temmuz Pazartesi günü Ege Saati’nde “Hiçbirimiz doğduğumuz ülkede yaşamıyoruz” başlıklı bir yazı yazdım. İnternet ortamında ve WhatsApp gruplarında çok paylaşıldı çok beğeni aldı. Beğenileri bir kenara bırakalım. Benim gibi düşünmeyen ve AKP iktidarını destekleyen pek arkadaşım yok. Bildiğim kadarıyla üç beş kişiler. AKP’yi destekliyorlar ama yaşam tarzları benim gibi. Sadece birinden itirazlar geldi. Bugün Cumhuriyetimizin karşı karşıya kaldığı yıkım sürecinin farkında değillerse, onları ikna etmek görevim. İlk yazıyı okumayanlar için yazının linkini, sona ekleyeceğim. O yazıda kısaca şöyle demiştim.

***

Benim doğduğum ülkede, yürütme, yasama ve yargıda güçler ayrılığı vardı. Benim doğduğum eski Türkiye’de insanlar caddelerde, sokaklarda, çarşıda pazarda, öfkeyle burnundan soluyarak yürümüyordu. Benim doğduğum ülkede, insanlar sokaklarda, meydanlarda şarkı söylüyor, dans ediyor gülüyordu.

Şimdi, doğduğum ülkede yaşamadığımı iliklerime kadar hissediyorum. Devlet tüm kurumları ile çoklu bir çöküş içinde. Toplumsal ahlak dibe vurmuş. Demokrasi, anayasal haklar ve hukuk sözde kalmış. Laik ve üniter cumhuriyet, adına Terörsüz Türkiye dedikleri bir süreç içinde Türk-Kürt-Arap Federe İslam devletine doğru sürükleniyor.

NEYE İTİRAZ GELDİ?

Arkadaşım diyor ki: “Sevgili Meriç Cumhuriyet ideolojisinin en temel özelliği meraksız bir toplum inşa etmesidir. Kültür ve eğitim politikaları bunu bir biçimde hem de acımasızca becermişlerdir. Oysa toplumda muhafazakârlar vardı Kürtler vardı Aleviler vardı ve kendilerini batıda ifade etmek cüretine sahip değillerdi.”

Baştan aşağı hatalı ve insafsız bir tespit. Cumhuriyet Devriminin temel özelliği bir dogma üzerine kurulu olmamasıdır. “Hayatta En hakiki Gerçek Bilimdir” düşüncesinden hareketle sürekli demokratik bir devrim hareketidir.

***

Hitler döneminde Avrupa’nın en önemli bilim insanlarını Türkiye’ye davet eden, Türkiye’nin üniversitelerine getiren, topluma “Çağdaş uygarlık düzeyini aşma hedefi” koyan, geometri kitabı yazan bir insanın eğitim ve kültür politikalarını meraksız bir toplum inşa etmek diye tanımlamak, çok büyük insafsızlık olur. “Bir gün benim söylediklerimle bilim çelişirse, benim dediklerime değil, bilimin söylediğine inanın” diyen Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurucu iradesine, “Cumhuriyet ideolojisinin en temel özelliği meraksız bir toplum inşa etmesidir” demek, Cumhuriyet Devrimlerini anlamamış olmaktır.

Osmanlının sonu, Cumhuriyetin başlangıcında, nüfusun yüzde 85’i köylüydü. Eğitimsizdi, okuma yazma oranı kırsal kesimde yüzde 2 seviyesinde idi. Ve o köylü, hangi etnik gruptan olursa olsun, bir devletin yurttaşları değil, padişahın kuluydu.

Cumhuriyet Devrimi, ümmetten millete, padişahın kulluğundan yurttaşların eşitliğine, bireylerin özgürlüğüne geçiş süreciydi. Bu devrimin en önemli ayağı da, 16’ıncı, 17’inci yüzyıl feodalizminde kalmış, padişahın kullarının, toprak ağalarının marabalarının, kısacası o eğitimsiz kırsal nüfusun Cumhuriyetin Aydınlanma Devrimleri ile Köy Enstitüleri yoluyla ve toprak reformu yoluyla 20’inci yüzyıla taşınması idi.

***

21’inci yüzyılın ilk çeyreğini bitirdik, bugün PKK terörünü meşru göstermeye çalıştığınız bölgedeki duruma bir bakalım. Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde hala feodalizm sürüyor, hala aşiret ağaları var, hala Kürtler yine Kürt aşiret ağalarının marabası konumundalar. Sol jargonla konuşan PKK ve DEM neden ağalık ve aşiret düzeninden hiç bahsetmiyor?

Yok sayıldı dediğin muhafazakarlar ve Kürtler 1945’ten beri mecliste çoğunlukta

Diyorsun ki, “Oysa toplumda muhafazakârlar vardı, Kürtler vardı kendilerini batıda ifade etmek cüretine sahip değillerdi.”

Toplumda sindirilmiş dediğin o muhafazakârlar, Kürt aşiret ağaları, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluktaydı. O muhafazakârlar, çoğunluğu Kürt olan toprak ağları 1945 yılında Toprak Reformunu etkisizleştirerek, 1947’te Köy Enstitülerini işlevsizleştirerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma Devrimlerine en büyük darbeyi vurdular. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma Devrimleri 1945’ten itibaren rafa kaldırıldı.

Yine 1923’ten AKP iktidarına kadar kimse kimseye sen Kürt müsün, muhafazakâr mısın diye sormuyordu. Ve yine AKP iktidarına kadar seçilmiş Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, milletvekillerinin çoğu muhafazakârdı. Aralarında gerçekten Atatürk’ün Aydınlanma Devrimlerine sadık olanlar vardı ama Genel Kurmay Başkanlarının büyük çoğunluğu Atatürkçü olmaktan ziyade NATO subayı idi. 1945’ten bugüne kadar sadece 2.5 yıllık Bülent Ecevit dönemi hariç iktidarda 2003 yılına kadar hep muhafazakârlar vardı. O dönemde de Ecevit’in ortağı Siyasal İslamcı Erbakan’dı.

***

O muhafazakâr iktidarlarının tamamı için “Atatürk ve Cumhuriyet Karşıtı” demek insafsızlık olur. Ama emperyalizmin karşı devrimine direnemediler. İçlerinde bir kısmı bilerek bir kısmı bilmeyerek karşı devrimin aparatı oldular. Yine o muhafazakâr siyaset geleneğinden gelenlerin bir kısmı bugün, çok güçlü bir şekilde, hatta CHP’den de güçlü bir şekilde Atatürk Devrimlerini ve Cumhuriyetini savunmak için mücadele ediyor.

Senin bugün iktidara geldi dediğin kişiler muhafazakâr falan değil. Düpedüz, İngiliz emperyalizmi tarafından kurgulanmış, sonra da yönetimine ABD ve İsrail’in de ortak edildiği tarafından kontrolü ele geçirilmiş Siyasal İslam hareketidir. Siyasal İslam Hareketinin amacı da, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Orta Doğu’da diğer ülkelere örnek olmasın diye laik ve üniter devlet yapısını çökertilmesidir.

1945’ten sonra emperyalizmin, Türkiye’nin kuruluş felsefesine yönelik en büyük ikinci ağır darbesi 1980 İhtilali ile oldu. Türk İslam Sentezi devletin resmi ideolojisi olarak benimsendi. 1980 ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasal İslamcı kesim güç kazanmaya başladı. Türk ekonomisi de sanayileşmesini tamamlayamadan neoliberal dünyaya entegre edildi.

***

Keşke Atatürk ideolojisi ve Cumhuriyet ideolojisi diye küçümsediğin düşünce yapısı 1945’ten sonra da Türkiye’de devam etseydi. Çok şey farklı olurdu. Ama ne yazık ki bizim Karşı Devrim dediğimiz, NATO konsept subaylarının Yavaş Savaş dediği süreçte senin gibi birçok kişiye, Türkiye’nin 1945’ten sonra Atatürkçü kadrolar ve düşünceler tarafından yönetildiği algısı empoze edilmiş. Konu burada bitmiyor. Devam edeceğim.

https://www.egesaati.com.tr/hicbirimiz-dogdugumuz-ulkede-yasamiyoruz