Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Kongresi yaklaşırken, Genel Merkez’in tutuklu İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nu tek aday olarak ilan etmesi, yalnızca bir aday tercihinden öte, İzmir siyaseti açısından çok boyutlu bir gelişme niteliği taşıyor.

İzmir, CHP’nin Türkiye’deki en güçlü kalelerinden biri. Dolayısıyla il başkanlığı yarışı, sadece İzmir’deki yerel örgütlerin değil, Ankara’daki parti merkezinin de stratejik hesaplarına yansıyor.

  • Genel Merkez: Özgür Özel’in, İzmir’de parçalı bir görüntü istemediği açık. Cezaevindeki Şenol Aslanoğlu’na sahip çıkmak, hem “vefa” mesajı hem de örgütü bir arada tutma çabası olarak okunuyor.

  • Yerel Örgütler: Ancak İzmir örgütü güçlü ilçe yapılanmalarıyla biliniyor. İlçe başkanları ve delegeler, uzun süredir “aday dayatması” eleştirisini yüksek sesle dillendiriyor. Genel Merkez’in tek aday kararı, İzmir’de parti içi demokrasiyi zedeleyen bir hamle olarak görülüyor.

Milletvekilleri ve eski güç odakları

Karara en sert tepkiyi, İzmir’in eski milletvekilleri verdi. Musa Çam, Tacettin Bayır ve Atila Sertel’in çıkışı, aslında yalnızca bir aday eleştirisi değil, aynı zamanda İzmir’de etkisizleştirilen eski güç merkezlerinin sesini yansıtıyor.

  • Bu üç ismin de ortak vurgusu, “CHP İzmir örgütünün iradesi çiğneniyor” oldu.

  • İzmir’de uzun yıllar etkin olan bu isimler, son dönemde Genel Merkez’in yeni dengeler kurma arayışında dışarıda bırakılmış durumda.

Bu tablo, İzmir’de “eski” ile “yeni” siyaset tarzı arasındaki çatışmayı yeniden görünür hale getiriyor.

Delegelerin rolü

CHP İzmir’de il kongreleri her zaman çok adaylı, çekişmeli geçmişti. Delegeler ve ilçeler, kendi iç dengeleri doğrultusunda karar vermeye alışkındı. Şimdi ise tek aday dayatmasıyla farklı bir tablo söz konusu:

  • Bazı ilçeler sessiz kalarak Genel Merkez’in kararını destekliyor.

  • Bazı ilçeler ise muhalefet arayışında, ancak “aday çıkar mı, tek bir isim çevresinde birleşilebilir mi?” sorusu belirsizliğini koruyor.

Eğer muhalefet tek bir isim üzerinde uzlaşamazsa, kongrenin Şenol Aslanoğlu lehine sonuçlanması kaçınılmaz görünüyor.

Vefa meselesi

Aslında en dikkat çekici nokta şu: Şenol Aslanoğlu, kurultayda Özgür Özel’e destek vermemiş bir isim. Buna rağmen Genel Merkez’in kendisini aday göstermesi, İzmir özelinde pragmatik bir denge siyasetine işaret ediyor. Bu durum aynı zamanda CHP’nin çelişkisini de yansıtıyor: Parti, mağdur ve cezaevindeki üyelerine genellikle sahip çıkmadığı için eleştirilirken, İzmir’de bu karar farklı bir “ayrıcalık” olarak algılanıyor.

İzmir’de kongre bir “Test Alanı”

İzmir kongresi, yalnızca kimin il başkanı olacağını belirlemeyecek. Aynı zamanda:

  • Özgür Özel’in “partiyi bir arada tutma” stratejisinin sınavı olacak,

  • Parti içi demokrasinin nasıl işlediğine dair kamuoyuna mesaj verecek,

  • İzmir’de eski milletvekilleri, ilçe örgütleri ve Genel Merkez arasındaki güç mücadelesinin seyrini gösterecek.

Kısacası 17 Ekim’de İzmir’de yapılacak kongre, bir il başkanlığı yarışından çok daha fazlası. CHP’nin İzmir’deki gücünü nasıl yöneteceği, örgütle Genel Merkez arasındaki mesafeyi nasıl kapatacağı ve parti içi demokrasinin geleceği bu kongrede test edilecek.