Muğla Planlama Ajansı (MUPA) tarafından hazırlanan "Gençlerin Gözünden Kent ve Gelecek" başlıklı Muğla Gençlik Araştırması Raporu, gençliğin gözünden bakıldığında ülkemizin sosyolojik kırılmalarını bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

Rapora göre, 18-29 yaş arası gençlerin büyük bir kısmı, Muğla’da yaşamayı sürdürmek istemiyor. Her 10 gençten 6’sı geleceğe dair umutsuz.

Bir kenti gençler terk etmek istiyorsa, o kent ne kadar canlı kalabilir?

Muğla, uzun yıllardır emeklilerin ve yaşlıların huzur arayışıyla yerleştiği bir yer olarak biliniyor. Göz alabildiğine uzanan sahillerinde dinlenmek isteyenler, şehir yaşamının gürültüsünden kaçanlar...

***

Ancak şimdi önümüzde çok daha derin bir sorun var: Gençler burada kök salamıyor. Oysa bir kentin gerçek anlamda yaşadığını gösterecek olan şey, sokaklarında dolaşan gençlerin varlığıdır.

Araştırma bulguları gençlerin gelecekten umudunu kestiğini gösteriyor. Bugün artık gençler için gelecek bir umut değil, bir stres kaynağı.

Eğitim aldıkları alanlarda iş bulamamak, ekonomik sıkıntılar, barınma sorunları ve sosyal imkanların yetersizliği, gençleri adeta Muğla’dan uzaklaştırıyor.

Gençlerin Türkiye’de en çok yaşamak istediği şehir İzmir, yurt dışında ise Almanya olarak belirtiliyor.

***

İzmir’in özgürlükçü yapısı, sosyal yaşam olanakları, kentsel altyapısı gençleri çekerken, Almanya ekonomik güvence sunuyor. Gençler artık umutlarını başka coğrafyalarda arıyor.

Bu, Türkiye’nin gençliğe sunduğu geleceğin bir sorgulamasıdır aslında. Yetişmiş zihinler, üretken eller başka diyarlarda varlık bulmaya çalışacaksa, biz burada neyi yeşerteceğiz?

Raporda dikkat çeken bir başka detay ise gençlerin kentsel sorunlara dair doğrudan çözüm önerileri sunması.

***

"Muğla’yı siz yönetseydiniz ne yapardınız?" sorusuna en çok verilen cevap, "Yol ve kaldırım yapardım." Gençler, kentin erişilebilirliğini dert ediniyor. Bu aslında çok net bir gösterge: Gençler sadece eleştirmiyor, çözüm de üretiyor.

Ancak bu çözümler karşılık bulmadıkça umut kırılıyor, bağlar kopuyor.