Dün 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı idi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonuyla, büyük gayretlerle geliştirmeye başladığımız denizciliğimizi maalesef 1950’li yıllardan sonra ihmal ettik.

Dünyadaki deniz gücünü en iyi analiz eden tarihçi ve stratejistlerden biri olarak kabul edilen Amerikalı Amiral Alfred Thayer Mahan, (1840-1914) “Deniz, ulusların kuvvet ve yeteneklerinin yarış alanıdır. Denizde payı olmayan ulusların dünyanın her türlü bilimsel ve teknolojik gelişmelerden faydalanmaları ve uluslararası ilişkilerde şerefli bir yer kazanmaları olanaksızdır” der. (Cem Gürdeniz Mavi Uygarlık Kırmızı Kedi 2015)

Donanmasıyla, deniz ticaretiyle, balıkçılığı ile deniz turizmi ile deniz arkeolojisi ve deniz dibi madenciliği ile denizcilik bir bütündür ve zenginlik kaynağıdır. O nedenle bir ülkenin deniz gücü, rakiplerinin ya da düşmanlarının hedefindedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 20. Yüzyıl’a “Donanma”sız giren Türkiye’nin Cumhuriyet Donanması’nın stratejik çerçevesini çeşitli konuşmalarında ifade eder.

“Donanmasız Anadolu olmaz. Donanmadan yana kuvvetli olmak, Türkiye’nin savunması için şarttır. Donanmamız izlediğimiz politikanın da en kuvvetli desteği olacaktır. Dış pazarlardan satın alınan gemilerle donanma yapılamadığını siz de biliyorsunuz. Donanma sadece kıyıyı koruyacak bir kuvvet değil, bundan daha önemli olarak deniz yollarının güvenliğini sağlayacak bir kuvvettir. Evvela çekirdek bir donanma tedarik etmekle yetinip deniz sanayi ve ticaretimizi geliştirmeliyiz. Bundan sonra memleket sanayiinden fışkıracak donanmayı yapmak daha kolay olacaktır. İlk beş senede kendimizi toplayıp devrimleri yapar, ikinci beş senede dünyaya kendimizi tanıtırız. Üçüncü beş senede İngiliz Kralına yurdumuzu ziyaret ettiririz.”

Büyük önder Atatürk, bu sözleri 30 Aralık 1924’te Bahriye Vekaletini kurdurduktan sonraki günlerde, uygulanması gereken deniz politikası ile ilgili yorum yaparken söylemişti. Gerçekten dediği gibi de oldu, çekirdek donanma kuruldu ilk beş senede devrimlerin üst yapısı hayata geçirildi. Üçüncü beş senenin başlangıcında, Cumhuriyet’in 13’üncü yılında 4 Eylül 1936’da İngiltere Kralı VIII. Edward İstanbul’da Atatürk’ü ziyaret etti. Atatürk’ün denizci ülke denizci millet olmak için hedefi de 1 Kasım 1937 yılı Meclis açış konuşmasındadır:

“En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz. Denizciliği, Türk’ün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”

Savunmada ve dış politikada donanmanın gücü büyük önem taşır. Karşı devrimi kurgulayan emperyalist güçler, AKP hükümeti ve cemaat yapılanmasının işbirliği ile Türk Donanmasına 2010 yılında kumpas Balyoz ve Askeri Casusluk davaları ile büyük bir saldırı gerçekleştirdiler. Bugün Doğu Akdeniz havzasındaki enerji kaynakları üzerinde müthiş bir paylaşım kavgası sürerken, Türkiye’nin sondaj gemileri ne yazık ki, Mavi Vatan sınırlarında bile doğal gaz ve petrol arayamıyor. Yunanistan, arkasına ABD ve AB güçlerini alarak Kıbrıs’ta ve yakın adalarda deniz üsleri kuruyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Denizciliği, Türk’ün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”

Bir gün gecikmeyle Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.