İçinde bulunduğumuz Türkiye’nin,

Acınası hallerine bakınca ?

TV dizisi bizimkilerin,

“ koş Sevim koş “ replikleri canlandı gözümde …

Ve !

Yaşanmış cenaze fıkrası geldi aklıma ?…

+

Albay Yekta ölmüş !

Cenaze namazında imam soruyor ?

Meftayı nasıl bilirdiniz ?

Arka sıralardan,

Yekta’nın karısı Sevim bağırır !

Mefta değil Yekta …

İmam devam eder,

Er kişi niyetine …

Sevim yine bağırır ?

Er değil Albay …

+

Mefta ve er kişi söylemi,

Müslüman aleminde,

Cenaze geleneği …

Ancak !

Yekta’nın karısı Sevim’in,

İmamın gelenek halindeki sözlerine itirazı ilginç !?…

İtirazın içinde saklı …

Acı var,

Dikkatsizlik var,

Cehalet var,

Sabit fikirlilik var,

Dininin geleneklerini ve anlamını

Bilmemezlik var …

Dahası da,

Daha ilginç !?…

Cemaat,

İmamı haksız,

Sevim’i haklı çıkarmış …

Kısaca…

Ne imam,

Ölünün sahibini anlıyor ?

Ne ölünün sahibi imamı anlıyor ?

Ne de cemaat !

Ne imamı,

Ne ölü sahibini,

Ne de cemaati - müslimi anlıyor ?…

+++

İşte yeni Türkiye,

Yukarıdaki yaşanmış fıkranın aynısını yaşıyor ve yaşatıyor !…

Devlet aygıtı,

Milleti anlamıyor …

Millet,

Devletini anlamıyor…

Milleti oluşturan insanlar,

Bir birini anlamıyor …

Her şeyin,

Her şeyi sahteleşti…

Sahtecilik,

Kanıksandı …

Hiç kimse “ dürüstlüğü “ anlamıyor !…

Siyasi ve toplumsal anlamda,

Tam bir “ kabile devleti “ modeli yerleşti …

Varsa ?

Yoksa ?

Torpil,

Haraç,

Bahis,

Uyuşturucu,

Yalan-dolan-talan,

Gel gitlerine boğuldu ülke …

Sonuçta,

Türkiye odun örneğiyle kavruluyor ?…

Odun,

Kendini tüketen ateşi besler …

Türkiye,

Kendini tüketen ateşler içinde yanıyor,

Tüketici ateşleri besliyor …

Artık,

Sevim koşa koşa gelse de !

Anlamsız itirazını yapsa da !

Yangınlar sönmeyecek, söndürülemeyecek …