Türkiye’de öyle bir kesim var ki, Osmanlı’yı 33 yıl tek başına demir yumrukla yöneten, 1 milyon 600 bin kilometre kare toprak kaybeden Abdülhamit’i överler de Kurtuluş Savaşı ile Anadolu’yu yeniden vatan yapan Atatürk’e gelince düşmanlık yapmaktan geri durmazlar.

Bunlar öylesine tıynetsizdirler ki, Kurtuluş Savaşı önderlerinin tümüne idam cezası veren, Yunan işgaliyle uğraşmak yerine Anadolu’daki kutsal isyanı bastırmak için çalışan ve en nihayetinde İngiliz gemisine binip giden Vahdettin’i utanmadan savunurlar da Mustafa Kemal’e iftira atmayı dünya görüşü sanırlar.

 

****

 

Siyasal İslamcı-dinci yobaz takımının en kahredici yalanı Mustafa Kemal’e “İngiliz casusu” demeleridir.

Bazı Kürtçü kesimler de bu yalana destek verirler.

Buna kanıt olarak da “İngilizler neden tek bir silah atmadan ülkeden çıkıp gitti” tezini öne sürerler.

 

****

 

Oysa Yunanlılar Anadolu’da İngilizler adına da çarpıştılar, yenildiler.

Mudanya’da pazarlığı Yunanlılar için İngiliz, Fransız ve İtalyanlar yaptı.

Ayrıca İngiltere’nin galip çıktığı savaş, Birinci Dünya Savaşı’ydı, Kurtuluş Savaşı değil!

Çanakkale’de Anzakları öne sürmüşlerdi, Kurtuluş Savaşı’nda ise Yunanlıları…

Kaldı ki, savaştan galip çıkmış olsa da İngiltere ekonomisi büyük darbe almıştı.

200 bin kişilik Yunan ordusunu perişan eden Türk ordusunun önünde kim durabilirdi?

İngilizler 10-12 bin kişilik gücüyle Türk ordusuyla savaşamayacağını biliyorlardı.

Nitekim, Mudanya Mütarekesi kesintiye uğradığında Mustafa Kemal, Türk ordusuna Çanakkale-Gelibolu’da bulunan İngiliz güçleri üzerine yürüme emri vermedi mi?

 

****

 

Şimdi anlatacağım somut olayla bu durumu kanıtlayalım.

Mustafa Kemal gerçekten İngilizlerin adamı olsaydı, O’nun bedenini ortadan kaldırmak için alçakça planlar kurarlar mıydı?

Evet, İngilizler, Mustafa Kemal’i öldürmek için ajanlaştırdıkları Hint Müslümalarından Mustafa Sagir’i Ankara’ya gönderdiler.

Kurtuluş Savaşı’nda hemen bütün kitaplarda geçen bu olayı Mehmet Akif Ersoy’un oğlu Emin Akif Ersoy’un ağzından Cemal Kutay anlatmıştı Akif’in yaşamının bir bölümünü yansıttığı “Necid Çölleri”nde adlı yapıtında…

 

****

 

Kurtuluş Savaşı sırasında babasıyla birlikte Ankara’da bulunan Emin Akif Ersoy 1948 yılında Millet Mecmuası’nda şöyle anlatır bu suikast girişimini:

İstiklal Marşı şairinin bu hain İngiliz casusunun içyüzünü keşfetmekte çok büyük rolü olmuştur. Rol değil, Mustafa Sagir’i suç üzeri babam yakalamış, Atatürk’ün doğrudan doğruya hayatı ile alakadar olan teşkilatlı bir suikaste mani olabilmiştir.

Mehmet Akif’in Mustafa Sagir’i evine davet ettiğini, Sagir’in mektup adresi olarak babasının evini verdiğini aktaran Emin Akif Ersoy, haini nasıl saptadıklarını da şöyle anlatır:

Lakin Mustafa Sagir namile Hindistan’dan İstanbul’dan hatta Mısır’dan babamın adresine o kadar çok mektuplar, koca zarflar geliyordu ki peder şüphelenmeğe başladı. Hiç unutmam İstanbul’dan Mustafa Sagir’e gelen büyük bir zarfın bir ucu kazara yırtıldı. Zarfın muntazaman katlanmış sahifelerce muhteviyatı gözüküyordu. İkimizin de nazarı dikkatini çeken şey mazrufun yazıdan ari olması oldu. Babam artık dayanamadı. Zarfı yırtarak açtı. Satırsız büyük eseri cedit kağıtları bomboştu. Yalnız bu kağıtları katlayan bir tabakada üç dört satırlık bir yazı vardı. İstanbul’da havaların yağmurlu gittiğinden bahsediyor. Mustafa Sagir’e muvaffakiyetler temenni ediliyordu. Bilahare diğer sahifeler tahlil edildi. Bu gibi hallerde istimal edilen kimyevi mürekkeple yazıldığı anlaşıldı. “

Kağıtlar işleme tabi tutuldu, suikast emri ve nasıl yapılacağını ortaya çıkınca, Mustafa Sagir yakalandı.

Mustafa Kemal’e suikast hazırlığı nedeniyle idam edildi.

Mehmet Akif Ersoy’un uyanıklığı, dikkatli tavrı nedeniyle Mustafa Kemal kurtulmuş oldu.