Hiç yakışıyor mu? Bu ne hal? Nedir bu öfke ve tahammülsüzlük? Taiwan Meclisi mi sandınız TBMM’yi? Yumruklar havada, insanlar koridorlarda yerde…
Ayıptır ! Ayıp!
TBMM, halkın iradesinin tecelli ettiği yerdir. O çatının altında yumruk değil; istişare edilerek yasalar konuşulmalıdır.
Dün Sanayi Komisyonu toplantısında yaşanan yumruklu kavga, artık münferit bir olay olmaktan çok, siyasetteki kurumsal çürümenin fiziki görüntüsüdür. Bir anlamda demokrasinin değil, öfkenin ve tahammülsüzlüğün kanunlaştığına işarettir.
Bir başka tespit yapmak gerekirse; zeytinliklerin madenciliğe açılması teklifine karşı çıkan muhalefet milletvekilleri ile iktidar arasındaki arbede, yalnızca vekiller arasında bir sürtüşme değil, temsil makamının halktan ne denli uzaklaştığının utanç verici bir göstergesidir. Hele hele hakkını arayan zeytin üreticisi çiftçiler ile hukukçuların yerde sürüklenerek dışarı atılması ise asla kabul edilemeyecek bir rezalettir.
Zeytin ağacı bu topraklarda yalnızca bir ağaç değil, bir kültür, bir ahlâk ve bir yaşam biçimidir. Ve o ağacın kökünü hedef alan her tasarı, aslında bu halkın tarihine, üretimine ve yaşam hakkına karşı açılmış sessiz bir savaştır. Dün atılan yumruk, “aslında muhalefete değil” muhalefet hakkına, fikre, çoğulculuğa ve halkın doğrudan temsil hakkına atılmıştır.
Sonuç olarak endişem odur ki; bu yasa tasarısı kabul edilirse, bugün Meclis önünden kovulan kadınlar, yarın köy meydanında yurdundan sürülen çiftçiler olabilir. Dolayısıyla zeytini savunmak, sadece bir ağacı değil; bu toprakların onurunu savunmaktır. Bunun içindir ki dün atılan o yumruk özünde zeytine atılmıştır. Hem de insafsızca…