Oldum olası, “cumhuriyet karşıtları”nı ve “ikinci cumhuriyetçiler”i hiç hazzetmedim. Bunu; cumhuriyetimizin 102 kuruluş yıldönümü nedeniyle İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban’ın ev sahipliğini yaptığı davette bir kez daha anladım…

Düşündüm de; eğer cumhuriyet olmasaydı, Vali Bey buraya bu kadar insan davet eder miydi? Zira bir hayli kalabalıktı… Sivil ve askeri erkan temsilcileri bir yana, toplumun her kesiminden davetli vardı. Kimseyi kategorize etmek istemem ama kıyafetlere bakarsanız, bir yanda abiye giymiş hanımlar, diğer yanda örtülü hanımlar… Takım elbiseli, smokinli beyler.. Tören kıyafeti giymiş subay ve polisler… Bilim insanları, akademisyenler, değişik parti mensubu siyasetçiler… Tam bir Türkiye ortalaması…

Cumhuriyet ! Yöneteni ve yönetileniyle aynı sofrada oturmaktır… Yöneteni ve yönetileniyle eşit olmaktır… Devlet kavramını, her bireyin hakkı hukuku, özgürlüğü ve iradesiyle paylaşmaktır… Sadece yönetenin değil, yönetilenin de “devlet benim” deme hakkı olduğunu içselleştirmektir…

***

Bu fotoğraf beni tarihin arka odalarına yönlendirdi… Cumhuriyetin faziletine bir kez daha inandım…Ve ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarına bir kez daha şükran duydum.

Düşünebiliyor musunuz; uzun yıllar süren savaşlardan yorgun ve bitap düşmüş bir halk… Sersefil ve harap bir ülke… 1919’da emperyalist ülkelerin lime lime etmek istedikleri bir Osmanlı İmparatorluğu.. Ve o yılın haziran ayında, Erzurum Kongresi’nde 62 kişi, (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) aynı yılın Eylül ayındaki Sivas Kongresi’nde de (4 Eylül 1919 - 11 Eylül 1919) bilemediniz 40 kişi ile yola çıkan Mustafa Kemal, bir ulusun kaderini belirliyor… Yeni bir devlet kuruluyor.

Ve Atatürk, Erzurum Kongresi’nden hemen sonra Mazhar Müfit Bey’e, kurtuluş savaşından sonra yapılacakları dikte ettirirken, O’na “Savaştan sonra şekli hükümet cumhuriyet olacaktır” diyor… Ve düşman işgalinden kurtarılan vatan toprağında 29 Ekim 1923’te cumhuriyet ilan ediliyor… Halk, kulluk müessesinden çıkıp, bireysel özgürlüğünü kazanıyor.

***

Vali Elban’ın davetinden çıktıktan sonra Konak’a geldim… Ve gördüm ki insan yığınları gördüm…Ellerinde meşaleler, “İzmir Marşı”nı söyleyerek yürüyor… İzmir’in dört bir yanında fener alayları… “İşte İzmir farkı” diye geçirdim içimden… Ama eminim ki Türkiye’nin dört bir yanında da aynı coşku ve heyecanla kutlandı Cumhuriyetin 102’nci yılı.

Sonuç olarak; ne cumhuriyet karşıtları ne de ikinci cumhuriyetçiler…Başarılı olmaları mümkün değil. Cumhuriyeti böylesine içselleştir bu halk asla bu izni vermez.

Yaşasın tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti!

Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri !