Sessiz Irmak Düşlerim
“Yoluyor saçını kül mavisi bir zaman
Yaşlı, geçkin bir mevsimin.
Rüzgarla tartışıyor yapraklar ağaçlarda,
Yas(ş) döküyor bir eylül solan günün ardından…
Hüzünlerden demet yapıyor günler,
Sensizlik ağusundan damlalar.
Damlatıyor canımın orta yerine
Yeni doğmuş kederleri anbean,
Bozuluyor kimyası imgelerimin…” Durmuş Ali Özkale
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Adana İl Temsilcisi Durmuş Ali Özkale’nin bu dizeleri beni derinden etkiledi. Eğitimci, şair ve yazar Özkale ile Çukurova Kitap Fuarı’nda galiba yaklaşık 3 sene önce tanıştık. Sevgili öğretmenim Özkale’nin şiirleri dışında, sanat hakkındaki yorumlarını ve tespitlerini hem kendisinden dinledim hem de kitaplarından okudum. Özkale ayrıca, benim üyesi olmaktan onur ve gurur duyduğum TYS için de Adana’da canla başla uğraş veren tam bir görev adamı. Durmuş Özkale, fuarda imza standındakilerine yol gösterip, ağabeylik yapan, sohbetler eden ve Adana’yı anlatan bir eğitimci. Önümüzdeki dönemde de gerçekleşecek olan Çukurova Kitap Fuarı’na bir aksilik olmazsa yine katılıp, güzel Adana’nın güzel insanlarını ve edebiyatımızın mihenk taşlarından birisi olan Orhan Kemal’in memleketinde ben de kitaplarımı imzalamaya gideceğim. Eğer bugüne kadar Çukurova Kitap Fuarı’nı gidip görmediyseniz, çok şey kaçırmışsınızdır, imkan yaratın ve mutlaka gidin.
Şimdi gelelim değerli Özkale’nin şiirine… Modern Türk şiirinde bireysel duyuş ile evrensel acının iç içe geçtiği metinler, yalnızca bir dönemin ruh hâlini değil, aynı zamanda insanın varoluşsal sancılarını da yansıtır. Durmuş Özkale’nin ‘Sessiz Irmak Düşlerim’ başlıklı şiiri, bu bağlamda, bireysel bir kaybın, mevsim metaforları ve yoğun imgesel dil aracılığıyla evrensel bir melankoliye dönüştüğü bir şiir örneği olarak karşımıza çıkar. Şiir, yeniden yaralanan bir ruhun iç dünyasını, doğa ve zaman imgeleri üzerinden anlatır.
Şiirin açılışında “kül mavisi bir zaman” ifadesi, hem renk hem de sıcaklık bakımından soğuyan bir dönemi çağrıştırır. Burada zaman, doğrusal ilerleyen bir kavram olmaktan ziyade, yaşlanmış bir mevsimin içine sıkışmış bir ruh hâlidir. Eylül ayının özellikle vurgulanması, Türk şiirinde geleneksel olarak sonbahar-melankoli ilişkisini hatırlatır. Ancak bu metinde sonbahar, yalnızca doğanın ölümü değil, aynı zamanda “imgelerin kimyasının bozulması” ile zihinsel üretkenliğin kırılmasını da simgeler. “Rüzgarla tartışıyor yapraklar” dizesi, içsel çatışmanın dışavurumunu temsil eder. Burada doğa, teselli edici değil; aksine var olan kederi derinleştiren bir unsur hâline gelir.
Sessiz Irmak Düşlerim, bireysel melankolinin, mevsimsel dönüşümler ve düşlerin kırılganlığı üzerinden evrensel bir insanlık hâline dönüştüğü bir şiirdir. Şair, yalnızlık, ayrılık ve umutsuzluğu; doğa, zaman ve müzik metaforlarıyla iç içe geçirerek hem bireysel hem de kolektif bir duyarlılığın kapılarını aralar. Düşler, bu şiirde hem kurtuluş hem de hayal kırıklığıdır; tıpkı insanın umutla başlattığı fakat çoğu zaman yarım bıraktığı yolculuklar gibi. Bu yönüyle eser, modern Türk şiirinde melankoli temalı metinler arasında özgün bir yer edinir.