Kurban Bayramı tatili dolayısıyla ülke genelinde turizm hareketliliği dikkat çekerken, yaklaşık 15 milyon kişinin seyahat ettiği tahmin ediliyor. Bu büyük hareketliliğin etkisiyle başta kıyı şehirleri olmak üzere birçok turizm destinasyonunda doluluk oranları rekor seviyelere ulaştı. Tatilin dört günle sınırlı kalmasına rağmen oteller, pansiyonlar ve alternatif konaklama tesisleri yüksek dolulukla hizmet verdi. Bayramın hemen ardından okulların da kapanmasıyla birlikte yaz sezonu rezervasyonlarında belirgin bir artış bekleniyor.
Özellikle Kuzey Ege'den başlayarak Akdeniz kıyılarına kadar uzanan sahil şeridinde yoğunluk yaşandı. İzmir’in popüler ilçeleri olan Foça, Alaçatı, Çeşme ve Seferihisar bu dönemde yerli turistin en çok ilgi gösterdiği noktalar arasında yer aldı. Ayvalık’a kadar uzanan bölgede ise birçok tesiste yer bulunamadı.
Kıyı tatil beldelerine alternatif olarak İstanbul’a yakınlığıyla bilinen Sapanca, Yalova ve Bolu gibi doğa turizmine uygun lokasyonlar da bayram tatilinde büyük ilgi gördü. Aynı zamanda Kapadokya, GAP turları, Amasra ve Efes gibi kültürel gezi rotalarında da yoğun rezervasyonlar yapıldı. Özellikle kısa süreli tatil planlayan yerli turistler, Kuzey Ege hattında bir veya iki gecelik konaklamalarla farklı şehir ve ilçeleri ziyaret etmeyi tercih etti.
Kurban Bayramı tatili birçok vatandaş için valizlerin hazırlandığı, otobüs terminallerinin dolup taştığı, kıyı otellerinin tamamen dolduğu bir dönem oldu. Ancak bu hareketliliğin gölgesinde sessiz bir çoğunluk, bayramı yalnız ve yoksun geçirdi: Emekliler ve asgari ücretliler. Artan yaşam maliyetleri, sabit ve yetersiz maaşlar, en temel ihtiyaçları bile karşılamayı zorlaştırırken; birçok emekli ve asgari ücretli için bayram ne tatil, ne seyahat, ne de bir kutlama anlamı taşıdı.
Bayramda birçok kişi sahil kasabalarında güneşlenirken, kimi emekliler kuru ekmeği zeytinle paylaşarak bayram sofralarını kurdu. Ne çocuklarını görebildiler ne de kendi yaşadıkları ilin merkezine inebildiler. Mahalle dışına çıkamayanlar da oldu. Çoğu, bayramı dört duvar arasında, geçmiş günleri hatırlayarak ve televizyon karşısında geçirirken; yalnızlık ve geçim sıkıntısı bir kez daha yürek burktu.
"Bir dilim bayram şekeri alacak halimiz yok" diyen birçok emekli ve asgari ücretli, markette etiketlere bakmakla yetinirken, kurban etinin adını bile duymadı. Emekli ikramiyesi ise birkaç gün içinde faturalara ve borçlara gitti. Tatil yapanların aksine onlar, pazar filesini doldurmanın hesabını yaptı.
Bir zamanlar ülkenin ekonomisine, üretimine, eğitimine, güvenliğine katkı sağlamış milyonlar, şimdi en temel sosyal yaşam hakkı olan dinlenme ve bayram sevincinden mahrum. Tatilin lüks olduğu bir döneme girilirken, emekliler için bayram sadece takvimde bir tarih, geçmiş güzel günlerin buruk bir hatırası olarak kaldı. Bu tablo, toplumsal eşitsizliğin ne kadar derinleştiğini de gösteriyor. Bir tarafta rezervasyonların günler öncesinden dolduğu tatil köyleri, diğer tarafta sıcak bir çorba hayaliyle bayrama giren milyonlar... Kurban Bayramı 2025, bu çelişkinin en görünür simgelerinden biri oldu. Emekliler için ne deniz, ne doğa, ne gezinti; sadece ekmek ve sessizlik vardı.