Çok gergin, çok huzursuz, çok tedirgin günler yaşıyoruz. Böyle yaşamaktan milletçe çok yorulduk !

İç politikada yıllardır süregelen tatsızlıklar, şimdi dış politikada da ülkemizi zorluyor. Çevremiz barut kokuyor, havada uçuşan füzeleri güneydoğu illerimizde endişeyle izliyoruz. Ateş çok yakınımıza yerleşti. Allah korusun bize de bulaşmasın diye dua edip duruyoruz. Tabii bu işler duayla filan olmuyor. Olsaydı, Tahran’dan göğe yükselen dualar füzeleri havada parçalardı. Millibirlik ve beraberlik, ülke savunması için ortak akıl, bilgi, ehliyet ve liyakat çok daha önemli günümüzde. Güçlü ordu, çok güçlü istihbarat, siyasetçilerin delemediği kozmik odalar, birbirine kenetlenmiş bir millet, şimdi yaşadığımız korkulara, geleceğe ilişkin umutsuzluğa hayat hakkı tanımazdı elbette..

Neler olup bitiyor, kapımıza kadar gelen dış tehdit ve tehlikeler konusunda ne önlemler alıyoruz? Kimsenin doğru dürüst bilgisi yok. Muhalefet kendi havasında mitinglerle uğraşıyor, Meclis’in zaten dünyadan haberi yok. Eskiden Meclis’in onayı alınmadan, milli savunmayla ilgili en küçük bir operasyon yapamazdık. Şimdi öyle değil. Her şey gizli kapaklı, kapalı kapılar ardında ve iktidarın üst yönetimi dışında kimsenin anlamadığı ve değerlendiremediği gelişmeler yaşanıyor. Bize televizyon haberleriyle yansıyan bölümü, sadece AKP Genel Başkanının telefon diplomasisi…Putin’i aradı, Trump’la konuştu, arabuluculuk teklif etti, iyi güzel de ülkeye faydasını da bir anlatsa ya...,

Uzaya adam fırlattık, Gabar’da petrol bulduk, seneye bulduğumuz doğal gazın yarısıyla ülkenin yarısını ısıtacağız, savaş uçağı yapıyoruz, insansız hava araçları ihraç ediyoruz gibi haberleri devamlı dinleyip duruyoruz. Bunları yerinde bir görsek, sevinsek ve bu sevinçlerin gerçek bölümlerini tüm medya olarak millete yansıtsak ya. İktidar medyası bile göremiyor bunları, kulaktan dolma bilgilerle ulaşmaya çalışıyor millete. Bu gizliliğin sebebi ne ola ki? Eğer ülkemizin başarıları varsa, bunları niye göremiyoruz, niye sevinçle iletemiyoruz milletimize? Hadi medya görmesin, duymasın, gerek yok diyorsunuz da, iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerine niye aktarmıyorsunuz bunları? Başarı hiç gizlenir mi, saklanır mı..?

İşin şakaya gelir tarafı yok. İsrail çıldırdı, Amerika’yı da yanına almış kabına sığamıyor. O Amerika da tavşana kaç-tazıya tut deyip duruyor. Büyük Ortadoğu Projesi hedefine hızla gidiyor da, inşallah biz hala havanda su dövmeye devam etmiyoruzdur. Millet sokakta birbirine (bizim de başımız belaya girer mi)diye endişeyle soruyor. Bu soruların cevabını, AKP Genel Başkanı her akşam televizyonlarda millete vermelidir. Medyaya vermiyor, Meclis’e vermiyor, bari millete direkt versin bilgileri ve mesajını. Milletin yüreğine su serpecek başka kimse yok ki ortalıkta. Hem ( eyyy Avrupa, hem eyyy Birleşmiş Milletler, hem eyy batı dünyası) diye esip gürlüyorduk yıllarca. Şimdi dilimizi mi yuttuk? Niye ( eyyy İsrail haddini bil, otur oturduğun yerde, bizi ayağa kaldırma..) diyemiyoruz ki..?

Allah korusun, bir delinin kafamıza yağdıracağı füzeleri havada parçalayacak gücümüz ve imkanımız var mı? Ruslardan milyarlarca dolara aldığımız sistemi kullanamıyoruz. Nato’nun füze imha silahlarını ya da Amerika’dan aldıklarımızı verimli şekilde kullanabilecek miyiz? Ordunun vesayetini kaldırıyoruz diye yerine geçirdiğimiz siyasi vesayet, böylesine ciddi konuların altından kalkabilecek güce, bilgiye ve ehliyete sahip mi? Askeri Okullarımızı, Harp Okullarımızı kapatıp, yerine Milli Savunma Üniversiteleri açıp, başına da konudan anlamayan sivil rektörler getirerek doğru mu yaptık acaba? Askerliği kısaltarak, bedelli askerliği getirerek, eski askerliğin ciddi disiplinini gevşeterek, profesyonel askerliğin yollarını açarak oluşturduğumuz yeni savunma politikası iyi oldu mu dersiniz?

Çünkü bakıyorum, ileri ülkelerdeki askerlikte bizimkine benzer bir gevşeme yok. Evet teknoloji çok ilerledi ama, askerlikteki katı disiplin ve eğitimden hiçbir ödün vermiyorlar. Kısa dönem yada bedelli yapan askerlerle konuşuyorum. Daha silah tutmasını, söküp takmasını bile bilmiyormuş çoğu.21 günde nasıl öğrensinler bunu? Ordumuz mutlaka gerekli tedbirleri alıyor, gücünü korumaya hatta arttırmaya çalışıyordur ama, bunları millete duyurmak, göstermek lazım. Biz yıllardır yollarda üniformalı askerlere rastlıyamıyoruz ki.. Evvelden Cumhuriyet bayramlarında, 30 Ağustos’lar da filan resmi geçitler olurdu. Ordumuzun elindeki tüm araç, silah, füze ve tankları görürdü, gurur duyardı millet. Rap rap geçen askerleri, kemik gibi yürüyüşleri, marşlar çalarak geçen bandoları heyecanla izlerdi.

Neyse geçmişe takılmak yerine, ordumuzun bu gün de güçlü bir şekilde görev yaptığını, modern silahlar kullandığını, ürettiğini görmek, gururlanmak istiyoruz. Ayrıca iktidarıyla muhalefetiyle tüm politikacıların birbirlerine kenetlenerek, milli birlik ve beraberlik ruhunu iyice güçlendirerek, Türkiye’yi bu zor dönemden kazasız belasız ve başarıyla geçirmelerine tanık olmak, alkışlamak istiyoruz. Tarihi ve önemli kararların Meclis’e getirilmesini, gerekirse gizli celseler yapılarak, bu kararların TBMM tarafından onaylanmasını istiyor ve bekliyoruz. Milli birlik ve beraberliğin süratle gerçekleşmesi için de, siyasi tutukluların derhal serbest bırakılmasının ve siyasi operasyonların durdurulmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Kavgayla, inatla, kinle milli birlik ve beraberlik sağlanamaz.