Ankara 48’inci Asliye Ceza mahkemesi; CHP’nin 38’inci kurultayına açılan “Mutlak butlan” (yok sayma) davasını dün 8 Eylül 2025 tarihine erteledi…

Çok manidar bir tarih… Çünkü, bir gün sonrası, yani 9 Eylül; CHP’nin 102’nci kuruluş yıl dönümü… Kasıt var mı yok mu bilemem? Ama bu tarih gerçekten düşündürücü…

Kimilerine komplo teorisi gibi gelebilir ancak bana göre bu mesele; sadece bir takvim oyunu değil. Bu: siyasi hafızanın en derin yerlerine dokunan, sembollerle ve zamanlamayla oynanan bir “hukuk siyaseti” tiyatrosu gibi gözüküyor. Ve sahneye konan bu gösteride 8 Eylül tarihi, kelimenin tam anlamıyla tesadüf kokmuyor. Bilakis, bilinçli bir gönderme, ustaca bir psikolojik manevra gibi duruyor.

CHP’nin 38’inci kurultayının "yok hükmünde" sayılması talebi ile açılan dava, rejim ölçeğinde yankı uyandırabilecek bir davadır. Hukuki bir süreç gibi görünse de, siyasetin damarlarında dolaşan bir virüs gibi işliyor. Dolayısıyla mesele, Özgür Özel’in devam etmesi ya da yerine eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun dönmesi meselesi değildir. Mesele baştan aşağıya “seçmen nezdinde ivmesi yükselen” CHP’nin kurumsal kimliğidir.

CHP, 9 Eylül 1923'te doğdu. Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal omurgasının ilk tuğlalarındandır. Laikliği, halkçılığı, devletçiliği, devrimciliği, milliyetçiliği ve cumhuriyetçiliği temsil eder. Kısacası, bir rejimin, bir sistemin adıdır CHP. Sanırım bu sistem; günümüz siyasetinde kimilerinin hesabına gelmiyor. Ve bu rejim, kökünden değiştirilmek isteniyor. Bu nedenle; “Kurucuyu kurcalıyoruz. Tarihi yeniden yazabiliriz. Bu simgeleri kırabiliriz.” demek isteniyor olabilir.

Bu nedenledir ki davanın ertelendiği 8 Eylül tarihi; bir zamanlamadan fazlasıdır. Sembollerle dolu bir müdahaledir. Bu hamle, CHP’nin moral üstünlüğüne, kurucu misyonuna ve “devletin partisi” olma hafızasına doğrudan bir taarruzdur. Kim bilir belkide “Kutlama yapacağınıza, geçmişinizi sorgulayın” demeye getiriyorlar. İşte o çevreler; 8 Eylül’ü bir gölge gibi 9 Eylül'ün üzerine düşürüp, adeta “kutlama değil, sorgulama günü” olarak ilan edebilirler.

Ama unutmamak gerekir ki; tarihi yeniden yazanlar olabilir ama her zaman tarihi yapanlar konuşur ve konuşulur.