Türkiye siyaseti uzun süredir böylesine “tek nefeslik” bir an yaşamamıştı.
CHP’nin 39. Olağan Kurultayından söz ediyorum… Üzerinden bir hafta geçmiş olsa da…
Bu kurultay; bir sandık, bir oy sayımı, bir sonuç değil; bir partinin hafızasını, yarınını ve iddiasını yeniden tartan büyük bir yüzleşmeydi...Ve o yüzleşmeden Özgür Özel, delegelerin tam desteğiyle çıktı.
Bu ülkede “tam destek” kolay verilmez; hele ki CHP gibi geleneği ağır, itirazı bol ve çok sesliliği yüksek bir partide… Bu nedenle kurultayın sonucunu sadece bir lider teyidi olarak değil, bir güven manifestosu olarak okumak gerekiyor.
Kurultayın temel sloganı “Şimdi iktidar zamanı”ydı…
Kanımca bu cümlenin içinde bir haykırış, bir meydan okuma ve bir itiraf vardı.
Meydan okuma vardı çünkü; CHP artık kendini sadece “muhalefet kültürü” ile tanımlamak istemiyordu…
İtiraf vardı çünkü; CHP yılların tortusu, yenilgilerin yükü ve iç çekişmeler ile partiyi uzun süre iktidar fikrinin uzağında tutmuştu…
Dolayısıyla bu kurultay, arayı kapatmak için büyük bir sıçrayış denemesiydi. Program yenilendi, hedefler güncellendi…Parti Meclisi genişletildi; gençleşen, çeşitlenen, sanat ve bilim çevreleriyle daha temaslı bir kadro işaret edildi. Bu, “CHP kendi içine değil, hayata açılıyor” cümlesinin bir tür meşalesiydi…
Nihayetinde siyaset; en sonunda toplumda bıraktığınız duyguya bakar. Kurultay sonrası CHP’nin toplumda bıraktığı duygu ise üç kelimede özetlenebilir; Umut… Merak… Ve temkinli bir bekleyiş.
Umut; çünkü bir değişimin başladığına inanan büyük bir kitle var.
Merak, çünkü “Acaba gerçek dönüşüm bu kez olur mu?” sorusu hâlâ havada.
Temkin ise Türkiye gerçeklerinin gereği… Zira bu ülkede umut çok kez yeşerdi,
çok kez kırıldı, sonra yine yeşerdi…Yani toplum artık yalnızca söz değil, somut sonuç istiyor.
CHP kurultayında delegelerin Özgür Özel’e eksiksiz destek vermesi aslında “Artık liderlik tartışması bitsin ve bir bütün olarak hep birlikte yürüyelim” mesajıydı…
Bu tür bir birlik, siyaset psikolojisinde son derece değerlidir. Çünkü güven, sadece oyla değil ortak bir iradeyle inşa edilir. Ancak bu güven, Özel’in sırtına aynı anda hem güç hem yük bindirdi. Çünkü artık kimse mazeret beklemiyor.
Artık toplum şunu sorar: “Bu kadar birlik sağlandıysa, o hâlde sonuç nerede?”
CHP’nin rüzgârı arkasına aldığı doğru… Fakat unutmayalım; yol düz değil. Bu kadar yüksek güven, zamanla “yüksek baskı”ya dönüşebilir. Toplum hız ister, siyaset ise bazen ağır ilerler. Bu makas CHP’nin önündeki ilk sınavdır. Özgür Özel, bir güven dalgasının üzerinde. CHP, bir yenilenme arzusunun içinde. Toplum ise, umut ile şüphe arasında ince bir ipte yürüyor.
Bu yüzden bu kurultay, yalnızca bir sonuç değil, bir davet ve bir vaattir. Eğer CHP bu kez sözünü hayata geçirebilir, toplumda talep yaratan siyaset üretir de iç barışını dış başarıya dönüştürebilirse, belki de yıllardır beklenen o cümle gerçek olur;
Şimdi iktidar zamanı !