Sırp birliklerinin 6 Nisan 1992 tarihinde, soykırımın fitilini Saraybosna'yı kuşatmasıyla başladı, 100 binin üzerinde insanın vahşice akıl almaz bir şekilde öldürülmesi ve on binlercesinin evlerini terk etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan Bosna savaşının acı izleri hala canlılığını dün gibi koruyor.
Bosna Hersek'in, Alija İzzetbegoviç önderliğinde 1 Mart 1992'deki referandumunla bağımsız bir devlet olmasından kısa bir süre sonra, Sırp birlikleri 6 Nisan 1992'de Saraybosna'yı kuşatılması, 3,5 yıl süren ve geride büyük acılar ve unutulmayacak kötü hatıralar bırakan kanlı bir savaşı resmen başlattı.
6 Nisan'ın Boşnaklar için ayrı bir önemi de şu, İkinci Dünya Savaşı'nda, 6 Nisan 1945 tarihinde Nazi Almanya’sının işgalinden kurtulan ve o tarihten itibaren "Saraybosna Şehir Günü'' ya da "Saraybosna'nın Kurtuluş Günü" olarak kutlanan 6 Nisan, 1992 yılındaki Sırp kuşatmasından sonra ''Saraybosna Kuşatması'nın Yıldönümü'' olarak anılmaya başlandı.
Yüz yılın en uzun kuşatması olarak kabul edilen ve tarihe geçen 1.425 gün süren Saraybosna kuşatmasında, 1.601'i çocuk toplam 10 bin 514 kişi hayatını kaybettiği kayıtlara geçmiştir.
Eli kanlı Sırp Çetniklerin Saraybosna'nın kuşatılması ile resmen başlayan ve ülkenin dört bir yanına yayılan savaşta da Kızılhaç Örgütü'nün kayıtlarında Boşnak Soykırımı şöyle geçiyor, 3,5 yılda, 312 bin sivil hayatını kaybetti ve 2 milyona yakın insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Dayton Barış Antlaşması
Kanlı savaş, 21 Kasım 1995 tarihinde, ABD'nin Ohio eyaletindeki Dayton Hava Üssü'nde, Boşnak, Sırp ve Hırvat tarafların anlaşması ile sona erdi. Dayton Barış Antlaşması, ABD'li diplomat Richard Hallbrooke'un girişimleriyle Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç, eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç ve eski Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franyo Tucman tarafından imza altına alında.
Bu anlaşmayla savaşı sona erdiren Dayton Barış Antlaşması'nın Bosna Hersek'i sürüklediği karmaşık yapının olumsuz etkileri de her geçen gün daha fazla gün yüzüne çıkıyor. Son günlerde Dodik gibi adamların savaş çığırtkanlığı gibi. Birbirleriyle savaşan (Boşnak, Hırvat ve Sırp) 3 etnik yapı, bu anlaşmayla tek bir çatı altında, "ülkenin kurucusu" olarak görev alırken, ülkenin 3 kurucu etnik topluluktan oluşması ve kendine özgü siyasi yapılanması, Bosna Hersek'i dünyanın en karışık idaresinin hüküm sürdüğü devletlerden biri haline getirdi.
Savaşın acıları günümüzde tazeliğini halen koruyor
Saraybosna'nın kuşatılmasıyla başlayan ve yakın tarihin en acı olaylarının yaşanmasına neden olan Bosna savaşının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen acılar hala tazeliğini koruyor. Bosna Hersek sınırları içerisinde halen yeni toplu mezarlar bulunuyor ve bu mezarlardan birarada katledilen Boşnakların cesetleri çıkarılıyor.
Bununla birlikte, kirli ve acımasız soykırımın yaşandığı Bosna savaşında tecavüz edilen savaş mağduru Boşnak kadınlar ise "savaşın kötü anılarını hergün belleklerinde yaşıyor."
Savaşın yol açtığı psikolojik travmaların üstesinden gelmeye çalışan Boşnak savaş mağduru kadınlar, bu acıyı hiçbir zaman unutamıyor.
Savaş mağduru kadınlara, savaşın ardından "en dayanılmaz gelen şey ise tecavüzcülerin bazılarının hala yargı önüne çıkarılmaması ve serbestçe dolaşmaları."
Hollanda'nın Lahey kentindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (ICTY) dönemin Sırp lideri Radovan Karaciç'in yargılanması bitirerek 40 yıl mahkûmiyet kararı aldı. Sırp lideri 40 yıl hapse mahkûm eden Mahkeme, Karaciç’in 8.700 den fazla Boşnak Müslüman’ın katledildiği Srebrenitsa’da (Srebrenica) soykırım suçu işlediği yönünde karar verdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması (IRMCT) Temyiz Dairesi,
"Bosna Kasabı" Ratko Mladiç hakkındaki Temyiz Davası'nda nihai kararını 8 Haziran'da verdi. Mekanizma bu davada önceki soykırım mahkumiyetini onadı ve Mladiç'in müebbet hapis cezasını yeniden onayladı.
Mayıs 1992'den itibaren Bosnalı Sırp ordusunun komutanı ve ülke genelinde Boşnak Müslümanlara karşı işlenen üç buçuk yıllık soykırımın en kilit isimlerden biriydi "Bosna Kasabı" Ratko Mladiç. Sergilediği acımasızlık, Temmuz 1995'te Srebrenitsa'da meydana gelen ve soykırımın en cani evresini teşkil eden katliamlarla tam anlamıyla sergilenmiş oldu. BM'nin güvenli bölgesi Srebrenitsa'nın ele geçirilmesi ve ardından gelen toplu infazlar, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da en iyi belgelenmiş ve en çok insan tarafından bilinen suçlar oldular.
Yirminci yüzyılın sonlarında Avrupa'da işlenen Boşnak Soykırımı suçlardaki rolleri nedeniyle Radovan Karaciç ve Ratko Mladiç ömür boyu hapis cezasına çarptırıldılar. Hayatlarının geri kalanını Avrupa hapishanelerinde geçirecekler.
Köklerinden koparılan meçhul sayıda Boşnak dünyanın dört bir yanına dağıldı.
Günümüzde Sırp Çetnikler halen boş durmuyor ve her fırsatta Boşnak Müslümanların üzerine gelerek yeni bir savaş başlatmak istiyor. Günümüz Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Milorad Dodik’in söylemleri savaş çığırtkanlığı yapmayı sürdürüyor.
Sağlıcakla kalın…