Ülkemizde çok sayıda sivil toplum kuruluşu (STK) var. Mesleki, çevre, çocuk, göçmen dernekleri ve elbette hemşehri dernekleri...
Bu yazımda, özellikle hemşehri derneklerine yakından bakmak istiyorum.
Bu dernekler genellikle aynı şehir veya bölgeden insanların bir araya gelerek dayanışma ve kültürel bağlarını sürdürmek amacı güder. Peki, hemşehri dernekleri sadece nostalji ve sosyal buluşmalar için mi var?
Aslında, hemşehri dernekleri sadece çay partileri ve yöresel yemek etkinlikleri düzenlemezler. Halihazırda onbinlerle telaffuz edilen hemşehri dernekleri ve federasyonları, özellikle büyük bölümü kırsaldan şehirlere göç etmiş vatandaşlarımız ve Rumeli Balkanlardan göç edenler için önemli bir işlev görür.
Kurulan bu dernekler, geçmişi yaşatma, kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılması ve hemşehriler arasında güçlü bir dayanışma ağı oluşturma konusunda kritik roller üstlenirler.
Bazı dernekler yalnızca hemşehrilerine destek olmak amacıyla kurulmuş olup, hiçbir kişisel çıkar beklentisi taşımazlar. Bu derneklerin bazıları maddi destek konusunda öncelikli olarak hemşehrilerinin ihtiyaçlarını karşıladığını söyleyebilirim.
Dernekler, maddi yardımlar sağlama, burslar verme, sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırma gibi konularda önemli destekler sunabilirler. Ayrıca, kültürel etkinlikler, paneller ve konferanslar düzenleyerek hemşehriler arasındaki iletişimi güçlendirir, kültürlerinin gelecek nesillere aktarılmasını sağlar ve ortak paydaları pekiştirirler.
Türkiye’de on binlerle ifade edilen hemşehri dernekleri ve federasyonları bulunuyor. Ancak ne yazık ki bu yapıların önemli bir bölümü, kişisel siyasi hedefler ve istikballer doğrultusunda kuruluyor.
Öte yandan, gerçekten hemşehrilerine destek olmak amacıyla, hiçbir siyasi beklenti taşımadan, belediyelerden ya da devletten ballı projeler beklemeden, sadece üyelerinin bağışlarıyla ve ceplerinden ödediği paralarla faaliyet gösteren, örnek alınması gereken dernekler de var.
Bazı dernekler ise adeta tabela derneği... Hiçbir faaliyet göstermeyen, yalnızca kişisel çıkarlar uğruna kurulan yapılar. Kimileri de bu platformları siyasette yer edinme aracı olarak kullanıyor. Böyle yapılar, aidat ödemeyen üyeleri bahane ederek hiçbir faaliyet yürütmemekte.
Oysa samimi ve özverili çalışan dernekler, hemşerilerine maddi-manevi destek sağladıkça, üyeleri de aidatlarını seve seve öder ve bağışta da bulunurlar.
Çevrenizdeki derneklere dikkatli bakarsanız, bu ayrımı siz de fark edeceksiniz.
Gerçek dernekler sürekli açık, aktif, şeffaf ve üretkendir. Güçlü başkanlar ve vizyon sahibi yönetim kurullarıyla yola çıkan dernekler, güçlü bütçelere de sahip olur.
Bu noktada, örnek bir hemşehri derneğini sizlere tanıtmak istiyorum: Türkiye Bosna Sancak Derneği.
İstanbul Bayrampaşa’da Boşnaklar tarafından kurulan bu kamu yararına dernek, geçmişte Bosna Savaşı'nda yaptığı yardımlarla tanınmış, bugün de çok yönlü faaliyetleriyle göz dolduruyor.
2025 yılı için hedefledikleri bütçe tam 36 milyon TL. Bu sadece bir rakam değil, bir vizyonun göstergesi. İstanbul’daki ve eski Yugoslavya sınırlarında yaşayan ihtiyaç sahibi Boşnaklara destek oluyorlar. Kurban bayramlarında Bosna ve Sancak’ta yüzlerce kurban kesip dağıtıyorlar. Sel felaketlerinde tırlar dolusu yardım gönderiyorlar. Srebrenitsa annelerini ziyaret ettiklerinde yedikleri yemeğin içtikleri çayın, kahvenin parasını seve seve ceplerinden ödüyorlar.
Bütün bunları sessiz sedasız, gösteriş yapmadan gerçekleştiriyorlar.
Bu yıl Kurban Bayramı'nda çevrenizdeki dernekler nerelerde kurban kesti, bir bakın. Emin olun, Türkiye Bosna Sancak Derneği 100’ün üzerinde kurban kesmiş ve dağıtmıştır.
Dernek kuruyorsanız, belediye ya da devlete bel bağlamayın. Üyelerinizle birlikte cebinizden çıkaracağınız paralarla, özveriyle çalışın. İşte o zaman gerçekten ihtiyaç sahibi insanlara el uzatabilirsiniz. Türkiye Bosna Sancak Derneği bunun en güzel örneğidir. Bu derneği örnek alın, gidin öğrenin nasıl çalışıyorlar, ne yapıyorlar.
Dernekçilik, belediyelerin düzenlediği yemeklerde bedava yemek için yapılmaz. Dernek, başkanlık yarışında kaybedenlerin hırsla kurduğu ikinci adres olmamalıdır. Bu anlayışla kurulan dernekler çoğaldıkça, toplumun ve siyasi partilerin derneklere olan güveni sarsılır.
Amip gibi çoğalan dernekler yerine, bir elin parmaklarını geçmeyen ama gerçekten hizmet üreten derneklerin çoğalmasını temenni ediyorum.
Bu vesileyle, Türkiye Bosna Sancak Derneği Başkanı Muhammet Sancaktar ve yönetim kurulunu yürekten kutluyorum.