Ege Saati Gazetesi'nden Mürvet Kubay'ın haberi...
Haziran 2024-Mart 2025 dönemini kapsayan 9 aylık kuraklık haritası, Türkiye’nin büyük bölümünde şiddetli tarımsal kuraklık yaşandığını gösterirken Türkiye, iklim krizinin etkilerini tüm sertliğiyle yaşamaya devam ediyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2024 Aralık-2025 Şubat dönemi 3 aylık kuraklık haritası, ülke genelinde şiddetli ve olağanüstü kuraklık yaşandığını ortaya koydu. Özellikle Ege, Akdeniz, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağışlar alarm verici seviyelere indi.
Toprak susuz kaldı
Mart 2025’te Türkiye genelinde yağışlar, mevsim normallerinin yüzde 53 altında gerçekleşti. Geçen yıla göre düşüş ise yüzde 59. Ege Bölgesi’nde yağış azalışı yüzde 79 ile rekor seviyeye ulaştı. Bu düşüş, 35 yılın en kurak Mart ayı olarak kayıtlara geçti.
9 aylık veriler tarımı vurdu. Güneydoğu ve İç Anadolu çölleşme riskiyle karşı karşıya.
Güneydoğu Anadolu’nun tamamı ile İç Anadolu, Akdeniz ve Ege'nin iç kesimleri kritik seviyede. Tarımsal rekoltede ciddi kayıplar bekleniyor. Özellikle tahıl üretimi için verim düşüşü kaçınılmaz görünüyor.
Barajlar dolmuyor
12 aylık harita su krizini doğruladı. Türkiye, hidrolojik kuraklığın pençesinde. Haziran 2024-Mayıs 2025 dönemini kapsayan 12 aylık hidrolojik kuraklık haritası, Türkiye’nin uzun vadeli bir su krizine sürüklendiğini ortaya koydu. Özellikle Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Doğu Akdeniz bölgeleri “çok şiddetli kuraklık” kategorisinde yer aldı. İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde içme suyu rezervleri tehlikeye girdi.
‘Kalıcı bir gerçeklik’
İTÜ Meteoroloji ve Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, kuraklıkla mücadelede zihinsel bir dönüşüm gerektiğini vurguladı. “Kuraklık hâlâ geçici bir olay gibi algılanıyor. Ancak bu artık yapısal bir sorun” diyen Kadıoğlu, yerel yönetimlerin su bütçesi yapmadığını, yağmur suyunun değerlendirilmediğini ve kuraklığın izlenmediğini belirtti.
Uzmanlar uyarıyor
2025 yazının son yılların en sıcak ve kurak yazı olması bekleniyor. Sıcak hava dalgaları, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için ölümcül tehdit oluşturuyor. Türkiye’de sıcaklık farkı kent ve kırsal arasında 10 dereceyi bulabiliyor.
Akdeniz kıyıları sular altında kalabilir mi?
Buzullar eriyor, deniz yükseliyor: 2100 yılına kadar 1 metrelik artış mümkün.
Öte yandan 2100 yılında kadar 65 ila 100 cm arasında deniz seviyesinin artışını öngören Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Çukurova ve Antalya’nın sular altında kalacağını’’ duyurdu. Antalya gibi turizm merkezlerinde ise plaj ve altyapı kayıplarına neden olacağını ifade etti.
Türkiye su fakiri ülke olma yolunda
Kişi başı su miktarı 2030 sonrası 1.000 metreküpün altına düşebilir. 2050’ye kadar Türkiye’nin “su fakiri ülke” kategorisine girmesi bekleniyor. Kuraklıkla mücadelede yağmur suyu hasadı, gri su kullanımı ve sünger şehir projeleri ön plana çıkıyor.
Kent sellerine karşı “Sünger Şehir” modeli
Prof. Kadıoğlu’na göre, kentlerdeki sel baskınları da kuraklık kadar tehlikeli. Kadıoğlu’nun baskınlara karşı önerileri şöyle:
“Dere yataklarına yapılaşma yasağı
Geçirgen zeminler, yeşil çatılar, yağmur bahçeleri
Erken uyarı sistemleri ve sel master planları
Altyapıların yeniden tasarlanması”
“Afetler önlenemez ama zararları azaltılabilir”
Afet yönetimi sadece kriz anında değil, öncesinde alınacak “önlem ve planlama” ile mümkün. Kadıoğlu’nun önerileri arasında:
* Mahalle bazlı afet eğitimi
* Olay Komuta Sistemi
* Afet sigortalarının yaygınlaştırılması
* Yeniden yapılanma yerine dirençli şehir inşası yer alıyor.