Buca, 19-25 Mayıs tarihleri arasında edebiyat ve tarihin nabzını tuttu. Buca Belediyesi’nin ev sahipliğinde Hasanağa Bahçesi’nde düzenlenen 1. Buca Kitap Günleri, kitaplarla, söyleşilerle ve renkli etkinliklerle dolu bir haftaya sahne oldu. Etkinliğin son gününde sahneye çıkan tarihçi Sinan Meydan ve tiyatro sanatçısı Orhan Aydın’ın konuşmalarının odağında son günlerde açılım politikasıyla birlikte gündeme getirilen Lozan Antlaşması vardı. Meydan Lozan’a saldırarak ülkeye barış gelmeyeceğini vurguladı. Siyaset, tarih ve sanatı konu alan söyleşi katılımcılardan büyük ilgi gördü.

Gelecek için ışık

Konuşmasının başında belediyelerin zor durumda olduklarına değinen Orhan Aydın, “Ülkenin içinden geçtiği bu vicdansızlığın, ahlaksızlığın her gün bizi boğduğu, adaletsizliğe ittiği günlerde kitap ve sanat, gelecek için bir ışıktır. Bu kitap günleri de çok önemli ve kıymetlidir. Ama görüyoruz ki yaşadığımız bu ahlaksızlığın boyutunun yanı sıra, belediyeleri de boğmaya çalışıyorlar. Bugünlerde öyle bir yasayla geliyorlar ki, tüm yetkilerini budayacaklar. Böyle giderse belediyelere sadece çöp toplama işi kalacak. Bu, hükümetin ‘ayağa kalk’ çağrısıdır; seçmenin ve seçilenin haklarına karşı faşist bir dayatmadır. Biliyorsunuz, denize düşen yılana sarılır. AKP-MHP, ekonomik bataklıkta can ve kan kaybederken ‘çözüm süreci’ yemini önümüze attı. PKK’nın bildirisine bakınca da ‘Lozan’ın temel olduğunu gördük. Lozan’a, Cumhuriyet’e düşmanlık; barışa düşmanlıktır. Bugün, 12 Mart’tan daha da beter bir durumdayız” diye konuştu.

Oyuncu Aydın, ilerleyen günlerde Lozan’ın yeniden tartışmaya açılacağının altını çizdi. Aydın “Aynı Osmanlı zihniyeti bugün de laiklik ve Cumhuriyet’e karşı düşmanlık besliyor. Bu da temel bir sorundur. Lozan’ın önümüzdeki günlerde yoğun bir şekilde tartışılacağını düşünüyorum. Çünkü ezbere metinler ve düşünceler ortaya atılıyor. Lozan, Cumhuriyet’in kuruluş senedidir. Bu süreç boyunca bağımsızlık ve ulusal savaşlar yaşandı; bu ülkede Kuva-yı Milliye diye bir destan yazıldı. Ermenisiyle, Alevisiyle, Müslümanıyla, Hristiyanıyla, ulusal kurtuluş savaşını cephede ve hayatının her alanında düşmana karşı nasıl ördüklerini anlattı Nazım Hikmet Ran. 1917 Ekim Devrimi’nden sonra SSCB’nin kurulmasıyla birlikte, Türkiye’deki ulusal bağımsızlık mücadelesinin başka bir örneği yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bir destan yok” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden işten çıkarmalar için adım atıldı
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden işten çıkarmalar için adım atıldı
İçeriği Görüntüle

102 yıllık barış

Sinan Meydan, Lozan’a saldırarak bu ülkeye barışın gelmeyeceğini vurgulayarak, “9 Eylül 1922’de İzmir kurtuldu ama 18 Eylül’de hâlâ Batı Anadolu’da işgal edilen yerler vardı. Fakat İstanbul hâlâ işgal altındaydı. İngilizler çekilmek istemiyordu. Lozan, eşitliği bozan bir şey değil; ısrarla eşitlikten bahseden bir antlaşma bu. Lozan süresizdir, süreli değil. Musul’u kaybetmedik, sonradan görüşüldü. Adaları bu anlaşmada kaybetmedik, Bozcaada’yı kazandık. 102 yıllık barışımızı elde ettik bu antlaşmayla. İkinci Dünya Savaşı dahil, 102 yıldır yeni bir savaşın parçası olmamayı Lozan’a borçluyuz. Lozan Antlaşması bir barış düzeni çıkardı. Bu iç barışı sağlayamamanın sorumlusu ise siyasetçilerdir. Lozan’a saldırarak barış gelmez bu ülkeye” diyerek sözlerine son verdi.

‘100 yıllık Cumhuriyet işgal edilmiş durumda’

Orhan Aydın, Sinan Meydan’ın kitaplarının okullarda ders kitabı niteliğinde okutulması gerektiğinin altını çizerek, “Bu ülkenin nasıl kurulduğunu, Osmanlıcılığın da kanıtları bunlar. Yatıp kalkıp Osmanlı diyorlar. Yaşadıklarımız hep ortak. Bana göre, kurum ve kuruluşlarıyla 100 yıllık Cumhuriyet işgal edilmiş durumda. Onlar da Osmanlı özentileri tarafından işgal edilmiş. Gönül isterdi ki, Sinan kardeşimizin kitapları da okullarda ders olarak okutulsun. Bu ülkenin gerçekliğinin nasıl kurulduğunu ve atalarımızın ne büyük acılar içinde kıvranarak bu bağımsızlık savaşını verdiklerini bilsinler. Tarih diye bize dayatılanların tamamı kurgudan ibaret. Bu kurguyu yenecek olan tek güç, gerçektir. Bu yüzden Sinan ve onun gibi kardeşlerimin bilgileri, araştırmaları; insanlar ve gençler tarafından sahiplenilmeli. Tüm sanat dünyasına büyük bir düşmanlık yapılıyor. Bir zamanlar bize 'ucube' diyorlardı. Şimdi buna gerek duymuyorlar çünkü üretim alanlarımızı ortadan kaldırıyorlar. Sizi kendiliğinden ötekileştirmeye çalışıyorlar. Örgütlenmiş cehalet, en büyük düşmanlıktır” diye konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ