Genellikle güçlü olanın zayıf olana fiziksel, sözel, cinsel olarak zarar vermesi anlamına gelen zorbalık (iş hukukunda karşılaştığımız adı ile mobbing), dijital dünyada siber zorbalık (cyberbullying) olarak vücut bulmuştur.

Siber zorbalık ya da sanal zorbalık, birey veya grup tarafından diğerlerine, bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığı ile düşmanlık ve korkutma amaçlı mesaj ve resimlerin kasıtlı ve düzenli bir şekilde gönderilmesidir.

 

Siber zorbalıktan söz edilebilmesi için;

  • bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak zarar verme amacı  gütmeli ve
  • bu eylemin tekrarlanan ve saldırgan davranışlar içermesi gerekmektedir.

 

Siber zorbalığı, elektronik zorbalık ve  elektronik iletişim zorbalığı olarak ikiye ayırabiliriz.

  1. Elektronik Zorbalık, teknik yönden yapılan zorbalıktır. Elektronik postaları ele geçirmek, internet sayfalarını yok etmek veya şifreleri ele geçirmek gibi örneklendirilebilir.
  2. Elektronik İletişim Zorbalığı, elektronik iletişim araçlarıyla birilerini rahatsız etmek, taciz etme, alay etme, hedef haline getirme, kişinin rızası olmadan fotoğraflar paylaşma gibi daha çok kişinin şeref, haysiyet ve onuruna zarar vermeye yönelik olan davranışlar olarak tanımlanabilir.

 

Şüphesiz siber zorbalık içerisine dahil edilebilecek eylemlerin çoğaltılması mümkün olmakla birlikte uygulamada karşılaşılan siber zorbalık örnekleri;

 

-Aşağılamak, bir kişiyeküçültücü davranışlarda bulunmak ve hor görmek olarak tanımlanmaktadır. Bir kişiye ısrarlı ve sürekli şekilde aşağılayıcı (Örneğin, şişmansın çirkinsin vb.) şekilde veya dinsel ve ırksal sebeplerle rencide etmek amacıyla mesajlar atmak bu zorbalık türüne örnektir.

 

-Siber Linç, birbirini tanımayan çok sayıda sosyal medya kullanıcısının bir kişiyi hedef alarak benzer şekilde ve içerikte (Örneğin, hayvan düşmanı, kadın düşmanı vb.) aşağılayıcı, onur kırıcı mesajlar atması olarak tanımlanabilir. Bu tür basit gibi görünen eylemlerin intihara kadar gidebilecek trajik sonuçları olabilir.( Örneğin; Vancouver’da yaşayan yedinci sınıf öğrencisi AmandaTodd’un cinsel içerikli pozları internette tanıştığı kişi tarafından yayınlanmış, bunun üzerine öğrenci intihar teşebbüsünde bulunmuştur. İntihar girişiminin başarısız olması, mağdurun Facebook üzerinden tekrar alay konusu olmasına neden olmuştur. Yaşadığı psikolojik sorunları Youtube’a yüklediği bir video ile anlatan Amanda, yaklaşık bir ay sonra kendisini asarak intihar etmiştir. Nitekim infial yaratan bu olayın ardından Kanada’da, özel hayata ilişkin fotoğrafların ilgilinin rızası olmaksızın yayılması suç olarak düzenlenmiştir.)

 

-Hakaret, tehdit, şantaj ve günümüzde en çok karşılaştığımız “stalk eylemi” (ısrarlı takip) olarak bilinen siber takiptir.Stalk eylemini gerçekleştiren kişiye “stalker” denir. Stalker aslında “rahatsız edici veya korkutucu şekilde başka bir kişiyi uzun süre izleyen kişi’’ olarak tanımlanmaktadır. Bizde ise ısrarlı takip kavramı, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğin 3. maddesinin ş bendine göre ‘’Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın, şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı’’ olarak tanımlanmıştır.

 

-Sahte hesap (profil taklidi) için Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme vardır. TCK m.135’e göre ‘’Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu kanuna göre herhangi birisi adına açılmış hesap suç teşkil edecektir.

Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun(KVKK)’un m.3/d’ye göre ‘’Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi,’’ demektedir. Buradaki kişisel veriyi geniş anlamda ele almamız gerekmektedir. Bu yüzden kişinin adı soyadı yanında doğum tarihi, fotoğraf, hatta vücudundaki lekeler dahi kişiyi tanımlayabilecek her türlü bilginin bu kapsamda sayılması gerekir. Bu bilgilerle açılan hesaplar TCK bakımından suç teşkil edecektir.

Mağdur sahte hesapların açılması bakımından TCK’dan yararlanabileceği gibi 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğinde Özel Hayatın Gizliliği başlıklı 20. maddeye yeni bir fıkra eklenmiştir. Bu Anayasa 20. maddesine yeni eklenen 3. fıkrası’na göre ‘’Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.’’ demektedir. Kişisel verilerimiz artık Anayasamızca da korunmaktadır.

Bu yüzden sahte hesap açılması kişinin Anayasal hakkının da ihlal edilmesi demektir. Sosyal medyada açılacak sahte hesaplar TCK 135’ten hüküm kurulurken aynı zamanda bu internet ortamında yapıldığı için Verileri Hukuka Aykırı Verme veya Ele Geçirme madde başlığı olan TCK m.136’dan da hüküm kurulması söz konusu olabilecektir.

 

Pekisosyal medya hesabı oluşturan ve bu hesabını herkese açık kullanan kişi profilinde paylaştığı bilgileri herkese sunmayı kabul etmiş midir? ya da bunu öngörerek mi profil oluşturmakta veya buradaki rıza karine olarak mı kabul edilmelidir? Bu ve buna benzer konular oldukça yoruma açık olmakla birlikte kendi görüşüm, profilini açık olarak kullanan kişinin bu davranışınınbilgilerinin veya fotoğraflarının kullanılmasına da açık rıza gösterdiği anlamını taşıyamayacağıdır.

 

Dünyanın bir ucundan bir diğer ucuna tek “tık” ile erişilebildiğinin kabul edilmesi, her ülkenin siber zorbalıkla mücadeleyi gerçekçi bir bakış açısıyla ele alması ve kanunlarında siber suçların kapsamını belirleyecek düzenlemeler yapması günümüzde artık bir zorunluluk haline gelmiştir.Ancak unutulmamalıdır ki nasıl bir düzenlemeyapılacak olursa olsun Anayasal hakkımız olan ifade özgürlüğü ile kanunlarda yapılması olası düzenlemeleri ayıracak olan ince çizgi asla geçilmemeli ve öncelik daima temel hak ve hürriyetlerimizin korunması olmalıdır.

Kaynakça

MAVİŞ Volkan, “Ceza Hukuku Boyutuyla Siber Zorbalık”, SÜHFD., C. 29, S. 3, 2021, s. 2455-2500.

DÜLGER, Murat Volkan: Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, 8. B., Seçkin Yay., Ankara, 2020.

İlginizi Çekebilir