Kitabın kokusu olmadan, kitabın mucizesi olmadan ömrümüz nasıl geçerdi? Kitap okumak sadece bilgi sahibi olmak değil, aynı zaman da görgü sahibi olmak, aynı zamanda insanları tanımak, aynı zamanda hayatı tanımak. Bazen neşeli bir otobüste bulmak kendimizi, bazen ise hüzünlü bir şarkının melodisini dinlemek gibidir okumak.

Kitap okumak, sıkıntılı bir günü sonlandırmak için harika bir yöntem olabilir. Bir hikâyeye daldığınızda, tüm dikkatiniz o dünyada olur ve günlük streslerden uzaklaşabilirsiniz. Bu geçici kaçış, zihinsel rahatlama sağlar ve stres seviyenizi düşürür. Kitaplar, farklı kültürleri, yaşam tarzlarını ve insan deneyimlerini keşfetmemize olanak tanır. Karakterlerin duygusal yolculukları ve onların karşılaştığı zorluklar, empati kurma yeteneğimizi geliştirir. Başkalarının bakış açılarını anlamak, kişisel gelişimimiz için kritik bir adımdır.

Okumak, özellikle modern zamanlarda dikkatin kolayca dağılabileceği bir ortamda, konsantrasyonu artıran bir alışkanlıktır. Sayfalar arasında derinleşmek, dikkatinizin dağılmaması için odaklanmayı gerektirir. Bu, zihinsel disiplin ve odaklanma becerisini geliştirebilir.

Yatmadan önce kitap okumak, uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Birçok insan için kitap, zihni rahatlatan bir araçtır. Özellikle stresli bir günün ardından, kitap okumak, zihnin rahatlamasına ve uykuya daha kolay geçiş yapmasına yardımcı olabilir. Bu sayede, uyku kalitesini artırabiliriz.

Ayrıca, hayal gücümüzü besler. Okuduğumuzda, betimlenen dünyaları ve karakterleri kafamızda canlandırırız. Bu tür zihinsel egzersizler, yaratıcı düşünme yeteneğimizi artırır ve farklı senaryoları zihnimizde kurmamıza yardımcı olur.

Disiplinli yaşam tarzı

Okumak, kişisel gelişim yolculuğumuzda önemli bir rol oynar. Kitaplar, yaşamımıza rehberlik edebilir, zorluklar karşısında nasıl daha güçlü duracağımızı öğretir. Özellikle öz-değişim ve kişisel gelişim kitapları, kendi hayatımızda yapmamız gereken değişiklikler konusunda bizi yönlendirebilir. Her gün kitap okumak bir alışkanlık haline geldiğinde, bu disiplinli bir yaşam tarzına da katkı sağlar. Düzenli olarak okuma alışkanlığı, hayatın diğer alanlarında da düzen ve süreklilik oluşturabilir. Bu da kişisel başarıyı artıran önemli bir faktördür.

Kitap okumanın başarılı olma üzerindeki etkisi büyüktür. İyi bir okur, güçlü bir hafızaya, güçlü bir iletişim yeteneğine, empatiye ve analitik düşünme becerilerine sahip olur. Tüm bunlar, başarıya giden yolun taşlarını döşeyen önemli unsurlardır.

Efsaneler Hikâyeler

Efsaneler Ve Hikayeler

Yazar Murat Çoküreten’in Öteki Yayınevi’nden çıkan, ‘Efsaneler ve Hikâyeler’ kitabı, okurlarına bir nevi tarihi anlatıyor.

Halk edebiyatımızın önemli yazılı ve sözlü ürünlerinden efsaneler ve hikâyeler; içeriğindeki sosyolojik, psikolojik ve etik değerler ile bir halk eğitimi aracı olma özelliğine de sahiptir. Kültürümüzün bu değerli mirası, eğitim işlevinin yanı sıra gelenek ve görenekleri korumak, insanlara kıssadan hisse misali ders vermek, konu aldıkları olaylara kişilere ve yerlere saygınlık kazandırmak, insanların iyiye güzele yönelmelerini sağlamak, yaşama umudunu ve sevincini arttırmak gibi önemli işlevleri de üstlenir. Eserde yer alan 82 adet efsane ve hikâyenin isimleri “içindekiler” bölümünde yer almaktadır. Öteki Yayınevi etiketiyle 450 sayfa olarak piyasaya çıkan bu kitap seçkin efsaneleri bir araya getiren en kapsamlı kitap olma özelliğini de taşımaktadır.

Yazar Çoküreten, kitabı hakkında şunları ifade ediyor: “Bu çalışma ile; TRT Radyolarında üç yıl boyunca drama programı olarak yayınlanan efsane ve halk hikâyelerini bir kitapta topladım. Bu kitap bir “derleme” olmanın ötesinde “Özgün bir eser” olma niteliği taşıyor. Bunda; halkımızın efsane ve hikayeler aracılığıyla verdiği mesajların özüne dokunmadan, radyo diline uygun olarak yazdığım diyalogların payı büyük. Kitabı yayınlamaya karar verdiğim andan itibaren elimdeki anlatıcı metinlerini ve diyalogları radyo dilinden kitap diline çevirmek için yoğun bir mesai harcadım. Sonuçta okuyucunun hoşuna gidecek “Özgün bir eser” ortaya çıkardım.”

İmparator Kedi

Imparator Kedi-1

Yazar Hüseyin Habip Taşkın'ın Na ve Kil Yayınları’ndan çıkan ‘İmparator Kedi’ kitabında alegorik anlatım gücünü görmekteyiz. Aynı zamanda kara mizahın yer aldığı, mekânların ve entrikanın bol olduğu kitapta, klasik fabl anlatımını modern bir politik dille yeniden canlanır. Samed Behrengi ve George Orwell’ın izinden giderek (Hayvan Çiftliği ile kıyaslanabilir) sembollerle eleştiri yapar.

Yazar Taşkın, ‘İmparator Kedi’yi yazmasının nedenini de şöyle açıklıyor: “ Samed Behrengi anısına Zülfü Livaneli'nin yapmış olduğu müzik beni etkilemişti. Kitabımı çıkarmadan önce kitaplarını buldum. Hepsini okudum. ‘Bir Şeftali Bin Şeftali’ ve ‘Küçük Karabalık’ kitaplarını okudum. Dünya düzeninde her iki kitap insanların bakış açılarının değişmesine neden olan anlatıma geçiyor. ‘Küçük Karabalık’ insanların psikolojik ve sosyal koşullarını hayvanlar üzerinden veriyor.”

“İmparator Kedi ceviz ağacından yapılma tahtında, içi pamuklarla doldurulmuş, çiçek desenli ipek minderin üzerinde oturuyor, sınırlarına biraz daha toprak ekleyerek büyütmeyi hayal ediyordu. Bu tatlı hayallerle şekerleme yapıyordu. Komşu sınırlarında gözü yokmuş gibi gözükse de titremeyen parmağını harita üzerinde durmadan gezdirirdi. Şeytan dürtmesi değildi yaptıkları, içindeki ‘ben duygusu’ daha ağır basıyordu. Herkes kendisini konuşsun ve gündemde kalsın diye her türlü kılığa girerdi. Gaza gerek yoktu. Gözleri parlayan bir ateşti. Birbirlerinin ateşe odun atması gerekmiyordu. Ayar veren hep kendisiydi…”

2025 KPSS sınav sonuçları açıklandı
2025 KPSS sınav sonuçları açıklandı
İçeriği Görüntüle

‘Yaşa-Der Antoloji-1’

Yasa Der Antoloji 1

Muzaffer Kalaba’nın hazırladığı, FZM Yayın Gurubu’nun kitap meraklılarına sunduğu ‘Yaşa-Der Antoloji-1’ şu önsöz ile başlıyor: “ Kısa vadede yapacağımız çalışmaların başında, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde ikamet eden, şiire gönül veren, şiir yazan, şiir yorumlayan, sanatsal etkinlikler gerçekleştiren veya gerçekleştirmek isteyen, bu amaçla çaba sarf eden; yazdığını, ürettiğini sergilemek isteyen, bunu sanatsal bir üretime çevirebilen, kişileri bir araya getirmek, kaynaştırmak ve ürettiklerini bir arada toplamayı amaçladık. Diğer amacımız; yeni şiir yazmaya çalışan şairlerimizin önünü açmak, onları tanıtmak, desteklemek için çalışmalar yapmak. Eserlerini antolojide toplamak. Kısa sürede yapılacak çalışmaların başında yer alıyordu. Bu amaç ve anlayışla işe başladık. Çalışmalarımızın temelini oluşturan şiir, şair ve antoloji ilişkisi ve önemi vurgulamakta yarar olduğu kanısındayız. Şiir; insanlık tarihi boyunca duygu, düşünce ve hayalleri etkili biçimde anlatmanın yanında, toplumsal olaylardan soyutlamadan anlatım ima yolu ile ifade etme şekli olmuştur. Çoğu zaman şiirde esin kaynağı; farklı coğrafyalarda yaşayan insanların, yaşamdan kaynaklanan kültürleri, gelenek görenekleri örf ve adetleri farklı olabilir. Bu durum zenginlik olarak kabul edilmeli.”

Yaşa-Der Antoloji-1’de yer alan şairler ise; Ahmet Karbeş , Ali Çaprak, Asiye Yaşargün, Aysel Artıktay, Behzat Mansuroğlu, Fatmanur Caner, Fidan Yıldırım, Hamdiye Okudan, İnci Çelik Şahin, Kadir Dağhan, Mefküre Timur, Mehmet Ali Demirel(Memoçilo), Mustafa Karaçizmeli, Muzaffer Kalaba, Münevver Mermerci, Naciye Aktaş Koçak, Necla Siverek, Nedime Akyürek, Orhan Özberk, Solmaz Demir.

Güz Fısıltıları

Guz Fisiltilari

“Kitap için iliklerine işleyen ayaz

Kitaba dokunmayan bir yığın ince saz

Neylersin bazılarına dokunur

Bünyesi cahillik...

Sen iliklersin sözcükleri

İlgilisi gelir dokunur. ” Hatice Altunay

Eğitimci, şair ve yazar Altunay’ın ‘Güz Fısıltıları’ isimli şiir kitabı Baygenç Yayıncılık tarafından okuyucuyla buluştu. Durak, Sessizler, Kapı, Masum Çocuklar, Eşkıya, Akış, Gün, Güz Fısıltıları, Akıp Gitmek, Yenice, Ezenler-Ezilenler, Ayna Ölümler, Kar-lık, Acıyı Örsele, Sızılı, İnce Saz, Bilin, Tutuklu Akıl, Masal Demi, Asla, Bilindik, Bireylik, Karnesi Dolacak Gün, Sarıca Günler, Abdal Olası, Yılmaz Yollar ve Şiir Sizlik, şiirleriyle okurlarının bam teline dokunuyor.

Çocuklar için bilgilendirici satırlar

Hayalim Pupa Yelken

Sanatın her alanı gibi çocukların da edebiyatı tüketme hakkı vardır. Sanat, insanın iç dünyasını yansıttığı gibi, çocukların da duygusal, bilişsel ve sosyal gelişimlerini besleyebilecek önemli bir araçtır. Çocuklar için edebiyat, yalnızca eğlenceli bir etkinlik olmanın ötesinde, onların düşünsel, dilsel ve duygusal gelişimlerini şekillendiren bir araçtır. Ancak yetişkinler için üretilen eserlerin doğrudan çocuklar tarafından anlaşılabilmesi ve kabul edilebilmesi oldukça zordur. Bu noktada, çocuk edebiyatının devreye girmesi, bu ihtiyaca cevap veren özel bir alan olarak ortaya çıkmıştır.

Alaycı Prenses Ile

Bugün, çocuk edebiyatı oldukça geniş bir alanı kapsamakta ve sadece masallar, hikayeler ya da şiirlerden ibaret değildir. Çocukların gelişimsel ihtiyaçlarına, yaşlarına, cinsiyetlerine, ilgilerine ve hatta bireysel farklılıklarına hitap eden pek çok farklı türde edebi eser bulunmaktadır. Her yaş grubu için uygun içeriklerin üretildiği bu dönemde, çocuklar yalnızca eğlenmekle kalmaz, aynı zamanda empati kurma, sorun çözme, değerler öğrenme ve özgün düşünme gibi beceriler de kazanır.

Diren Çınar

Çocuk kitapları yazarak minik okurlarına seslenen Oya Uslu da eserleriyle, öğretici olmayı da amaçlıyor. Çocukların hayal gücünü harekete geçirirken, onların zihinsel gelişimine de katkı sağlamayı ihmal etmiyor.

Yazar Oya Uslu’nun kalemi ve enerjisi hiç tüketmesin.

***

Biraz da Gülelim

Ben senin delikanlılığını da bilirim

Nasreddin Hoca

Günlerden bir gün Nasreddin Hoca, alışveriş yapmak için şehre gidecektir.

Ahırdan eşeğini çıkarır, evin önüne getirir. Şehirden siparişi olan komşular Hoca’nın başına

toplanırlar.

Hoca, eşeğine binmeye çalışır, fakat her çaba boşunadır. Bir kez daha denemek ister "Ha

gayret” deyip bir daha eşeğin üstüne sıçrar ama bu kez de eşeğin üzerinden öbür tarafına

düşüverir.

Komşuları Hoca’nın gayretlerinin bu şekilde bitmesine bir taraftan üzülürler, bir taraftan da

ellerinde olmadan gülmeye başlarlar.

Bu durum karşısında canı iyice sıkılan Hoca komşularına dönerek;

“Yahu komşular, benim delikanlılığımı görmediniz. Ben, bir sıçrayışta değil eşeğe

binmek damın üzerine bile atlardım.” der.

Hoca, böyle der demesine de bir yandan da kendi kendine;

“Hey gidi Hoca, ben senin delikanlılığını da bilirim.” deyiverir.

Tuğçe Yerdelen