EGE SAATİ GAZETESİ’NDEN BURCU YANAR’IN ÖZEL HABERİNE GÖRE; Ege’nin incisi Çeşme Yarımadası, yeşil dokusu, sulak alanları ve eşsiz koylarıyla sadece insanlara değil, birçok canlı türüne de ev sahipliği yapıyor. Ancak son yıllarda hız kazanan inşaat projeleri ve kontrolsüz yapılaşma, bu eşsiz doğa parçasını geri dönüşü olmayan bir yıkıma sürükledi. Çeşme Çevre Platformu Derneği Başkanı Ahmet Güler, özellikle Ayayorgi Koyu ve Alaçatı çevresinde yürütülen inşaat faaliyetlerinin hem bölgenin doğal karakterini yok ettiğini hem de kuş türleri başta olmak üzere birçok canlıyı yaşam alanlarından uzaklaştırdığını ve beton rezidanslar yükseldikçe, doğanın sesinin azaldığını söyledi.
Doğaseverler şok içinde
Çeşme Çevre Platformu Derneği Başkanı Ahmet Güler, “Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, ‘Mahkemeyi kaybettik Çeşme Projesi’nden Turizm Bakanlığı olarak vazgeçtik’ demişti. Bundan üç ay önce bir açıklama yaptı. Bu açıklama bu projeye karşı olan tüm grupları sevindirdi. Hiç olmazsa yarımada doğal haliyle bir süre daha kalacak diye sevinmiştik. AK Parti’nin son dönemlerde tüm Türkiye’de yangından mal kaçırır gibi değer edecek her şeyi kendi yandaşlarına vermesi zaten tüm Türkiye’de bir konu. Çeşme Yarımadası gibi çok kıymetli ve Türkiye’de ender kalmış yeşil alanlardan birisine rant ve beton amacıyla tekrar saldırmalarını bekliyorduk zaten. Bunu da Mahmut Atilla Kaya açıklamış oldu. Biz tekrardan üzgünüz. İnciraltı İzmir’in tek nefes alan yeriydi gitti. Şimdi bir de Çeşme ve Karaburun Yarımadası’nın Çeşme Projesi çerçevesi içinde buraların da yok edilmeye çalışılması burada yaşayan insanlar ve doğaseverler için bir şok yaşatıyor” dedi.
Planlanmış bir proje yok
Başkan Güler, sözlerine şöyle devam etti: “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2014 senesinde üç tane üniversiteye yaptırmış olduğu bölgesel kalkınma, turizm kalkınma ve tarımsal kalkınma planı vardı. O planda her şey açıklanıyordu ama bakanlık Çeşme Projesi çerçevesinde herhangi bir turizm planı ortaya sürmedi. Bu yüzden mahkeme bunu reddetti. Mahkemenin ve bilirkişinin somut raporunda ‘kamu yararı yoktur’ diyor. Yani mahkeme turizme bir fayda getireceğine inanmıyor. Bilirkişi de buna inanmıyor, biz de inanmıyoruz. Ortaya konulan elle tutulur bir turizm projesi yok. Afaki şeyler var. Planlanmış bir bölgesel turizm kalkınma planına biz zaten kesinlikle karşı çıkmayız. Hatta destekleriz. Ama bakanlık bunu hiçbir zaman paydaşlarıyla ve yerel halkla konuşmadı. Şu anda Çeşme’deki otellerin neredeyse yüzde 30’a yakını rezidansa çevrilmiş durumda. Elimizdeki otelleri zaten dolduramıyoruz. Doluluk kapasitemiz yüzde 50’lerin altında. Mevcut turizm tesislerimizi dahi çalıştıramıyoruz çünkü turist yok veya bu bölgeye bir turizm çalışması yapılmadığı için mevcut oteller rezidansa çevrildi. Mevcut otellerde süre 3 ayın üzerinde tutulmazken ‘Biz burada büyük turizm yapacağız’ hikayesi bize inandırıcı gelmiyor” diye konuştu.
Metrekaresi 6 bin euro
Türkiye’nin en pahalı arazisinin ranta kurban gittiğinin altını çizen Ahmet Güler, “Buradan beklenen rant geliri de 25 milyar dolara yakın. Bu tabii betoncuları, ve vahşi sermayeyi çokça cezbeden bir şey. Çeşme’de sadece Ayayorgi’de 400 dönüm yeri imara açtılar. Buranın metrekaresi 6 bin euroya satıldı.. Türkiye’nin en pahalı arazisinin olduğu yerler Çeşme Projesi kisvesi altında tamamen rantsal villa ve rezidans projesine döndürülüyor. Eğer gerçek bir turizm projesi olsa ilk önce destekleyecek olan biziz” sözlerine yer verdi.
Başkan Güler, “Ayayorgi’nin ihalesi daha iki ay önce yapıldı bu yüzden inşatlar başlamadı. Dünyanın en güze koyu olan Ayayorgi Koyu şu an yok edilmek üzere. Bu yaz o koya gelecekleri inşaat bekleyecek. Paralel projeler Alaçatı’da bir sürü devam ediyor. Buralarda 10-12 katlı rezidanslar yükselmeye başladı. Alaçatı sulak alanındaki Alaçatı Port projesi yürüyor. Bir sürü ev yapıldı çevresine ve tanesi 7-8 bin dolara satılıyor. Bu inşaatlarla kuş türlerini de oradan kaçırıyoruz. Buna da dur durak diyen yok” ifadelerine yer verdi.
4 mahkeme kararı var
Avukat Şehrazat Mercan ise, “Çeşme Projesi olarak adlandırdığımız işlemler hakkında 4 mahkeme kararı var. 1. karar kamulaştırma kararlarıydı. Biz davaları açtıktan sonra geri almak üzere alan değişikliği yapıldığı ve vazgeçildiği için, konusu kalmadı. 2. kararda ‘Çeşme Turizminin Koruma ve Geliştirme Amaçlı Alan Belirleme kararı’ buna karşı açtığımız davada, yapılan keşif sonucunda 190 sayfalık bilir kişi heyet raporunda öz olarak, ‘Kamu yararı yok, ekolojik ve bilimsel temelli bir işlem değil, su sorun… gibi nedenlerle iptal kararı ile sonuçlandı ve bakanlığın temyiz ve itirazları reddedilerek kesinleşti. 3. kararda belirlenen alandaki ‘38. Grup Doğal SİT Kararı Değişikliğine’ gidildi. Bu karar, adeta yapılaşma düşünülen alanlarda, nitelikli alanların ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım’ alanına çekilerek yapılaşmaya elverişli hale getirilmişti. İzmir 2. İdare Mahkemesi’nde açtığımız davada, üstelik aynı konuda aynı mahkemenin daha önce vermiş olduğu karar da dikkate alınarak ve yine bilirkişi heyet raporuyla iptal kararı ile sonuçlandı. 4. kararda ise bu alan için Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin açtığı davadır. Bu da iptal kararı ile sonuçlandı. Bu kadar net ve teknik ve bilimsel raporlara dayalı, gerekçeli mahkeme kararlarının arkasından dolanıp önüne geçecek veya yok sayacak işlemler oluşturulması halinde yine mahkeme yollarına çıkarız” dedi.