PKK'nın tarihi nitelikteki silah bırakma ve fesih kararı, Türkiye kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Terör örgütü PKK'nın silahlı mücadelesine son vereceğini ilan etmesinin ardından, İmralı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'ın durumu yeniden tartışma konusu haline geldi.
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre, Öcalan'ın bundan sonraki sürece dahil olup olmayacağına ilişkin üç olasılık öne çıkıyor.
1. İmralı'dan çıkmayı kendisi istemeyebilir
İlk senaryoya göre, Abdullah Öcalan'ın güvenlik gerekçesiyle İmralı Adası'ndan ayrılmak istemediği belirtiliyor. Edinilen bilgilere göre, Öcalan süreci mevcut koşullarda değerlendirmeyi tercih ediyor. Bu durumda mevcut cezaevi koşullarında bazı esnekliklerin gündeme gelmesi olasılık dahilinde.
2. İletişim koşulları genişleyebilir
İkinci senaryo ise, Öcalan'ın cezaevindeki iletişim imkanlarının artırılması yönünde. Bu çerçevede;
-
Telefonla görüşme hakkının tanınması,
-
Avukatlarıyla düzenli görüşmesinin sağlanması,
-
DEM Parti temsilcileriyle diyalog kurma imkanlarının oluşturulması gibi adımların atılabileceği ifade ediliyor. Bu durumun, örgütün silah bırakma kararının uygulama takibi açısından da önem taşıdığı vurgulanıyor.
3. Siyasi hak talepleri gündeme gelebilir
Üçüncü ve en çok tartışma yaratan senaryo ise Öcalan'ın aktif siyasete dönüşü. PKK'nın açıklamasında "demokratik siyaset hakkının tanınması" yönünde ifadelerin yer alması, Öcalan'ın yeni bir siyasi yapı içinde yer alabileceği veya bir parti kurabileceği yönündeki tartışmaları beraberinde getirdi.
Ancak mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Siyasi Partiler Kanunu ve Ceza Kanunu hükümleri çerçevesinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan bir kişinin siyasi faaliyette bulunması veya milletvekili adayı olması hukuken mümkün değil.
Hukukçular, bu tür bir adımın ancak anayasal değişiklik ile mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.
PKK'nın silah bırakma kararı, Türkiye'nin uzun süredir mücadele ettiği terör meselesinde yeni bir döneme kapı aralayabilir. Ancak bu sürecin nasıl ilerleyeceği, Ankara'nın güvenlik ve hukuk politikaları, toplumsal hassasiyetler ve uluslararası dengelerle birlikte şekillenecek. Abdullah Öcalan'a ilişkin taleplerin nasıl karşılık bulacağı ise önümüzdeki dönemde netleşecek.
