Yeşil külçeden sarı külçeye

Sarı külçe deyince, akla altın geliyor. Yeşil külçe deyince, balya balya istiflenmiş dolarlar diye anlamayın. Yeşil Külçe, tarıma ve çevreye dayalı sürdürülebilir bölgesel kalkınmanın adıdır. Yeşil Külçe, çevreye zarar vermeden tarım sanayi işbirliğini sağlayarak sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerle toplum refahının artırılmasıdır.

Yeşil Külçe kavramını, Uşak’ın yetiştirdiği değerlerden Süleyman Dilsiz ortaya atmıştı. Uşak deyince, şimdilerde akla, sömürgeci altın madeninin, doğayı ve su kaynaklarını katletmesi geliyor. Oysa Uşak deyince akla ilk gelen şeyler, bereketli su kaynakları, Murat Dağı, Murat Dağı eteklerinde kurulmuş antik kentler, bereketli topraklar, lezzet fışkıran sebzeler, meyveler, süt, yoğurt ve elbette tarhana gelirdi.

Süleyman Dilsiz, Uşak Tarhanası’nın kültürel miras olarak Unesco’da tescil edilmesi için Uşak İl Genel Meclisi ile birlikte başvuruda bulundu. Tarhana hassas bir konu… Türklerin temel gıdası… Bu yazıya sıkıştırmak istemiyorum. Ayrı bir yazıda değineceğim. Yeşil Külçe- Sarı Külçe ayrımı ve tercihleri Türkiye’nin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Biraz bu kavramlara göz atalım.

Süleyman Dilsiz, iyi bir eğitim sürecinden sonra büyük şirketlerde orta ve üst yönetici olarak çalıştı. Erken emekliliği seçti, çünkü hayalleri, Türkiye’nin gastronomisi ve yerel kalkınma modelleri üzerine çalışmaktı.

Dilsiz 2005 yılında, yerel kalkınmayı esas alan, Yeşil Külçe diye bir kitap yazdı. Uşak’ın Banaz ilçesi için başlayıp Türkiye’nin 852 ilçesi için, ekonomik varlıklar, kültürel ve sosyal yapıyı sorgulayan ve AB gelişmişlik göstergelerini kıyaslayan 80 değişik kalkınma projesi yayınladı. Çalışma, TÜSİAD ve Sabancı Üniversitesi Forumu tarafından desteklendi. Ancak desteklemesi gereken unsurlar, siyasi iktidarlar ve ekonomi yönetimiydi. Devlet Planlama Teşkilatı ise zaten kapatılmıştı.

İktidarın böyle bir derdi yoktu ama muhalefetin de yerel kalkınma pek umurunda değildi. Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi. O da gitti. Şimdi ana muhalefetin başında Özgür Özel var. CHP yerel yönetimlerin büyük çoğunluğunda iktidarda... Birinci parti oldu ama hala seçmenin karşısına bırakın yerel kalkınma modellerini, Türkiye’nin çıkış yolu için bir program koyamadı.

Bu arada belirtelim. Süleyman Dilsiz de, Özgür Özel gibi Bornova Anadolu Lisesi yatılı öğrencisi. Aynı dönemden ve aynı yatakhaneden okul arkadaşları… Süleyman Dilsiz’in bu kalkınma projelerini Doğru Parti, programına aldı. CHP’nin elinde bu kadar seçilmiş belediye başkanı var. Umarım CHP Genel Başkanı okuldaşının yerel kalkınma modellerine kulak verir.

Türkiye’nin, doğayı katleden sömürge madenciliği ile kalkınması mümkün değil. Madenciliğin ulusal gelir içindeki payı sadece yüzde 1 ve o yüzde 1 de, halkın refahına değil, madenciler ile madencilere ruhsat veren siyasetçi ve bürokratlara gidiyor. Madene, sarı külçeye bel bağlayamayız. Doğa ile uyum içinde, refahın bir avuç kitleye değil, halka yansıdığı planlı kalkınma modellerine ihtiyacımız var.