Müzik, her zaman bir yolculuk, bir keşif ve bir ifade biçimi olmuştur. Bugün, Türk müziğinin efsane isimlerinden birisi Ali Rıza Binboğa ile müziğe olan bağlılığını, değişen dünyada sanatını nasıl şekillendirdiğini ve halkla kurduğu derin bağları konuştuk. Kendisi, sadece şarkılarıyla değil, toplumun sosyal yapısına dair duruşuyla da tanınan bir sanatçı.

Müziğe ve hayata dair derin izler bırakmış sanatçı sözlerine, müziğe olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını söyleyerek başlıyor. Binboğa, “Sosyal olayları bir aşk şarkısı söyler gibi besteleyen ilk kişi benim. Benimle başladı sosyal olayları birer eser haline getirerek halka ulaştırmak” diyor.

Gençler Nilüfer’in Üçpınar Mahallesi’nde bir araya geldi
Gençler Nilüfer’in Üçpınar Mahallesi’nde bir araya geldi
İçeriği Görüntüle

Ali Riza (1)

Müzik yolculuğunuzun başlangıcında, hangi şarkıcılar veya müzikal akımlar sizi etkiledi? Müziğe olan ilginiz, nasıl bir dönüm noktasından sonra profesyonel bir kariyere dönüştü?

Herhangi bir müzikal akımın takipçisi olmadım. Halk türküleri söyleyerek ilerledim çocukluğumda. Öğretmen okulunda yeteneğim keşfedildikten sonra gönderildiğim konservatuar özdeşi, Müzik Semineri’nde Klasik Batı Müziği eğitimim başladı. Sonraları İstanbul Devlet Operası’ndaki çalışmalarımla zamanla kendi müzikal tavrımı ve yolumu oluşturdum.

50 yıl önce ‘Yarınlar Bizim’ şarkısını seslendirdiniz. Peki bugün özgürlüğün ve barışın neresindeyiz? Bugün artık yarındır, diyebiliyor musunuz?

Bugün de yarınları kovalıyoruz. Bu bir süreçtir. Faşizm heveslileri ve uygulayıcıları ne zamanki dünyanın en büyük nimeti ‘ Özgürlük ve Barıştır’ derse o gün yarındır ve ‘Yarınlar Bizim’dir.

MESAM'daki yıllarınızda Türk müziğinin evrimini nasıl gözlemlediniz? Özellikle 1999-2011 yılları arasında, Türk müziği hakkında en çok hangi değişimlere şahit oldunuz?

MESAM’daki yıllarımda ve başka zamanlarda da Türk müziği uygulayıcıları kendi türlerinin en iyisi olduğunu iddia ederek yaşamakta ve eserlerini bildikleri gibi üretmektedirler. Bu değişmez böylece de devam edecek. Müzik kültürü usta çırak-aşık-ozan anlayışlarıyla sürüp gitmektedir.

Özgün besteciler

1970’lerden günümüze kadar Türk Pop Müziği çok değişti. Bu değişimlere rağmen, sizin müziğinizde sadık kaldığınız bir stil veya mesaj var mı? ‘Yarınlar Bizim’ ve ‘Baharım Sensin’ gibi şarkılarınız siz de değişiklik yaptı mı?

1970’ten beri pek değişen bir şey yok aslında. Biz yetmişli yıllarda bir nevi çok sesli müzik rönesansı yaşadık. Tek sesli müzikten çok sesli müziğe geçiş bir devrimdi aslında. Özgün besteciler ve besteler doğdu.

Günümüz Türk Pop Müziği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bugün popüler olan şarkıcılara nasıl bakıyorsunuz ve onların müzikal yolculuklarına dair bir tavsiyeniz olur mu?

Ben kendi özgün yapıma sürekli sadık kaldım. Sosyal olayları bir aşk şarkısı söyler gibi besteleyen ilk kişi benim. Benimle başladı sosyal olayları birer eser haline getirerek halka ulaştırmak. ‘Yarınlar Bizim’ ve daha onlarca eserim bunun en çarpıcı örnekleridir.

Şu an için bir sonraki albüm veya müzik projeniz hakkında herhangi bir hazırlığınız var mı? Türk müziğine katkılarınızı nasıl sürdüreceksiniz? Geleceğe dair nasıl bir vizyonunuz var?

Ben hiçbir zaman üretilen eserler hakkında görüş sunmam. Her eser çok kıymetlidir. Birinin sevmediğini bir başkası çok sevebilir. Yeterki eser üretilsin. Kararı halk veriyor her zaman.

Yazarken çok ağladım

‘Yarınlar Bizim’ otobiyografi kitabıyla okurlarınızla buluşacaksınız. Kitap yazma fikri hep var mıydı? Eseriniz hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Bu yıl benim sanatta 50. yılım. Yeni eserlerim var ve onları hayata geçireceğim elbette. Vizyonum değişmez. Ben bir kültür insanıyım her şeyden önce. Kültüre katkı sunmaya devam edeceğim. Yazma fikri hep vardı. Otobiyografi yazmak çok zor bir yazım şeklidir. Kendine karşı yaşadıklarına karşı aynı mesafede olacaksınız. Çok samimi ve doğru olacaksınız. Başarılarını, başarısızlıklarını, sevincinizi, hüznünüzü, zaaflarınızı, keşkelerinizi tam bir tarafsızlıkla yazacaksınız. Ben yazdım. Yazarken çokta ağladım. Çünkü bazı anılar tazeliğini koruyordu. İçimde biriken hüzün kristalleri eridikçe ben de doğaldır ki ağladım. Okuyanlar kah gülecek kah da ağlayacak. Gururluyum.

Ali Riza (3)-1

Tuğçe Yerdelen- özel röportaj