Türkiye Levent Üzümcü'yü tiyatro oyunculuğu yanı sıra siyasi görüşleri ve dik duruşuyla tanıyor. ‘Bende herşey açık’ korkmadan söylerim, korkunun kime ne faydası var” diyor.

Türkiye onu sadece sahnede gösterdiği performanslarla değil, cesur söylemleri ve net tavrıyla tanıyor. Sosyal medyada kadın haklarından eğitime, laiklikten ekonomik krize kadar pek çok konuda açıkça fikirlerini dile getiren tiyatro oyuncusu Levent Üzümcü, bu kez daha da sert konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni olan Üzümcü, tiyatroya dair hayallerinden siyasete bakışına, Cumhurbaşkanı'na doğrudan verdiği mesajdan milletvekili maaşlarına kadar her şeyi anlattı. Siyasete girip milletvekili olmak için tek şartını açıkladı.

Üzümcü, egesaati.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet İnmez’e verdiği özel röportajda ülkede yaşanan ayrıştırmaya dikkat çekerek, doğrudan Cumhurbaşkanı’na, “Sen bizim babamız, reisimiz değilsin. Ekmek atmanı bekleyen bir canlı değilim” diyerek eşitlik istedi.

Yeni oyunlar ve yeni sahneler olacak mı?

Tiyatro genç işidir. Sürekli yenileniyoruz. Oynattığınız oyundaki yaş grubu çok önemli. Daha genç aktörlere de ihtiyacımız var. Okuldan yeni mezun olmuş, o enerjiyle dolup taşan, henüz mesleki açlığını doyurmamış olan o aktörlere ve onların yaratılarına çok ihtiyacımız var. Elimizde var olan bir sahneyi ikiye, dörde çıkarabilmek en büyük idealim. Karşıyaka'da bir sahne, Bornova’da bir sahne ve Balçova'da bir sahne hayata geçirmek istiyoruz. Bu sahneleri hayata geçirirsek, bu hem oyun sayımızı hem de oyun kalitemizi ciddi şekilde artıracak. İzmir için buna çok ihtiyaç var, bunu net olarak görüyorum. Karşıyaka sahnesinde yeni bir oyunla sahneye çıkacağız.

Ameliyat sonrası cezaevine sevk edilen Murat Çalık yeniden fenalaştı!
Ameliyat sonrası cezaevine sevk edilen Murat Çalık yeniden fenalaştı!
İçeriği Görüntüle

Levent Üzümcü45

İzmir’in tiyatroya bakışı nasıl?

Tiyatro, hava alacağınız, sanatla ciğerlerinizi doldurup mutlu olacağınız yerlerdir. Ekonomik darboğazda biz 100 liraya tiyatro izletiyoruz. Bir sigara parasına bir oyun satıyoruz. Bu, sanatın İzmirli tarafından ulaşılmasını kolaylaştırıyor. İnsanlar gelişiyor, farklılaşıyor. Metinler değişiyor. Tiyatroya bakış daha modern hale geliyor; oyunlar artık daha kısa oluyor. Eğer hayatın aynasıysak, toplumun ve hayatın değişimini çok iyi takip etmemiz gerekiyor. Tiyatronun özünde çatışma vardır, mesleğin özüdür bu. İzmir seyircisinin ne noktada olduğunu doğru analiz etmek ve onlarla birlikte tiyatroyu bir yere taşımak en büyük amacımız.

Levent Üzümcü 9

Fikirlerinizi açıkça söylüyorsunuz. Korkuyor musunuz?

Korkunun ne faydası olur? Ben şimdi korksam, Türkiye’ye daha mı faydası olur? Söyleyeceklerimi söylemesem, bu ülke yarın daha mı iyi bir yer olacak? Ben bunları söylüyorum diye mi ülke bu halde? Şimdi çıkmışlar, papuç kadar dilleriyle içte birlik sağlamaya çalışıyorlar. Siz kim oluyorsunuz da içte birliğin nasıl sağlanacağına karar veriyorsunuz? Ne zaman birlik olup olmayacağımıza, o birlik içinde kimlerle yer alacağımıza siz mi karar vereceksiniz? Daha önce de söyledim: Sen ne benim Cumhurum, ne de başkanımsın. Çünkü sen öyle davranmıyorsun. Bu bir hakaret değil. Siz benim Cumhurbaşkanım gibi davranmazsanız, ben de size benim Cumhurbaşkanım gibi davranamam. Ben senin halkınım. Ekmek atmanı bekleyen, et atmanı bekleyen kafesteki bir canlı değilim ki! Sen bizim babamız, reisimiz değilsin. Bu ülkenin Cumhurbaşkanısın. Verdiğimiz vergilerle maaşını alıyorsun. Halkı ayrıştırma tavırlarını doğru bulmuyorum. Halkı ayrıştırdıktan sonra dibimizdeki savaşı görüp "Hadi şimdi birlik olalım" demenin bir anlamı yok. Birlik diyorsan, önce halkı ayrıştırmaktan vazgeç.

Levent Üzümcü23Jpf

Siyasete girme düşünceniz hiç oldu mu?

Tek şartla siyasete girerim diyor:
Hiç olmadı. Bakın, benim iki tane evladım var. O çocukların aldığı eğitim benim için çok önemli. Çünkü benim evlatlarımı yetiştiriyorlar. Ve orada, okullarda, Milli Eğitimi yöneten şahsı görüyorsunuz: Şeriata inanan biri. Türkiye'nin modernleşmesini istemeyen, aslında dine bile inanmayan ama dindar gibi görünen kişiler vardır ya, işte aynen onlardan biri. Olmadık şeyler söyleyen, saçma sapan işler yapan, ülkenin maarif sistemini bozmaya yönelik hareketler içerisinde bulunan bir şahıs.
Şimdi, bu şahsın yaptıklarını siz eleştirmiyorsanız, bu şahıs istediğini yapar. Çocuklarınıza o okullarda istediğini öğretir. Buna bir dur demezseniz, böyle şeyler kendiliğinden geçmez.
Her vatandaş pazara gidiyor, çantasını dolduramıyor. Ben de dolduramıyorum. Ama “Ben dolduramıyorum,” demek siyaset yapmak değildir. Zaten politika hayatın içindedir. Kalkmaya karar veriyorsun, gitmeye karar veriyorsun, durmaya karar veriyorsun – bunların hepsi politikanın parçası. Ben vatandaşım, siyasetçi değilim. Siyasete girme gibi bir derdim de yok.
Milletvekili olacağım da ne olacak? Ben Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’nden emekli olan bir babanın oğluyum. Benim babam, şu an 18 bin TL maaş alıyor. Ege’nin yollarını yapacağım diye Marmaris’e mi gitmedi, Bergama’ya mı gitmedi? Soğukta, karda kışta çalıştı. Devletin yollarını yaptı.
Şimdi ben milletvekili olacağım, 300 bin TL maaş alacağım. İki yıl sonra emekli olacağım, bir de üstüne emekli maaşı alacağım. Babam, milletvekillerinin bir aylık maaşı kadar parayı yılda kazanamıyor.
Milletvekili 300 bin TL alırken, babam 18 bin TL alıyor. Siz bunu içinize sindirebiliyor musunuz? Normal bir vatandaş bunu içine sindirebilir mi?
Buradan açıkça söylüyorum: Milletvekili maaşlarını asgari ücret seviyesine çeksinler, ilk sırada milletvekili olurum. Türkiye’deki emekli maaşı neyse, milletvekili de onu almalı. Ve Türkiye, parlamenter sisteme geçmelidir. Bu ucube ve diktatörlük sistemden bir an önce kurtulmamız gerekiyor.

Levent Üzümcü44

Türkiye’de basın özgür mü?

Senin bilincin özgürse, tabi ki özgür. Ama bilinç özgür değilse, daha özgür olabilmek için YouTube kanalı açıyorsun. Seni “demokratik yayın yapıyoruz” diyen kurum işten atıyor, sen de gidip YouTube kanalı açıyorsun. Ya da seni işten atmıyor ama yayın ilkeleri sana uymadığı için yine YouTube kanalı açıyorsun. Bunun önüne geçemezler. İster YouTube’u, ister X’i kapatsınlar. Fark etmez. Burası İngiltere ya da Amerika değil. İşlerine geldiğinde İngiltere’den, Amerika’dan örnek veriyorlar; işlerine gelmediğinde ise sen bu örnekleri gösterince, “Orası Amerika” diyorlar. Bu korkunç bir şey. Her ülkenin kendi gerçekliği vardır. İşlerine gelince Amerika’ya, İngiltere’ye bak; işlerine gelmeyince onlara bakma. Böyle bir rezalet olmaz.

Özgür olmak isteyen basın mensubu gidiyor, YouTube kanalı açıyor. Çünkü devleti yönetenler biliyor ki YouTube izleyicisinin sayısı belli. Zaten o izleyicilerden kendilerine oy gelmeyecek. Onlar için önemli olan, YouTube izlemeyen kesime 24 saat boyunca saçmalık izlettirmek.

Bazı yayınlar, hepimizin ödediği vergilerle finanse ediliyor ama yalnızca bir azınlık için çalışıyor. Yüzde 25’lere düşmüş bir azınlık için. Sözde haber kanalı gibi ortada dolaşan zavallı yayınlar… Oralarda çalışanlara ne yazık, ne acı. Ne kötü oralarda çalışmak… Ama oradakiler de çalışmak zorunda, bunu da anlıyorum. Oranın ne olduğunu biliyorlar. Ancak ne bir YouTube kanalı açacak cesaretleri var, ne de açsalar izlenme ihtimalleri var. Maalesef Türkiye’de basının hali bu.

Kaynak: Haber Merkezi