Okumak, sadece kelimeleri gözden geçirmekten çok daha derin bir deneyimdir. Kitap sayfaları, yalnızca yazarın düşüncelerini taşımaz; aynı zamanda okuyucusuna dair duygular, hayaller ve bilinçaltı dünyasının izlerini de barındırır. Kitaplar, hayatın içinde kaybolan, bazen de kaybolmaya çalışan insanlar için bir tür kurtuluş yoludur. Okumak, bir içsel serüvenden başka bir şey değildir.

Okudukça, anlatılan karakterlerin, olayların ya da kurguların içinde biz de varız. Her bir kelime, bizi derin düşüncelere sevk eder, her bir cümle, yaşadığımız duygularla bir araya gelir ve her bir sayfa, hayatımıza dair yeni bir pencere açar. Okumak, bazen bir aynada kendimizi görmek gibidir; farkında olmasak da kitabın her satırında bir parçamız vardır. Yazarın dile getirdiği hislerin, karşılaştığı zorlukların ya da keşfettiği dünyanın içinden geçerken, kendimizi de içinde buluruz.

Her yolculuk, her keşif kolay olmaz. Okumak da tıpkı hayat gibidir. Kitapların sayfalarında yer alan zorluklar, tıpkı hayatın sunduğu engeller gibi, bizi test eder. Zaman zaman anlamakta zorlanırız, bazen duygusal olarak kitabın derinliklerine inmekte güçlük çekeriz. Yazarın dili, anlatım tarzı ya da konu bazen karmaşık olabilir. Bu zorluklar, okuma sürecinin bir parçasıdır ve tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, bu zorluklarla yüzleşmek, bizi daha güçlü kılar. Okumanın dikenli yolları, bize sabrı, derin düşünmeyi ve çözüm üretmeyi öğretir. Bir kitap bitene kadar geçen sürecin sonunda, bu yolculuktan edindiğimiz içsel büyüme, bizlere önemli bir ödül sunar.

Şair ve Şiir İncelemeleri

Sair Ve Siir İncelemeleri-1

Eğitimci, şair ve yazar Rıza Aslan’ın Tunç Yayıncılık’tan çıkan son kitabı ‘Şair ve Şiir İncelemeleri’ tam bir titizlik çalışması. Rıza öğretmen, öğretmenliğin verdiği hassasiyet ile şairlerin, şiirlerini tek tek inceleyerek, değerlendiriyor. Öğretmenlik sadece bir meslek değil, ömür boyunca devam eden kutsal bir görevdir adeta. Rıza öğretmen de bu şiarla şiirleri özgün bir bakış açısıyla ele alıyor.

Rıza Aslan, yazarlığın dışında şiirleriyle de etkisini gösteren birisi. Şair Coşkun Karabulut, Aslan’ın şiiri hakkında şunları dile getiriyor: “Rıza Aslan’ın şiiri size sloganlaşmadan, kafiye-ölçü tuzağına düşmeden, basit gibi görünen ama derinliği çok güzel şekilde yakalanmış, çarpıcı, kısa, duru şiirler. Bütün şiirler aynı güzellikte değil. Bunu biliyoruz. Şunu da biliyoruz ki, en ünlü şairler bile birkaç şiiriyle ayakta durur. Rıza Aslan çizgisini yakalamış bir şair.”

“Bir yelken ki denize açılmış,/ Bir tohum ki tarlaya saçılmış,/ Bir kalp ki size açılmış,/ Bilesiniz.../ Öyle bir yeriniz var ki bende,/ Sanki bir "ben" siniz tende,/ Bir kuş ki dalında ötende,/ Bir ocak ki bacasından sevgi tütende,/ Siz benimlesiniz./ Bir şiirde, bir şarkıda anın beni. / Silin gözünüzdeki yaşı,/ Size ağlamayı öğretmedim./ Çam sakızı, çoban armağanı, / Sevgi,/ Umut,/ Güven sundum size,/ Başınızı dik tutasınız diye./ Son bir ders işliyorum,/ Söylediklerimi unutmayasınız diye,/ Başınızı dik tutasınız diye...” Rıza Aslan

Mey Suyu Gözlerin

Mey Suyu Gozlerin-1

Şair Ahmet Karbeş’in ADA yayınlarından çıkardığı ‘Mey Suyu Gözlerin’ i okurken, şairin dünyasına da tanık olacaksınız. Özellikle beni en çok etkileyen şiirlerden birisini sizinle paylaşmak istiyorum:

Ölüm Ne Garip Şey Anne

“Kaybettiklerimizin acısı/ büyük ve sinsi bir pusudur, / hep yüreğimizde durur/ durdukça da vurur ha vurur/ yaşamdan da ağır/ kanlı gürzünü çaresizliğimize/ olanca acizliğimize…/ bu yaşanmış gerçeklik/ fink atarken beynin kıvrımlarında/ bilmem ki/ nasıl unutulur/ ömrün labirentli koridorlarından/ anlamsızca çıkıp çıkıp/ bir başka boyuta gidenler/ hep hatıralarıyla durur/ hatırladıkça da durur/ hep yaşıyormuş gibi…” Ahmet Karbeş

“Şiir; dün, bugün ve yarındır. Şiir muhaliftir. Toplumsal bir karşı duruştur. Her şiir bir doğum, her şair bir çocuktur. Yeni bir şiir yazdığında, şair, kendisi de yeniden doğar. Şiir gibi bir panzehir olmasaydı, yaşamın aşkın zehrini ne sağaltacaktı?” diyen Karbeş’in şiirlerini okudukça sadece hayatın gel-gitlerini, hüznünü, acıyı, geçmişi, yokluğu, aşkı bulmuyorsanız aynı zamanda akrostişle de karşılaşıyorsunuz.

Akrostiş: Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesidir.

Divan edebiyatında akrostişe muvaşşah ya da istihrac denir.

Nilüfer’de Alzheimer farkındalığına fidelerle destek
Nilüfer’de Alzheimer farkındalığına fidelerle destek
İçeriği Görüntüle

Eski Yunan ve Latin edebiyatında ise akrostiş “üç dize” anlamına gelir.

Kendi Yolumda

Kendi Yolumda

Abidin Cem Güner, Ayrıkotu Yayınları’ndan çıkardığı, ‘Kendi Yolumda’ kitabına şöyle başlıyor: “ Bazen kapılar sonsuzluğa açılır, dönülmez bir yola, hiç görmediğimiz dedenizin evine açılır. Yakın zamanda yeni vefat eden, çok özlediğimiz dedenize açılır. Kapılar, cennete ve cehenneme açılır. Kapılar siz isteseniz de istemeseniz de geçmiş yıllara açılır. Kapılar açıldığında doğumdan ölüme kadar uzun bir yolculuk yaparsınız. Yaşlanırsınız ama vazgeçmezsiniz kapıları açmaktan. Vücut yorgun düşer ama insan azimle mücadele ile zirveye ulaşana kadar devam eder kapıları açmaya; kapının ardında ne olduğunu bulmaya…” Yazar, hayatını önemli ölçüde etkileyen öğrenme güçlüğü sorununu ve kendisini ‘Kendi Yolumda’ kitabında anlatıyor.

İstanbul Drama Sanat Akademisi Sanat Yönetmeni Ayla Algan, Güner hakkında, “Canım gibi sevdiğim oğlum Abidin’e, o güzel sözcüklerinin arasındaki sevgiyi, barışı, güzellikleri hissettim. Başarılar diliyorum. Nice başka kitaplara. İnşallah yazar olursun; oğlum benim…” ifadelerini kullanıyor.

Öğrenme güçlüğü sorunu çekenlerin de kendinden bir şeyler bulabileceği kitapta ayrıca genç bir insanın yaşamına da tanık olacaksınız.

İlkokulum

“İlkokulum Lütfü Erçin İlkokulu oldu. Orada zor günler geçirdi çünkü kendimi yalnız hissettim. Okula hiç gitmek istemedim, çok ağladım, yemek bile yemedim. Başka bir arkadaşım da beni öyle gördüğünde yemek yemedi, bana destek oldu. Ondan sonra İbrahim Hakkı Konyalı İlkokulu’na gittim. Evime yakın olduğu için yürüyerek gidiyordum. İlk başlarda tek başıma yürüyordum daha sonra arkadaşlarımla yürümeye başladım, çok mutluydum. Ama bir gün tuvaletten çıktıktan sonra sınıfımı bulamadım(yön bulamama durumum da öğrenme güçlüğünden kaynaklı) ve çok korktum. Nasıl ağlıyorum, nasıl ağlıyorum…” Abidin Cem Güner

Çocukluğumu Ört Üstüme

Cocuklugumu Ort Ustume

Şair Şevket Karakış’ın, Kültürkent Kuledibi Yayınları’ndan çıkan ‘Çocukluğumu Ört Üstüme’ şiir kitabı hakkında şair-yazar Yılmaz Odabaşı, “Karakış, şiirin yol arkadaşı ve hayatımda, kalbinde ilişkilerinde şiire yer açmış bir insan, bir şair… Farklı dillerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı Mezopotamya’nın kadim topraklarında acıdan ve sevinçten payını almış bir insan. Karakış, şiirin gündelik hayattan kovulduğu şu dönemlerde ağır adımlarla olsa bile şiire olan düşkünlüğünü sürdürmekte, özgün ve başarılı bir şiir yazmanın yanı sıra iyi bir yorumcu olmakla da dikkat çeken şair. ‘Çocukluğumu Ört Üstüme’ adlı kitabıyla, şiirin yörüngesinde ve imgenin kapısında bizlere selam veriyor. Bu selama, selam durmamak olmaz” ifadelerini kullanıyor.

Desem ki Özlemedim

“Suskunduk, / Ve bu son suskunluğumuz değildi./ Senin gülüşüne daldığım zaman/ bir kemanın hıçkırığında dillenir sessizliğim./ Şimdi, bir yanım/ yürümeyi öğrenen çocuk telaşı, titrek/ bir yanım/ yıldızların kümelenmiş yalnızlığı, zehir zemberek./ -gitgide daralıyor yüreğim-/ Kekeme düşler kuruyorum sensiz, ışın hızıyla akıp giden zamanda./ Kulaklarımda yöresi belirsiz dalga sesleri-/ Say ki kimsesiz diyarlara gittim kapılıp rüzgarına saçlarının/ fısıltı gibi çekildim içinden/ sessizce kapandı sana akan yollarım.” Şevket Karakış

Şair Karakış’ın şiirleriyle bir kez karşılaştınız mı, artık ne de görürseniz tanırsınız, o’na aittir, bir noktada da size ait. Karakış’ın şiirlerinde ; sesi, sessizliği, yarayı, suçu ve çığlıkları duyarsınız.

“Duymak istediğin ses, yaraları sağaltan, en güçlü dermandır” diyor şair. Ve ekliyor: “İmgelerin abdestsiz kıyısında gezinir durur şiir, sevdası dillenmiş kadın yalnızlığında.”

Ayrıca Karakış’ın etkinliklerde okuduğu, onunla bütünleşen Edip Cansever’in ‘Mendilimde Kan Sesleri’ şiirini de yaşarsınız.

“Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar

Mendilimde kan sesleri.” Edip Cansever

Çocuklar için

Meraklı Gezgin Merih

Meraklı Gezgin Merih

Eğitimci, şair ve yazar Hatice Altunay’ın Akdoğan Yayınları’ndan çıkan ‘Meraklı Gezgin Merih’ isimli öykü kitabı 6-9 yaş arasındaki çocuklara hitap ediyor. Kitabın başında dinozor türleri: “Spinasaurus, diplodocus, Tyrannosaurus rex” hakkında bilgiler yer alıyor. Ardından inek, tavuk, karınca, sincap, sivrisinek, at, eşek, baykuş ve limonu bilmecelerle anlatıyor. Sonrasında ise çocuklara ailelerle birlikte kendilerini geliştirmeleri için hazırladığı soruları yöneltiyor, yazar. Yanıtlanması beklenen sorular ise: “En sevdiğiniz sebzeleri yazınız, en sevdiğiniz meyveleri yazınız? Bölgenizde yetişen bitkileri öğrenelim. Bölgemizde yaşayan hayvanları öğrenelim. Gezdiğiniz bir yerin öyküsünü yazalım.”

Öğretmen Altunay, eğitimci kişiliğini ‘Meraklı Gezgin Merih’te yansıtıyor. Çocukların öğrenme sürecine katkı sunacak olan kitap, minik okurlarını bekliyor.

Atatürk Çiçeği

Ataturk Cicegi

Altunay’ın Baygenç Yayıncılık’tan çıkan ‘Atatürk Çiçeği’, çocuk şiirleriyle çocuklara küçük yaştan itibaren şiir sevgisini aşılıyor.

Cumhuriyet

“29 Ekim benim doğuşum

Ben Cumhuriyet çocuğu

Adım Cumhuriyet

Annemin adı Hürriyet

Babamın adı Servet

Benim için

Cumhuriyet vazgeçilmez.

En büyük servet” Hatice Altunay

Arslan Bayır, ‘Atatürk Çiçeği’ hakkında şunları belirtiyor: “ Kitap çocuklarımıza hem Atatürk sevgisini aşılayacak hem de şiiri sevdirecek nitelikte bir eserdir. Çocuk kitabında anlaşılmaz imgeler gerek yoktur. Şairimizde de bunu göz önüne alarak herkesin anlayacağı bir dille şiirlerini yazmıştır. Atatürk’ü anlatmak doğumdan ölümüne değil, yüreğimizdeki yerine kadar anlatmaktır önemli olan. Çanakkale ruhu, bağımsızlık ateşi ve Cumhuriyet. Kitabın asli konularıdır. Her çocuğun kendisini bulacağı ve elinden bırakmayacağı bir eser olarak şairimizi kutlamak gerekir.”

Tuğçe Yerdelen