Ünlü bir tekrar var ya ?
Her şeyin,
Haddi…
Hududu…
Sınırı…
Vardır diye …
Buradan bakınca ?
Sınır tabiri çok yönlü,
Anlamları içinde taşıyor …
Coğrafi anlamına,
Haritalar şekil veriyor…
Askeri anlamına,
Hava-kara-deniz çizgileri şekil veriyor…
Limit anlamına,
Alt üst değerleri şekil veriyor…
Kısıtlama anlamına,
Kurallar şekil veriyor…
*
Şimdi gelelim,
Sınırsızlığın,
Kutsallaşarak yaşam biçimine dönüştüğü günümüze …
+
Yeni Türkiye’nin,
Yeni Türkiyelileri,
Bütün sınırları “ zorlamaya “ hatta,
Sıfırlamaya başladılar iyi mi ?…
- Ahlaki sınır yok !…
-Düşünsel sınır yok !…
-Kişisel yok !…
-kitlesel sınır yok !…
Böyle olunca da,
- Beka sorunu,
çözümsüz sınıra indirgendi !
- Açlık sınırı,
30 bin TL’ye …
- Yoksulluk sınırı,
91 bin TL’ye fırladı …
Ve !
Sınırsızlıklar,
Sinirleri yıpratmaya - yok etmeye başladı…
Sinir çatışması meydana gelince,
Psikolojik çöküntü her alanda assolist olmaya başladı …
Dil…
Din…
Yasa…
Bilim…
Asli mecrasından çıktı,
Şüphecilik,
Kararsızlık hüküm sürmeye başladı …
*
Sonuç olarak …
Devlet yetkisiz,
Millet etkisiz,
Sınırlar içinde boğuşmaya başladı …
Korkarım,
Bu boğuşma !
Sınırları zorlayarak,
Emperyalist taşeronların katkısıyla,
Tarihten ve coğrafyadan silinme noktasına taşımaz ülkeyi !