BURCU YANAR/ÖZEL HABER
İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi açıldığı günden bu yana pek çok eleştirinin odak noktası olmaya devam ediyor. Modern tıbbın kaleleri olması beklenen şehir hastaneleri, artık sağlık hizmetinden çok alışveriş merkezlerini andırıyor. İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nin içinde yer alan fast food zincirleri, kozmetik mağazaları, kafeler ve marketler hem vatandaşların hem de sağlık çalışanlarının tepkisini çekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerin ticari alanlara dönüşmesine göz yumması “hastane mi, alışveriş merkezi mi?” sorusunu akıllara getiriyor. Bu çelişki, kamu sağlığı anlayışının nerede durduğunu sorgulatıyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir 2 Nolu Şube Eş Başkanı Başak Edge Gürkan, Sağlık Bakanlığı’nın AVM benzeri hastaneler açarak bütün bütçeyi oralara akıttığını söyleyerek, “Son dönemde Sağlık Bakanı obezite ile mücadele için kilolu yurttaşlarımızın tespit edileceğini açıkladı. Sokak ortasına stantlar açarak yurttaşlarımızın mahremiyetini de ihlal ederek ölçümlere başladı. Bu tespitlerin sonucu olarak Bakanlığın ne yapacağını bizler de merakla bekliyoruz açıkçası, ücretsiz diyetisyen desteği mi verilecek, ücretsiz spor desteği mi sağlanacak. Öncelikle sağlıklı beslenme tüm devletin yurttaşlarına sağlamak zorunda olduğu bir haktır. Ancak maarif model için milyarlarca lira bütçe ayıranlar çocuklar için bir öğün sağlıklı yemeğe bütçe bulamıyor. Yine aynı şekilde devasa büyüklükte bütçe ayrılan şehir hastanelerine bakalım; Sağlık Bakanlığı obezite ile mücadele edeceğiz derken alışveriş merkezi benzeri hastaneler açarak, bütün bütçeyi oraya akıtarak mı obezite ile mücadele edecek” dedi.
Çelişkili hizmet
Sağlık Bakanlığı’nın kendi içinde çelişki yaşadığına vurgu yapan Gürkan, “İzmir Şehir Hastanesi’nde obezite ile mücadele ettiğini iddia eden Sağlık Bakanlığı aralarında uluslararası bir fast food dükkanı ile birlikte birçok hazır gıda vb. ürünün satıldığı hatta zincir güzellik mağazalarının bile olduğu onlarca işletmenin açılmasına izin veriyor, bu bir çelişki değil midir? Hastaların ihtiyacı bir hastanede fast food restoranları mıdır, yoksa nitelikli bir sağlık hizmeti midir? Şehir hastanelerinde kamusal bir sağlık hizmeti vermekten çok ticari işletmelere alan açmak kamu anlayışı ile ne kadar uyuşmaktadır?” sorusunu da yöneltti.
Hazır gıda işletmeleri kapatılmalı
Şehir hastanelerindeki hazır gıda işletmelerinin kapatılarak sağlıklı bir toplum için bütçe ayrılması gerektiğine dikkat çeken Gürkan, “Buradan çıkaracağımız sonuç aslında Sağlık Bakanlığı’nın obezite ile mücadele derken ikiyüzlü tavrıdır. Şehir hastanelerine devasa bütçeler ayrılırken asıl bütçe ayrılması gereken yurttaşların sağlıklı gıda hakkıdır, nitelikli sağlık hizmetidir. Hem çalışanlar için hem hastalarımız açısından herhangi bir fayda sağlamadığı gibi sağlıksız bir toplumun önünü açıyor. Sağlık Bakanlığı gerçekten obezite ile mücadelede samimiyse öncelikle kendi hastanelerinde fast food, hazır gıda vb. satılan işletmeleri kapatmalı, şehir hastanesi gibi Sağlık Bakanlığı bütçesinin çoğunu gasp eden şehir hastaneleri uygulamalarından vazgeçmeli ve sağlıklı bir toplumun gereği için bütçe ayırmalıdır” sözlerine yer verdi.
Hastaneler, ticarethane değil
Hastanelerin ticarethaneye dönüşmemesi gerektiğini belirten Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, “Özel kamu işbirlikleri yapılan şehir hastanelerindeki işletmeler özel şirketlere ait. Bunların hastanelerin içinde bulunması doğru değil. Hastanenin içine giren vatandaşın orada börek çörek kokusu alması ne kadar sağlıklı? İnsanlar hastanelere sağlık hizmeti almaya geliyor. Buralar ticarethane değil. Burada hem fast food gıdalar hem kozmetik ürünler satışı yapılması şehir hastanelerinin ticarethane mantığıyla yapıldığının bir göstergesidir. Bu ticari işletmeler kamu eliyle değil özel şirket eliyle yapılıyor. Para getiren yerler özel şirkette, diğerleri kamunun elinde” dedi.