Ricatın komedisi

CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaşanan kepazeliği izlerken yanımdaki dostum sordu: “Türkiye nereye gidiyor?”

Dedim ki:

“Türkiye hiçbir yere gitmiyor… Olduğu yerde bile saymıyor. Aksine hızla geri çekiliyor. Adı da kondu: ricat. Hem de görkemli, törenle, mehter marşıyla ricat.”

Yüz yıllık Cumhuriyet… Binbir bedelle, acıyla, umutla kurulmuş bir demokrasi hayali… Şimdi bakıyoruz: Ortaçağın karanlık koridorlarının kapıları tek tek açılıyor.

Hukuk mu? Çöp kutusunda.

Ahlak mı? Saray merdivenlerinde ayaklar altında.

Siyaset mi? Yandaş ihale dosyalarının arasında unutulmuş.

Tek bir hedef var: “Asrın lideri”nin, “emri hak vaki olana kadar” koltuğunda oturması.

Geri kalan; köylünün derdi, işçinin alın teri, yatağa aç giren çocuğun rüyası… Onlar ricatın kitabına yazılmıyor.

***

Ama sevinelim! Uzaya gidiyoruz… 55 milyon dolarlık biletle! Yerli ve milli savaş uçağı yapıyoruz… Motoru Amerikalıdan, kanadı Avrupalıdan, elektroniği Güney Kore’den. Uçak gemimiz var… Uçağı yok, pisti yok… Ama şov büyük! Ricatın sahne dekoru tamam.

Köprülerimiz var… Geçiş garantili. Otoyollarımız var… Arabasız bile para ödüyorsun. Hastanelerimiz var… Hasta garantili! Yani sağlığın değil, hastalığın teşvik edildiği yeni ekonomi modelimiz.

Ve hukuk tiyatrosu…

İstediğimiz yasayı çıkarıp adına “hukuk” diyoruz. İstediğimiz mahkeme kararını yazdırıp sonra itiraz edenlere “hukuka saygılı olun” diye öğüt veriyoruz. Yani önce sopayı gösteriyoruz, sonra da “bu sopaya saygı duyun” diyoruz.

Belediye başkanlarını tutukluyoruz, gazetecileri hapse atıyoruz, avukatları susturuyoruz. Yetmiyor, ülkenin birinci partisi CHP’yi bölmek için devletin bütün imkanlarını seferber ediyoruz. Bu da yetmezse, il kongresini iptal ettiriyoruz… Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku işte böyle işler çünkü…

***

Ve sen bana hala soruyorsun:

“Daha neler olabilir?”

Anlatmayayım dostum… Çünkü anlatırsam kahkahadan mı, yoksa sinir krizinden mi bayılırsın, bilemem. Bu yük, tek başına insanın belini kırar.

Bütün bunlara boyun eğip izin vereceksen; ricat et! Köyüne dön, toprağına dön, aklına dön. Çünkü bu sahnede ileriye doğru tek bir adım yok. Ricat var… Hem de alkışlı, bol şatafatlı, tarihin en pahalı geri çekilişi.