İstiklal Savaşı ile kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmakla, Türk olmakla gurur duyuyorum. Ama ne yazık ki, Türkiye’nin dünyadaki yeri ve saygınlığı özellikle son 23 yıldır giderek azalıyor. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, insani özgürlük, cinsiyet eşitsizliği, yolsuzluk algı endekslerinde, Türkiye’nin yeri 200 dolayındaki ülke arasında hep en diplerde yer alıyor.
Hal böyle olunca, dünyanın birçok ülkesi Türkiye’ye vize uygulamaya başladı. Bırakın gezmek için turist olarak gitmeyi, iş adamlarımız bile en çok ihracat yaptığımız Avrupa ülkelerindeki fuarlara katılamaz hale geldi.
Biz Türkiye’de 10 yıldan fazla bir süredir devletin açıkladığı verilere göre 3.5 milyon ama iddialara göre 10 milyona yakın sığınmacıyı vizesiz yurda soktuk. Boğazımızdan kestik, ekmeğimize ortak ettik. Suriye bile 6 Temmuz 2025 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamaya başladı. Özetle Türkiye Cumhuriyeti devletinin verdiği pasaportun gümrük giriş ve çıkışlarında pek bir değeri yok.
Ama pasaportlarımız, ateş pahası. 10 yıllık pasaport harcı ve defter bedeli, son üç yılda 1703 liradan 12 bin 409 liraya fırladı. Son üç yılda 7 kat artmış. Dünyanın en pahalı pasaportu bizde…
Yabancı ülkeler, Türk pasaportlarına vize uygulayıp kendi ülkelerine gelmelerini engellemeye çalışırken, bir diğer engel de bizzat bizim devletimizden geliyor. Merkez Bankası, aman enflasyon artmasın diyerek, işçi ve memura beklenen enflasyon kadar zam yapma önerisinde bulunurken, 2025 yılında zamlar yüzde 30 seviyesinde kalmışken, yurt dışı çıkış harcına önceki gece yüzde 41’lik zam geldi, 710 liradan 1000 liraya yükseldi. Yılbaşından bu yana gelen zam ise yüzde 100.
Yurt dışı çıkış harcına gelen zamlar ile pasaport harç bedellerindeki fahiş artışları uzun uzadıya yazmaya gerek yok. İki grafik de çok net gösteriyor.