Öğretmene öğretme !

24 Kasım yine geldi…Yeni bir Öğretmenler Günü… Ve yine aynı törensel masallar, aynı klişeler, aynı “başımızın tacısınız” cümleleri…Sanki ülkede eğitim uçuyor da bir tek öğretmen fark etmiyormuş gibi.

Gerçek ise acı değil; düpedüz skandal ! Öğretmenler tarihinin en ağır ekonomik ve psikolojik yükünü taşıyor. Ve iktidar, “reform” adı altında bu yükü daha da ağırlaştırıyor.

Son yıllarda eğitim politikası diye açıklanan ne varsa; bir öncekinin makyajlı versiyonu. Ve bu sistemde öğretmenlerin özlük haklarını ara ki bulasın. Öğretmen, sistemin kamburu gibi görülüyor. Hak verilmiyor, söz tutulmuyor, gelecek vaatleri ise sosyal medya videosundan öteye geçmiyor. Sözleşmeli, ücretli, proje okulu, taslak yönetmelik…Hepsi aynı amaca hizmet ediyor…Öğretmeni güvencesiz bırak, kolay yönet, itiraz edeni kapı dışarı et.

Oysa bu ülkenin banisi Mustafa Kemal Atatürk, bir asır önce “Öğretmen vekilden fazla maaş almalıdır” demişti. Bugün ise vekilin arabasının lastiği bile öğretmenin bir aylık maaşından pahalı. Almanya’da öğretmen toplumun en itibarlı figürü…Bizde ise geçim sıkıntısının en ağır darbesini yiyen meslek grubuna dönüşmüş durumda.

Bir hesaba göre atanamayan 700 bin öğretmen var. Ve bu 700 bin atanamayan öğretmen, “politik tercih”in utanç vesikası olarak orta yerde duruyor. Bu rakam, bir hükümetin eğitim politikasının çöküş belgesidir. Her seçim döneminde umut dağıtıp sonra kapıyı kapatmak, artık sadece siyasi manipülasyon değil; aynı zamanda bir hak gaspıdır. İktidarın yıllardır tekrarladığı “atama yapacağız” deyip palyatif çözümler üretmesi ise bir hipnoz bir göz boyamadır. İktidar, kulağının üzerine yatmış ve çığlıkları duymuyor Hala daha öğretmene, kendi istediğini dikte ettirip öğretmeye çalışma gayretinde.

***

Hal böyleyken; 2026 eğitim bütçesinde de öğretmenlere “oh dedirtecek” hiçbir değişiklik yok. Öğrenciler için de durum aynı…Okullarda temizlik malzemesi yok, kırtasiye yok, bakım yok, ısınma yok…Ama seçim yılı geldiğinde billboard çok, propaganda bol. Gerçek şu ki; çocukların eşit eğitim hakkı sistematik biçimde yok ediliyor. Ve iktidar bunu yıllardır görmezden geliyor.

Peki iktidarın bu tabloya herhangi bir yanıtı yok mu?

Olmaz olur mu?

“Çalışıyoruz” diyorlar…

Evet, çalışıyorlar… Ama sadece öğretmenin ve öğrencilerin haklarını törpülemek için.

Her yıl olduğu gibi 24 Kasım bittiğinde nutuklar silinir, çiçek fotoğrafları kaybolur…Ama ülkenin öğretmenleri oldukları yerden yine aynı sert gerçekle baş başa kalır..

Sonuç olarak; bu ülkede eğitim düşünülmüyor; yönetiliyor. Öğretmen saygı görmüyor; idare ediliyor. Ve bugünün iktidarı, eğitimi bir ülke meselesi değil, bir kontrol mekanizması olarak görüyor.