Öğrencileri mağara devrine geri götürdüler

Gençler için üzülmemek elde değil. Siyasette “Cehaletin ferasetine güveniyorum” diyen zihniyetin, “Aç bırak itaat etsin, cahil bırak biat etsin” politikasının en mağdur kesimi gençler oldu.

Dindar ve kindar nesil yetiştirme adına eğitim kalitesini düşürdüler. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) verilerine göre, 2018-2022 yılları arasında ekonomik zorluklar, kiralardaki yüksek artış ve gelecek kaygısı gibi nedenlerle 1 milyon 957 bin öğrenci üniversitede kaydını sildirdi. 2022 sonrası veri elimizde bulunmuyor ama kendi kenti dışında eğitim görenlerin sayısının da hızla düştüğünü söylemek yanıltıcı olmaz.

***

Üniversite öğrencilerinin en önemli sorunlarının başında barınma ve beslenme geliyor. Mağara devrinden bu yana insanlığın en önemli sorunu olan barınma ve beslenme sorununu, 21’inci yüzyılda üniversite öğrencileri için tekrar sorun haline getirmek, devletin büyük bir ayıbı olmadı…

İktidar, öğrencilere bir öğün yemek verilmesi önerisini de mecliste hiç utanıp sıkılmadan ret etti. Onlar için, yandaş müteahhitlerden ve sığınmacılardan para kesip kendi öğrencilerine, yeterli protein ve vitamin sağlayacak beslenme harcaması yapmak kolay bir siyasi karar olmasa gerek.

Öğrencilerin barınma sorununun çözmek, devletin temel görevi. Ancak devlet bu işi layıkıyla yapmıyor. AKP iktidarı döneminde öğrenciler, bilinçli olarak tarikatların kucağına itiliyor. Gençlere yönelik yurt yapan muhalif belediyelere de her türlü engeli çıkarıyorlar. Son olarak AKP milletvekilleri meclise bir önerge vererek, belediyelerin öğrenci yurdu açmasını engelleme girişiminde bulundular. Yine belediyelerin ucuz kent lokantaları ya da üniversite kampüsleri önünde çorba ve yemek dağıtmalarını önlemeye çalışıyorlar.

***

Kanun teklifine göre, öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumlara, ruhsat ve izinler, ortaokul ve ortaöğrenim düzeyinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, yüksek öğretim düzeyinde ise Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından verilecek. Bakanlıklar bu yetkiyi valiliklere devredecekler. Bakanlık ve valiliklerin bu yetkiyi tarikatlar lehine kullanacağını söylemek için kahin olmaya da gerek yok.

Üstelik Maliye Bakanlığı, tarikatlara paralel vergi dairesi gibi vergi toplama yetkisi de vermişti. Bu tür tarikat ve vakıfların yaptığı işe “Gıda Bankacılığı” deniyor. Ayni ve nakdi gıda yardımı, giyim yardımı, cami yaptırma derneği, yurt yaptırma gibi faaliyetler için Bakanlar Kurulunun yetki verdiği tarikat ve cemaat vakıflarının topladığı bağışların tamamı vergiden muaf. Diğer vakıf ve dernekler için vergiden muafiyet oranı ise sadece yüzde 5…

Sistem şöyle işliyor:

Diyelim ki bir şirket ya da şahıs için, 100 milyon lira vergi tahakkuk etti. Bu şirket ya da şahıs tarikatlarla anlaşıyor. Yurt yaptırma yardımı için tarikat iş adamına 100 milyon liralık bağış makbuzu kesiyor. Ama tarikata 100 milyon lira ödeyip ödemediği belli değil. Örnek olarak 50 milyon lira ödüyor. Böylece devlete 100 milyon yerine tarikata 50 milyon lira veriyor. Maliye nezdinde de vergi kaçırmış olarak değil, aksine vergisini tam olarak ödemiş olarak görülüyor. Tarikat da aldığı bu 50 milyon liranın bir kısmını yurt yapımı için kullanıyor, bir kısmını da kendi hiyerarşisi içinde paylaşıyor. Nitekim tarikat şeyhlerinin milyarca dolarlık serveti, yakınlarının oğulları, kızları, damatları, gelinlerinin bindikleri otomobiller ve yaşadıkları şatafatlı hayat herkesin gözünün önünde sürüp gidiyor.

***

Vatandaşa hizmet için toplanması gereken vergiler tarikatlara akıyor, gençlerimiz tarikatların kucağına itiliyor. Devlete ait Kredi ve Yurtlar Kurumunda yer bulabilen öğrenciler ise bu yurtlarda ağır baskı görüyor. Kendilerine biat etmeyen öğrencileri, türlü bahanelerle bu yurtlardan uzaklaştırıyorlar. Bu soruna bir nebze çözüm getirmeye çalışan belediyeler ile yurtsever kurum ve kuruluşların öğrenci yurdu açması engellenmeye çalışılıyor.

Gençlerin sorunları o kadar çok ki, hepsini tek tek yazmaya kalksak ciltler dolusu kitap olur. Fırsat buldukça, hayal kurma hakları bile ellerinden alınan, gelecekleri çalınan gençlerin sorunlarına değineceğim. Mağara devrinden beri en temel ihtiyaçlar hiyerarşisinin en başında yer alan barınma ve beslenme sorunu ile başladım.