Gel de gülme…
CHP’nin her türlü olanağı önüne serdiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yaptığı Mustafa Sarıgül, yeni parti kurmak için harekete geçti.
Şişli’de CHP’den aday olamayınca DSP’ye geçen, orada bile seçimi kaybeden Sarıgül, yüzde 1’lik bir parti kurup pazarlık yapabilir miyim düşüncesiyle Türkiye Değişim Hareketi’ni partileştirmeye çalışıyor.
****
Benzer bir süreci Muharrem İnce götürüyor.
Onu biraz daha ayrıntılı analiz etmek gerekiyor.
****
Türk siyasetinin en uzun soluklu partisi CHP’nin temel yönelişlerini birkaç evreye ayırmak gerekiyor.
1938’e kadar olan Atatürk dönemi…
Bir siyasal örgütlenmeden çok devletin bir kurumu gibi desteklenen, itibar gören, herkesi içine alan yapının olduğu yıllar…
İsmet İnönü’nün ‘Milli Şef’ olarak ülkeyi yönettiği dönem…
1938-45 yıllarında Mustafa Kemal çizgisi kısmen korundu. Buna CHP’nin ikinci dönemi diyebiliriz….
CHP üçüncü dönemde yani 1945-50 arasında Amerikancı, sol düşmanı bir politik hat izledi.
1950 sonrasında Demokrat Parti’nin karşısında konumlanan, kuruluş dönemi ideolojik-kuramsal görüşlerini savunmaya çalışan bir CHP oldu.
****
1950-60 arasında partinin A takımından pek çoğu CHP’den istifa etmiş, kimi bağımsız kalırken, kimi DP’ye geçmişti.
CHP’de başbakanlık yapmış Şemsettin Günaltay bile DP’ye girmişti.
Kişisel gelecek peşinde koşanların yeri her dönem muhalefet değil iktidar olmuştur.
****
Benzer bir durum AKP döneminde de yaşandı.
CHP’de Baykal’ın karşısına genel başkan adayı olmuş, genel sekreterlik yapmış Ertuğrul Günay, bütün söylemlerinin, düşüncelerinin aksine hareket eden AKP’ye geçmiş, bir süre kullanıldıktan sonra kan uyuşmazlığı nedeniyle devre dışı bırakılmıştı.
Savcı Sayan gibi karikatür tipleri saymıyorum.
*****
Sol siyasetin yıldız isimlerinden Muharrem İnce’nin çıkışını bunlara benzetmek mümkün değil elbette…
Yine de sonuçtan giderek konuşursak, siyasal iktidarın ömrünü uzatacak bir hamle yapıyor.
Burada soru şu?
Muharrem İnce, genel başkanlık dışında ne istedi de olamadı?
İl başkanlığı, milletvekilliği, grup başkanvekilliği, cumhurbaşkanı adaylığı…
“Ben genel başkan olamadım, onun için ayrılıyorum, yeni parti kuruyorum” demek siyasal bir gerekçe olamaz.
Muharrem İnce’nin birikimi, tavrı, çalışkanlığı, kapasitesi genel başkanlık için uygun olsaydı, CHP delegesi buna ikna olabilseydi, hiçbir güç onu durduramazdı.
Çünkü CHP tabanı emir-komuta ile idare edilemeyecek kadar araştıran, okuyan, düşünen, eleştiren, sorgulayan bir yapıya sahip...
****
Yine de Muharrem İnce’yi Sarıgül’den ayırıyorum çünkü o CHP’nin yeni ideolojik duruşuna karşı bazı eleştiriler getirmeye başladı.
Ancak yeterli değil…
Örneğin, Muharrem İnce’nin, CHP yönetimine şu eleştirileri yapması gerekmiyor muydu?
PKK silahlı mücadeleyi bırakmadan ‘Kürt sorununu çözeceğiz” demek, TBMM eliyle yeni bir çözüm süreci sunmak, ulus devleti savunan CHP’nin temel politikası olabilir mi?
AKP-MHP bloğunun unutturmaya çalıştığı, en son petrol anlaşmasıyla dünyaya ilan edilen Suriye’de ABD öncülüğünde kurulmaya çalışılan terör devletine karşı CHP neden bir söylem geliştirmiyor?
Ülkenin en önemli güvenlik sorunu oradan kaynaklanmıyor mu?
Yedi düvele savaş açarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran CHP, Mustafa Kemal’in anti emperyalist çizgisini ne zaman terk etti?
****
AKP-MHP bloğunun kaybedecekleri bir seçim yaklaşırken, Muharrem İnce’nin ayrı bir parti kurması, CHP’den kopması kabul edilemez.
Hayır, alacağı oy miktarından dolayı değil...
Güzel konuşuyor diye Muharrem İnce’nin peşine takılanların uğrayacağı hayal kırıklığının yaratacağı umutsuz ortamın büyümesinden…
****
Bu yazının dipnotu: Hiç kuşkum yok; hem Sarıgül hem de Muharrem siyasetin sadece kenar süsü olacaklar.