Madenci yağması suyu da kuruttu

Türkiye’nin dört bir yanında doğayı zehirleyen yabancı sermayeli ve yandaş yerli ortaklarından oluşan altın madencileri, en son olarak güzelim tarım kenti Uşak’ın suyunu tamamen kuruttu. Gelen haberlere göre, Uşak Belediyesinin vatandaşa fatura ettiği yıllık su miktarı 11 milyon metreküp, TÜPRAG Altın Madeninin kendi beyanına göre tükettiği su miktarı 12 milyon metreküp. (Bu yazı yazıldıktan sonra, ilgili maden şirketi, harcanan sunun 12 milyon metreküp değil, 1,2 milyon metreküp olduğunu açıkladı) Ancak şurası burası bir gerçek ki altın madencileri de kömür madencileri de yeraltı su kaynaklarını hoyratça tüketmektedir. Sorun sadece Uşak ta değil, Türkiye’nin her tarafındadır.

Defalarca yazdım. Her fırsatta yazmaya devam edeceğim. Türkiye’de yapılan madencilik, tıpkı Afrika ülkelerindeki gibi sömürge ülke madenciliğidir. Türk ekonomisine ve Türk halkına en ufak bir katkısı yoktur. Milli gelir içindeki payı sadece yüzde 1’dir. Bu yüzde 1’den de Türk halkına ve Türk devletine düşen neredeyse sıfırdır. Şöyle örnek vereyim. 10 bin liralık bir gelir var. Bunun 9 bin 998 lirasını madenci ve o madenciye imtiyazlı ruhsat veren siyasetçi-bürokrat alıyor, kalan 2 lira da devletin… Artık o 2 liralarla Uşak’a büyük bir baraj yaparsınız gari!

“Bu rakamı nereden buldun? Altın madenciliğinde devletin payı yüzde 15 değil mi?” diye soranlar çıkabilir. Bu verinin kaynağı da bizzat Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı… CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine, eski Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in verdiği yanıttan anlıyoruz ki, devletin aldığı pay, sadece on binde 2… Maden şirketleri, 39 bin kilo altın çıkarmış, devlete sadece 9.5 kilo pay vermiş. (9.5/39000 = 0.0002)

Diğer madencilik faaliyetlerinde ise bu pay kâğıt üstünde yüzde 1 ile yüzde 4 diye tanımlanmış ama gerçekleşmeler, binde 2 ile binde 5 arasında değişiyor. ABD, Ukrayna arasındaki anlaşmada bile değerli toprak elementlerinin paylaşımında karın yüzde 50’si Ukrayna’ya bırakılıyor. Bizdeki oranlar kar değil, ciro üstünden. Ama cirodan kâra dönüştürüp hesaplarsanız, binde 5’ler, on binde 2’ler yüzde 2 ile yüzde 9 arasında değişiyor. Amerika, Ukrayna’yı sömürecek diyoruz da, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği yüzde 50 nerede, bizimkilerin verdiği yüzde 9 nerede? (Bu hesabı İSO 500 madencilik şirketlerinin bilançoları üzerinden daha önce yapmış ve 2 Mart 2025 Pazar günü 12 Punto’da yayınlamıştım. Hesabın detayını merak edenler 12 Punto Haber sitesine girip 2 Mart tarihli yazımı inceleyebilirler.)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e bir önerim var. Dinamik bir şekilde Türkiye’nin dört bir yanında mitingiler yapıyorsunuz, halkı coşturuyorsunuz. Konuşmaların içeriğinden sıkılanlar ya da yetersiz bulanlar da var. Sanırım bunlar sizin de kulağınıza geliyordur. Ama eylemsiz bir CHP’den sokağa ve meydanlara çıkan bir CHP’ye geçişi önemsiyorum. Önerim şu: En kısa zamanda Uşak’ta bir miting yapın. Halkı coşturun ama Türkiye’deki sömürge madenciliğine yönelik çok net bir mesaj verin. Mesela…

“Tüm maden arama ve işletme ruhsatları iptal edilecektir. Doğayı katleden, tarım alanları yok eden firmalar ile bu firmalara izin veren en küçük bürokrattan başlayıp sorumlu siyasetçiye kadar, bağımsız yargı önünde hesap sorulacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde olduğu gibi, madenlerin araması devlet kuruluşu MTA, işletmesi de devlet kuruluşu Etibank tarafından yapılacaktır. Teknolojik yetersizlikler halinde yerli ve yabancı şirketlerle ortaklık kurulabilir, ancak hiçbir maden ve değerli toprak elementi hammadde olarak ihraç edilemez.”

Bunu söylediğinizde Türkiye’yi yağmalamaya gelenler ile imza atan bürokratlar iki kere değil beş kere düşünür. Bunu söylediğinizde, Türkiye’yi yağmalamaya gelen madenciler, Avrupa’nın istinaf mahkemelerinde Türkiye’ye kolay kolay sömürge ülke hukuku uygulanmasını talep edemez. Yok, bu mesajı vermeyip sadece kendi tabanınızı coşturacaksanız, Uşak mitingi önerisini hiç ciddiye almayın.