EGE SAATİ GAZETESİNDEN MÜRVET KUBAY'IN ÖZEL HABERİ

Cumhuriyet Halk Partisi'nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan dava, bugün kritik bir duruşmaya sahne olacak. Ege Saati’nin sorularını yanıtlayan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, üç olası senaryonun Türk siyasetine olası etkilerini ve yargı sürecinin arka planındaki senaryoları değerlendirdi.

Olası senaryolar

Senaryo 1: Mahkeme kurultayı geçerli sayar, Özgür Özel devam eder. Statüko sürer ama iç barış sarsılır. Kalaycıoğlu, bu senaryoyu, “Kurultayın geçerli sayılması durumunda mevcut yönetim görevine devam edecek. Ancak Kılıçdaroğlu’nu destekleyen hizipler, ya tasfiye edilecek ya da ayrılacak. Bu durum parti içi bölünmeleri artırabilir, yerel seçim zaferine rağmen birlik görüntüsü zedelenebilir’’ şeklinde yorumladı.

Senaryo 2: Mahkeme kurultayı iptal eder, Kılıçdaroğlu geçici olarak geri döner

Kalaycıoğlu’na göre bu dönüş, Özgür Özel etrafında toplanan “değişim” platformu ile Kılıçdaroğlu yanlıları arasında bir güç mücadelesini tetikleyebilir. Kalaycıoğlu bu konuda şunları söyledi:

“Kılıçdaroğlu’nun 2017’deki ‘yargı güvenilmez’ tutumundan bugün tamamen vazgeçmesi kamuoyunda soru işaretleri yaratıyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve onu destekleyen parti içi fraksiyon ile CHP yönetimi arasındaki gerginlik, partide bir yol ayrımına doğru ilerliyor. Kılıçdaroğlu’nun destekçileri ya partiden ayrılacak ya da dışlanacak. 4-5 Kasım 2023’teki 38. Olağan Kurultay’ın mahkeme tarafından ‘yok sayılması’ ve Kılıçdaroğlu’nun geçici olarak göreve dönmesi durumunda, parti içindeki gerilim ve iktidar mücadelesi daha da derinleşir. Kılıçdaroğlu’nun 2017'deki yargı eleştirileri ile bugünkü yaklaşımı arasında çelişkiler bulunuyor. 2017’deki ‘Adalet Yürüyüşü’ ve yargı eleştirilerinin aksine, bugün siyasal protestolardan uzak durarak yargı sürecinin beklenmesi önerisi, anlam kargaşasına yol açıyor.”

Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla CHP’ye geri dönmesinin parti içindeki huzursuzlukları artıracağına işaret eden Kalaycığlu, “Bu durumda Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla adeta bir kayyım gibi CHP’de göreve geri dönmesinin oldukça sıkıntılı olacağını düşünmemek için hiçbir neden bulunmamaktadır’’ ifadelerini kullandı.

333-8

‘Sultanizm rejimi’

Senaryo 3: Mahkeme, kurultayı yok sayar, kimse görevi üstlenmezse ‘Kayyım” atanır’

Mahkeme kararı sonrası geçici yönetim atanamazsa, İçişleri Bakanlığı tarafından kayyım atanması gündeme gelebilir, bu durumda yalnızca CHP değil, muhalefet kurumsal meşruiyetini kaybedebilir. Kalaycıoğlu bu senaryoyu “sultanizm rejiminin tahkimi” olarak niteliyor.

Kalaycıoğlu’nu göre; 38. Kurultay’ın YSK gözetiminde yapılmış olması, hukuken iptalinin zor olduğunu gösteriyor. YSK’nin yetkili olduğu yerde, asliye hukuk ya da ceza mahkemelerinin devreye giremeyeceğini dikkat çeken Prof. Kalaycıoğlu; dava konusu 38’inci Kurultay’dan sonra yapılan 21’inci CHP Olağanüstü Kurultayı’nda mevcut yönetimin güven tazelediğini belirterek, açılan davanın anlamsız olduğunu söyledi. Kalaycıoğlu şöyle dedi:

Ersin Kalaycıoğlu-1

“Yargı kullanılarak partide bir ‘iç savaş’ tetiklenmek istendiği yönünde kamuoyunda güçlü bir algı oluştu. 30 Haziran 2025’teki (bugün) duruşma, yargının siyasal bir işlev görmeye başladığı, hukuki değil, siyasi bir bağlama evrildiği bir süreçte gerçekleşiyor gibi görünmektedir. CHP’nin 38. Olağan Kurultayı ile ilgili güçlü delillerin eksik olduğu ve iddiaların duyumlardan ibaret olduğu hissiyatı yaygın. Bu kurultaya dair Kılıçdaroğlu’nun başlangıçta bir itirazda bulunmamış olması da, davanın siyasi zeminde şekillendiğine dair bir izlenim yaratıyor. İtirazlar, kurultayda kaybedenlerin medya aracılığıyla yapmaya başladığı açıklamalarla ortaya çıkmış. Dolayısıyla, mahkemeden çıkacak kararın da siyasi tartışmalara yol açması ve CHP’yi hedef alarak, partinin itibarını sarsmak veya lider değişikliği ile daha büyük siyasi hedeflere ulaşmak amacı güdülmesi muhtemel. Bu bağlamda, CHP’nin iktidara alternatif olma rolünün engellenmesi ve gelecekteki anayasa tartışmalarına dahil edilmesinin amaçlandığı da açıkça söyleyebilirim.”

CHP’nin 31 Mart 2024’teki yerel seçim başarısı sonucu, Cumhurbaşkanı adayı olarak önseçimde 15 milyon oy alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte yürüyen Genel Başkan Özgür Özel yönetiminin yakaladığı ivmeyi değerlendiren Kalaycıoğlu, “Bu ivme yargı eliyle durdurulursa, halkta moral çöküşü ve umutsuzluk baş gösterir. Kılıçdaroğlu’nun yeniden lider olması, geçmişteki yenilgiyle anılan bir figürün yeniden sahneye çıkması anlamına gelecek. Bu da seçmende güven erozyonuna neden olabilir” diye konuştu.

Kalaycıoğlu’na göre, bu açıklamaların neye referans verdiği belirsiz. “Kamuoyuna net bir şey anlatılmadı. Bu nedenle açıklamalar spekülatif kalıyor.”

Başkan Şadi Özdemir başarılı sporcuları ağırladı
Başkan Şadi Özdemir başarılı sporcuları ağırladı
İçeriği Görüntüle

Kılıçdaroğlu’nun geçmişteki demokratik duruşuyla bugünkü yargı süreçlerine yaklaşımı arasındaki çelişki ise dikkat çekici.

‘Rejim krizi yaşıyoruz’

Kalaycıoğlu’na göre; dava sonucunda lider değişse de değişmese de CHP’nin kamuoyundaki imajı yıpranacak. Daha da önemlisi, bu dava muhalefetin birlik ve iktidar alternatifi olma iddiasını zayıflatacak. Kalaycıoğlu bu bağlamda “Kişisel kariyer hesapları değil, demokrasiye dönüş için birlik zamanı. Bu dava bir yargı süreci değil, bir rejim sınavıdır. Türkiye, siyasi partilerin iç yapısını kullanarak demokrasinin temellerini zedeleyen süreçlerle yüzleşiyor. 30 Haziran, yalnızca CHP için değil, Türkiye’nin siyasal rejimi açısından da tarihi bir eşiktir” görüşünü sözlerine ekledi.