İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclisi ekim ayı olağan toplantısı, Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, ekonomik program, enflasyonla mücadele ve para politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ekonomik Programın devreye girmesinin üzerinden 2 buçuk yıla yakın bir süre geçtiğini belirten Özgener, toplumun her kesiminin enflasyonun düşmesini istediğini ancak gelinen aşamada, enflasyonun düşürülmesi için katlanılan maliyetlerin de büyüdüğünü söyledi.

Üretim yapan sektörlerin performansında çok ciddi farklar olduğunu da kaydeden Özgener, şunları dile getirdi:

"Ekonomiyi ve sanayiyi sürükleyen sektörler olduğu gibi, kötü giden sektörlerin de olduğunu görüyoruz. Diğer ulaşım araçları, otomotiv gibi sektörler bir süredir sanayi üretim büyümesinin yüksek kalmasını sağlıyor; fakat ihracat yapan emek yoğun sektörlerden iyi sinyaller alamıyoruz. Bugün, sanayinin büyümeye yeterince katkı yapamaması ve çeşitli platformlarda paylaştığım kapasite kullanım oranlarında yüzde 70’in altında rakamları görmemiz iş dünyamızı fazlasıyla rahatsız ediyor. Sanayi üretiminin tüketimdeki artışın gerisinde kalmasını sağlıklı bir gelişme olarak görmüyoruz. Ülkemizde enflasyonun temel nedeni; genellikle talep, yani tüketim artışı olarak değerlendirilse de, arz tarafındaki kısıtlar da fiyatlar üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturabiliyor. Üretim kapasitesinin daralması veya bazı sektörlerde kapasite kullanım oranlarının düşmesinin, arz maliyetlerini yükselterek enflasyonist süreci besleyebileceğinden endişe ediyoruz. Bu nedenle, tedarik zincirlerinde ortaya çıkan maliyet baskılarını ve arz yönlü kısıtların fiyatlar üzerindeki etkisini dikkatle izlemek gerektiğine inanıyoruz. Tüketim talebinin yeterince yavaşlamadığı bir dönemde, arz kapasitesinin azalmasının, enflasyonla mücadele sürecini hem uzatacağını hem de maliyetini artıracağını düşünüyoruz."

Ekonomik Programın uygulamaya girdiği günden bu yana, sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarı için atılması gereken adımları her fırsatta dile getirdiklerini de ifade eden Özgener, şunları kaydetti:

İZFAŞ’ta 40 işçinin daha iş akdi feshedildi
İZFAŞ’ta 40 işçinin daha iş akdi feshedildi
İçeriği Görüntüle

"Orta gelir tuzağının aşılabilmesinin reçetesini daha önce defalarca sizlerle paylaştım: Teknolojik dönüşümün hızlandırılması, iş gücü verimliliğinin artırılması, enflasyonla etkin mücadele için beklentilerin doğru yönetilmesi, kredi politikalarında seçici olunması, verimsiz ve zombi şirketlerin sistemden ayıklanması, sanayinin öncelikli konumunun korunması, vergi sisteminde yapısal düzenlemelere gidilmesi ve büyümenin yalnızca tüketime dayalı bir modelle sürdürülmemesi. Bugün de bu tespitlerin geçerliliğini koruduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Ekonomik programın başarısı için yatırım ortamının iyileştirilmesi, güvenin güçlendirilmesi ve belirsizliği azaltıcı politikaların kararlılıkla uygulanması gerekiyor. Bununla birlikte, ülkemiz ekonomisinin büyümesine ihracatın, yatırımların ve sanayinin sürdürülebilir biçimde katkı yapmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Enflasyonla mücadele sürecinin ise üretim kapasitesine zarar vermeden, iş gücü ve yatırım dinamiklerini koruyacak bir çerçevede sürdürülmesi gerektiğinin bir kez daha altını çizmek istiyorum."

Enflasyonu düşürme sürecinde ağırlıklı olarak Merkez Bankası politikalarına ve sıkı para politikasına dayalı bir yaklaşım izlenmesinin, ekonomik maliyetlerin sektörler ve gelir grupları arasında adaletsiz biçimde dağılmasına yol açtığını da ifade eden Özgener;

"Sadece para politikası değil, ekonomiyi dolaylı yollardan etkileyen tüm politika alanlarında alınan kararların da, ekonomik belirsizlik ve beklentiler üzerindeki etkileriyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hukuk sisteminin etkinliği, kamunun yönetişim kapasitesi, sosyal ve eğitim politikalarının kalitesi gibi unsurlar yalnızca uzun vadeli refahın değil, içinde bulunduğumuz dezenflasyon sürecinin de temel belirleyicileri arasında yer alıyor. Bu alanlardaki iyileşmeler, ekonomik belirsizlikleri azaltarak beklentilerin daha hızlı istikrara kavuşmasını ve enflasyon ataletinin kırılmasını kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla fiyat istikrarı hedefinin, yalnızca para politikasına değil, para politikasıyla birlikte bütüncül bir ekonomik yönetişim anlayışının başarısına bağlı olduğuna inanıyoruz" diye konuştu.

Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 40,5’ten yüzde 39,5’e indirirken, enflasyonun temel eğiliminde artış olduğunu ve dezenflasyon sürecinin yavaşladığını vurguladığını da dile getirerek;

"Karar metninde, enflasyondaki düşüş sürecine yönelik risklerin belirginleştiği açıkça ifade edildi. Merkez Bankasının iletişim tonundaki ihtiyat, para politikasının tek başına fiyat istikrarını sağlamada sınırlı bir etkiye sahip olduğuna dair önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Sonuç olarak, ekonomik belirsizliklerin kalıcı biçimde azalması ve dezenflasyon sürecinin başarıya ulaşması için, para politikasını tamamlayan bütüncül ve eşgüdümlü politika adımlarına her alanda ihtiyaç duyulduğunu değerlendiriyoruz" dedi.

Kaynak: ANKA Haber Ajansı