
İzmir'de Konak ilçesinde yaşayan emekli ve kalbinde doğuştan delik olan Cihangir Demirpolat'ın (67) rahatsızlığı 1979 yılında başladı. Demirpolat, ‘yürümekte zorlanma, nefes alamama, hareketlerinde kısıtlanma' gibi şikayetlerle bir hastaneye başvurdu. Bir süre tedavi gören Demirpolat'a daha sonra gittiği özel hastanede ‘ileri derece kalp yetmezliği' teşhisi konuldu. Ardından kalp kapağı ameliyatı olan Demirpolat, bir süre sağlık sorunlarıyla mücadele etti.


İzmir'de hastanelerinde kalp nakil çalışmalarının 10 yıl önce başladığını anlatan Prof. Dr. Ali Gürbüz, "Türkiye'de 15 hastane şu anda bu programı yürütme yetkisine sahip. En büyük sıkıntımız kalp nakillerinin sayılarının yıllar içerisinde düşmesi. Özellikle pandemi döneminden sonra 90'lardan 25'lere kadar düştü. Yaklaşık 2 yıldır da 45'lere ulaşmış durumdayız" diye konuştu.
Demirpolat'ın, kalp nakli projesinin ilk hastalarından biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gürbüz, şunları kaydetti:
"Nakilleri, ileri dönem kalp yetmezliği olan ve artık medikal tedaviyle cevap alamayacağımız hastalara öneriyoruz. Hastalarımızın yaşam beklentisini önemli ölçüde artırıyoruz. Hastaların kalbini elimize aldığımızda, sadece bir organ değil aynı zamanda onların umutlarına, yaşamlarına da dokunmuş oluyoruz." "Şu an durumu gayet iyi" Sözlerini sürdüren Prof. Dr. Gürbüz, "Artık ilaç tedavisinin yetmediği bir noktada konsey olarak toplandık ve kalp nakli kararı verdik. Kalp nakli listemize aldıktan sonra artık kalp beklemeye başladı. Kalp bulunduğu haberi geldiği zaman da hemen alıp naklini yaptık. Şu anda gayet iyi durumda. Kalp naklinin sayısı oldukça düşük olduğu için biz, kalp nakli bekleyen hastaları kaybetmemek için ‘yapay kalp' dediğimiz destek sistemleriyle hastaların sağlıklarını uzatıyoruz. Biz ameliyat ettiğimiz her hastamızla aile oluyoruz. Sürekli kontrol altındalar" diye konuştu.

Ameliyata girdiği anı ve sonrasında uyandığını hatırladığını söyleyen Demirpolat, sözlerine şunları ekledi:
"Birçok kişinin emeği var. Şu anda her şey çok güzel. Zamanında kontrollerimi oluyorum. 10 yılın nasıl geçtiğini bilemiyorum. Hayat yaşamaya değer. Bu hayatı bana vesile olup veren kişiye minnettarım. Bana donör olan rahmetli huzur içinde uyusun. Bu mutluluk ikinci aile olarak nitelendirilebilir. En zorlu tarafı donör bulunması."