CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, Halk TV’de Gözde Şeker'in sunduğu “Yeni Bir Sabah” programında Türkiye’deki ekonomik tabloyu görseller eşliğinde değerlendirdi. Karabat, hükümetin yarattığı refah algısının gerçeği yansıtmadığını söyledi:
“Hükümet öyle bir Türkiye anlatıyor ki, kişi başı milli gelir 17.000 dolar, uçmuşuz, her şey güzel. Ama bütün bunlara rağmen bu büyük ülke, ekonomisi dünyada ilk 20'de yer alan ülkenin geldiği durum neresi? O da şu: İnsanların sefaleti açısından dünyada 5. sıradayız.” dedi.
Karabat, Türkiye’nin yalnızca Sudan, Arjantin, Suriye ve Yemen’in gerisinde olduğunu, Venezuela, Zimbabwe ve Lübnan’ın ise Türkiye’nin ardından geldiğini belirtti. Karabat, bu tabloyu “AKP’nin yarattığı düzenin temel göstergesi” olarak tanımladı.
TEK BAŞINA YAŞAMANIN MALİYETİ: 42 BİN LİRA
CHP’li Karabat, yoksulluk ve açlık sınırlarının iç içe geçtiğini vurgulayarak güncel verileri paylaştı:
“Bir insanın sadece beslenebilmesi için bir ayda gıdaya ayırması gereken pay 26.418 lira. Temel ihtiyaçlar da katılırsa dört kişilik bir aile için bu rakam 91.381 liraya çıkıyor.” diye konuştu.
Karabat, tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırını da 42.526 TL olarak açıkladı ve bu rakamın asgari ücretin neredeyse iki katı olduğuna dikkat çekti: “Bir kişinin bile geçinebilmesi için gerekli rakam 42.526 iken, asgari ücretle kıyaslamak gerçekten işler acısı bir durum.” dedi.
Türkiye’de bireylerin yaşamlarını sürdürebilmek için fazla mesai yapmak zorunda kaldığını belirten Karabat: "Dünya çalışma saatini kısaltmak üzerine kafa yorarken, Türkiye’de insanlar daha fazla nasıl çalışabilirim diye düşünüyor.” dedi.
YALNIZCA TAKİPTEKİ BORÇLARLA 73 MİLYAR LİRA ARTTI
Karabat, vatandaşların borçluluk oranının 5.1 trilyon TL’ye çıktığını, işletmelerin toplam borcunun ise 16 trilyon TL’ye ulaştığını söyledi. Temmuz-Ekim arasında yalnızca takipteki borçların 73 milyar TL arttığını kaydetti.
Karabat, Türkiye’de sanayicilerin yatırım yapmadığını, Mısır’ın ihracat şampiyonlarının Türk firmaları hâline geldiğini ifade etti. Devletin artan borç yüküne de değinerek, “Dış borç stoku 547 milyar dolar, merkez yönetim borç stoku 12.4 trilyon lira, kamu net borcu 8 trilyon lira. Borçlandık ama fabrikalar mı açıldı, işsizlik düştü mü? Hayır.” dedi.
"12.1 MİLYAR DOLAR ZARAR ETTİK"
Altın rezervlerinin borçla oluşturulduğunu ve bu rezervler üzerinden ciddi zararlar yazıldığını belirten Karabat: “Altını 1.200 dolardan borçlandık, şimdi 4.150 dolar. Bu yanlış rezerv politikası nedeniyle 12.1 milyar dolar zarar ettik. Bu 500 milyar TL demek.” dedi.
Karabat, bu zararın sorumlusunun dönemin ekonomi yönetimi olduğunu ve halkın bedel ödediğini söyledi. İktidarın CHP’ye yönelik baskılarla ekonomik gündemi saptırmak istediğini savunan Karabat: “CHP’ye baskın, kayyum davası… Bunlarla halkın dikkatini dağıtmaya çalışıyorlar. Ama millet kaybediyor.” diye konuştu.
Yerli yatırımcının artık Türkiye yerine yurtdışı varlıklara yöneldiğini ifade eden Karabat:
“Vatandaşlarımızın yurtdışından aldığı hisse ve tahviller ile gayrimenkuller toplamda 20 milyar doları buldu. Biz ise 2 milyar dolar için Suudi Arabistan ve Azerbaycan’ın kapısında bekliyoruz.” dedi.
Birleşmiş Milletler’in Dünya Mutluluk Raporu’na da değinen Karabat, Türkiye’nin 147 ülke içinde 94. sırada olduğunu hatırlattı: “Altımızda Afganistan var. Bu ülkede insanlar mutlu değil, çünkü araba alamıyor, ev alamıyor.” diye konuştu.
BU EVLERİ KİM ALACAK? PROFESÖR BİLE ALAMIYOR
Karabat, gelir adaletsizliğine dair şu çarpıcı tabloyu paylaştı:
“En zengin yüzde 10’luk kesim, toplam gelirin yüzde 33,2’sini alıyor. En yoksul yüzde 10 ise sadece yüzde 2,5. Böyle bir sistemde ekonomik büyümeden söz edilemez.” dedi.
Ev sahibi olmanın artık kamu çalışanları için bile imkânsız hâle geldiğini belirten Karabat, eğitimli kesimin içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetledi:
“Bir öğretmen 61 bin, bir profesör 111 bin lira maaş alıyor. 3 milyon krediyle 6 milyonluk evin yarısını almak isteseler, ayda 86 bin lira taksit ödemeleri gerekiyor. Bu da maaşlarının çok üzerinde. Hangi mantıkla bu borç ödenebilir?”
3 milyonluk bir kredinin geri ödemesinin 10 milyon TL’ye ulaştığını, vatandaşın 1 liraya karşılık 2,5 lira geri ödediğini belirten Karabat,
“Profesör bile 90 ay çalışmak zorunda. Oysa bilim üretmesi gerekirken ev borcunu düşünmek zorunda kalıyor. Bu tablo, matematik değil, sosyal adaletsizliktir.” diye konuştu.