Herkese sallanan "Yumruk"

Milyonlar bedenen orada olmasa da, Sırrı Süreyya Önder’in cenazesinde kalben oradaydı.
Omuzlar düşmüş, gözler yerde, yürekler kırık.
Hüzün sessizce akıyor kalabalığın arasından.
Ama biri girmiş oraya, sahte gözyaşıyla…
Üstelik Önder’in fotoğrafını boynuna asmış.
Yani planlı.
Öylesine gelmemiş.
Karanlık bir niyetle gelmiş.

Bir insandan değil, evladını öldüren bir adamdan söz ediyoruz.
Evladını kendi elleriyle öldürmüş, elini kana bulamış biri...
Geliyor ve Türkiye’nin ana muhalefet liderine yumruk atıyor.
Hem de cenazede.
Saygı, sükûnet zamanı olan yerde.
Kavganın olmadığı, helallik istendiği bir alanda.

Ancak bazıları hâlâ "önemsiz bir saldırı" diyor.
“Yumruk” diyorlar, geçiyorlar.
Ya elinde bıçak olsaydı?
Ya silah?
O zaman da mı “bireysel eylem” diyecektiniz?
Yumrukla mı kalacaktı bu iş?
 

Hatırlatayım…

Ahmet Türk... İzmir’de yumruklandı. O anları yaşayan en yakın gazeteciydim… Elinde taş olan bir genç kız vardı…

Günlerce Habertürk gazetesinde fotoğrafını yayınladık. Kim bu genç kız? diye… Tabii, bulunamadı… Kim olduğunu farklı kaynaklardan öğrendik tabi…

Arka planlar bitmedi …

Kemal Kılıçdaroğlu... Şehit cenazesinde linç edilmek istendi. O adamı elini öpmek için sıraya girenleri unutmadık tabi…
Süleyman Demirel yumruklandı.
Mesut Yılmaz yumruklandı.
İmam’a saldırı... Kilise papazına saldırı...
Bu, bir gelenek haline mi geldi?

Yumruk demokrasiye atılıyor artık.
Siyasete değil, devletin kendisine...
Hukuka, seçmene, halkın iradesine...

Bu cesareti nereden alıyor bu insanlar?
Kimsiniz siz?
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki; evladını öldüren biri siyasi lidere yaklaşabiliyor, dokunabiliyor, yumruk atabiliyor?

Kim koruyor bu zihniyeti?
Kim cesaret veriyor?
Kim sırtını sıvazlıyor?

Asayiş Şube bakıyormuş ‘Yumruk’ olayına...
Tamam, iyi çalışır, başarılıdır,  Asayiş Şube…
Ama yetmez.
Bu artık sokak kavgası değil.
Bu bir siyasi provokasyon.
Bu, demokrasiye karşı kurulan bir pusudur.
Bu iş sadece Asayiş’le çözülmez.

İstihbarat devreye girmeli.
Terörle Mücadele incelemeli.
Hatta MİT bile bu işe bakmalı.
Çünkü bu saldırı bireysel değil.
Bu bir mesaj:
“Siyaseti sustururuz.”
“Acıya saygımız yok.”
“Kimse güvende değil”

Ama bu filmi çok gördük.
Ve hep aynı yerde bitti:
Hakikat kazandı.
Dayanışma kazandı.
Vicdan kazandı.

Ve o gün, yumruklanan Özgür Özel…
Ne öfke kustu, ne kin kustu.
Sakinliğini korudu.
Dedi ki:

"Bize yumruk atanların elini sıkacak kadar büyük bir hareketiz. Bu mesele artık kişisel değildir. Bu, demokrasi meselesidir. Bunu yapanlar bizim acımıza da ortak olamaz. Ama biz bu ülkenin acısını sırtlamaya devam edeceğiz."

Toplumu ve partilileri sakinleştirecek bir açıklama…

Ama unutmayalım…

Yumruk karanlıktandır