‘Güzelsin güzel’sin

Güzellik, insanlık tarihi boyunca üzerinde en çok düşünülmüş, tanımlanmaya çalışılmış ancak hiçbir zaman tek bir kalıba sığdırılamamış kavramlardan biridir. Kimi zaman doğada açan bir çiçekte, kimi zaman insan yüzünde, kimi zaman da soyut bir fikirde tezahür eder. Felsefenin, sanatın ve bilimin ortak ilgi alanı olan güzellik; bireysel algı ile toplumsal değerler arasında köprü kurar.

***

Antik Yunan’dan günümüze kadar güzellik kavramı farklı şekillerde ele alınmıştır. Platon’a göre güzellik, mutlak bir ideadır ve insana ilahi olanı hatırlatır. Aristo ise güzelliği düzen, oran ve uyumla açıklamıştır. Orta Çağ’da güzellik, Tanrı’nın yüceliğinin bir yansıması olarak değerlendirilmiş, Rönesans’ta insan bedeni ve doğa gözlemiyle ilişkilendirilmiştir. Modern çağda ise güzellik daha çok bireysel beğenilere, psikolojik etkilenmelere ve kültürel kodlara dayalı olarak yorumlanmaya başlanmıştır.

Güzellik, hem evrensel bir nitelik taşır hem de kişisel deneyimlere bağlıdır. Evrensel boyut, insanoğlunun ortak estetik beğenilerini ifade eder. Örneğin simetri, denge ve ahenk çoğu kültürde güzel addedilir. Ancak bireysel boyut, kişinin duygu dünyasına ve yaşam deneyimlerine göre şekillenir. Birinin güzel bulduğunu, bir başkası sıradan görebilir. Bu durum, güzelliğin hem nesnel hem de öznel bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

***

Güzellik algısı toplumsal değerlerden bağımsız düşünülemez. Her toplum, kendi tarihsel birikimi, dini inançları, ekonomik yapısı ve sanat anlayışı doğrultusunda güzellik standartları üretmiştir. Dolayısıyla güzellik yalnızca bireysel bir beğeni değil, aynı zamanda sosyal bir inşadır.

Güzelsin güzel

Sen rüya gibi, sen şiir gibi, sen şarkı gibi

Güzelsin güzel, kadınsın güzel

Dertlerin büyük, dağlardan büyük, sana olmaz yük

Aşarsın güzel, güzelsin güzel

Tanrı’nın bahşettiği güzelliğinle

Esirgemediğin büyük sevginle

Milyonlara değer hayallerinle

Yumuşacık ten, gözüyle gülen, binbir çiçekten

Açarsın güzel, güzelsin güzel

Şaban Tuncer

Şiir, şarkı ve rüya benzetmeleri, yalnızca estetik bir duyarlılığı değil, aynı zamanda insanın en derin duygularını yansıtır. Şair Şaban Tuncer, “Güzelsin güzel” ifadesi, dış görünüşten öte, kadının ruhuna, sevgisine ve yaşama kattığı anlamlara gönderme yapar.

Kadının sevgisini esirgememesi, milyonlara ilham olabilecek hayaller kurması ve bu hayalleri yaşama aktarabilmesi, insanlık için bir bereket kaynağıdır. Güzelliğin asıl anlamı da burada ortaya çıkar: Sevgiyi paylaşmak, hayal kurabilmek ve bu hayali umutla geleceğe taşımak.

Şiirsel bir bakışla ifade edildiğinde, kadının varlığı “binbir çiçekten açan” bir bahar gibidir. Yumuşak ten, gülen göz ve içten bir bakış, yalnızca estetik unsurlar değil, ruhun inceliklerinin dışa yansımasıdır. Kadın bu yönüyle yalnızca bireysel bir özne değil, toplumun estetik ve ahlaki değerlerini taşıyan temel bir aktördür.