Doğayı katletmeye doyamadılar

Tarım alanlarını, meraları, zeytinlikleri, ormanları, sulak alanları, Anayasa koruması altında olmasına rağmen yağmalamaya doyamıyorlar. Anayasayı taktıkları yok. Maden arama ve işletme ruhsatı verirken anayasa ve yasaların arkasından dolanmak için ÇED dedikleri, Çevre Etki Değerlendirme raporu alınması gerekiyor. Madenciler ve iktidar, ÇED raporuyla uğraşmaktan ve zaman kaybetmekten sıkılmışlar, doğa katliamını ve zeytinlikleri yok etmeyi kolaylaştıracak yeni yasa hazırlığına giriştiler.

Madencilik arama ve işletme faaliyetlerinde ÇED’i devre dışı bırakacak, “Süper İzin” sağlayacak, yeni bir torba yasayı meclise getirdiler. AKP, iktidara geldikten bu yana başta zeytinlikler olmak üzere ormanlar, tarım alanları ve meraların madencilik faaliyetlerine açılması için tam 11 kez yasa çıkarmayı denedi ve çıkardı. Hepsi de mahkemelerden, Danıştay’dan döndü.

***

Tarım alanlarının, ormanların, sulak alanların, meraların, zeytinliklerin yağma ve talanı hızlanacak, kısa sürede daha fazla tarım alanı kaybedeceğiz. İşin kötüsü de bize ekonomik faaliyet, zenginlik diye yutturulan bu madenciliğin, Türk halkına zerre kadar bir katkısı yok. Tüm yurttaşların ortak mülkiyeti olan doğal kaynaklarımız, bir avuç imtiyazlı siyasetçi-işadamı-bürokrata devredilecek.

Bir örnek verelim. Güya altın madenciliğinde devlet katkı payı yüzde 15… Gençlik dönemlerinden arkadaşım, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine, eski Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in verdiği yanıttan anlıyoruz ki, devletin aldığı pay, sadece binde 2… Maden şirketleri, 39 bin kilo altın çıkarmış, devlete sadece 9.5 kilo pay vermiş. Madencilik şirketlerine bu bile çok gelmiş olmalı ki, sadece süper izin değil, yanı sıra maden sahalarının ruhsat ve kiralama bedellerinde de indirim yapılacakmış.

Altınları çıkar, devlete binde 2 ver… Böyle sömürü, Afrika’da bile yok. Hammadde madenciliği ve özel sektör madenciliği ile kalkınmış, zengin olmuş bir ülke yok.

***

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Bu teklif, halkın yaşam hakkına, doğaya, ormana, zeytinliğe, suya, toprağa karşı açılmış organize bir saldırı planıdır. Halkın topraklarına el koyma teklifidir. Teklife bütünüyle karşıyız. Teklife karşı, mecliste, sokakta, köyde mücadele edeceğiz” diye açıklamada bulundu.

Ana muhalefet partisinin bu yağmayı duyurması, kamuoyu ile paylaşması ve direnmesi önemlidir ama yetmez. Yapılması gereken bence şu: Doğru Partinin Yol Haritasını okumalılar. Özellikle madencilikle ilgili bölümünü… Gelecekteki iktidar adayı olarak, yağma ve talan hazırlığında olanları caydırıcı bir şekilde uyarmak önemlidir. Doğru Partinin madencilikle ilgili önerdiği özetle şu:

“İktidara geldiğimizde tüm maden arama ve işletme ruhsatlarını iptal edeceğiz. Doğayı katleden, tarım alanları yok eden firmalar ile bu firmalara izin veren en küçük bürokrattan başlayıp sorumlu siyasetçiye kadar, bağımsız yargı önünde hesap soracağız. Madencilik, Atatürk döneminde olduğu gibi devletin bünyesinde, arama faaliyetleri MTA, işletme faaliyetleri de Etibank’ta olacaktır. Gerektiğinde teknolojik destek için yerli ve yabancı özel şirketlerle işbirliği yapılır. Hiçbir madenin hammadde olarak ihraç edilmesine izin verilmez.”

Bunu diyebiliyor musun? O zaman yağmaya gelen iki kere düşünecek Sadece sahip olduğu maden ruhsatını kaybetmekle kalmayacak, çok daha ağır bedeller ödeyeceğini hesaba katacak.